Koçer yoldaşımız, Mereş’in Elbîstan ilçesinde dokuz kardeşin en küçüğü olarak yaşama gözlerini açtı.
Babasının yurtseverlik faaliyetlerinden kaynaklı 1988’den 1991’e kadar zindanda tutsak edilmesi Koçer yoldaşımızı derinden etkiledi. Mücadele ve düşman gerçekliğini yalın bir biçimde ilk kez bu şekilde tanıdı. Ailesiyle birlikte sürgüne hayatına mecbur kalıp önce Dîlok’a, sonra da 1992’de Avrupa’ya göç etti. Koçer yoldaşımız, Alevi inancına sahip bir ailenin ferdi olarak demokratik ve yurtsever bir kültür ile yetişti. Bu kültür ve aldığı aile terbiyesi kişiliğini şekillendirdi, sağlam bir karakter kazanmasına yol açtı. İlkokulu Dîlok’ta, ortaokulu İsviçre’de okuyarak kendisini geliştirdi. Koçer yoldaşımızın dayısının oğlu Bedran – Mehmet Ali Bünül yoldaşın 1992’de Engîzek dağlarındaki şehadeti de kendisini derinden etkiledi. https://sehidjiyane.com/tr/2024/06/27/bedran-mehmet-ali-binul/ Bedran yoldaşın şehadeti ve sürekli olarak O’nun anılarını dinlemesi kendisinde bir devrimci olarak yaşamına devam etmesi gerektiğine dair düşünce oluşturdu. Yabancı dil ve iyi düzeyde bilgisayar kullanmasını bilen bir genç olan Koçer yoldaş, yeteneklerini halkının özgürlük mücadelesi uğruna kullanmaya karar verdi. Uluslararası komplo ile beraber Rêber Apo ve Kürt halkına karşı tarihin en acımasız saldırıları geliştiğinde Koçer yoldaş da onurlu bir Kürt genci olarak bu saldırılara karşı durmayı ahlaki bir görev olarak gördü. Bu temelde yurtsever devrimci gençlik hareketine öncülük eden Yekîtiya Ciwanên Kurdistanê (YCK) faaliyetlerine dahil oldu. Profesyonel devrimci olma kararı veren Koçer yoldaş, 2001 yılında İsviçre’den PKK’ye katıldı. Avrupa’daki çalışmalarda faaliyet yürüttükten sonra da yüzünü ülkesi Kurdistan’a dönerek 2002 yılının baharında gerilla saflarına geldi.
İlk gerilla eğitimini Garê’de alan Koçer yoldaş, daha sonra Metîna’ya geçti ve üç yıl boyunca burada pratik faaliyet yürüttü. Gerilla yaşamında belli bir deneyim ve tecrübe sahibi oldu. Daha sonra Batı Zap’a geçerek Girê Cûdî’de pratik faaliyet yürüttü. Rêber Apo’nun ‘’Bir Halkı Savunmak’’ adlı savunmasını okuyarak, ‘’nasıl bir devrimci olmalıyım’’ sorusunu kendisine sıkça sordu ve cevabını kişiliğinde pratikleştirmeye çalıştı. Özgür kadın çizgisi karşısındaki duruşunu da sorguladı, toplumsal cinsiyetçiliği doğru çözümleyip ideolojik bilince ulaşarak ruhunu özgürleştirmeyi hedefledi. Koçer yoldaşımız, bir yandan pratik süreçte üzerine düşen rolü oynadı, bir yandan da gelecekte nasıl daha büyük başarıların sahibi olacağı üzerine yoğunlaştı. Rêber Apo’nun ölümsüz fedaisi olmak için 2006’da Hêzên Taybet’e geçti. Hêzên Taybet’in zorlu eğitimlerini büyük bir bilinç ve iradeyle tamamladı, kişiliğini Zîlan hakikatine göre yeniden örgütleyip pratiğe katıldı. Hêzên Taybet bünyesinde üç yıl boyunca farklı alan ve çalışmalarda kaldıktan sonra ısrarla Bakurê Kurdistan’a geçmeyi önerdi. Bu temelde 2009 yılında büyük bir coşku ve sevinçle Botan Sahası’na geçti.
Botan’da üzerine düşen rolü oynamak için canla başla çalıştı. Ülkesi Kurdistan’dan sürgün edilmenin ve uzakta yaşamanın acısını telafi etmek için Kurdistan dağlarındaki gerilla yaşamını doyasıya yaşadı. Gerillada geçirdiği her an’ı büyük bir heyecan ve mutlulukla yaşam hanesine yazdı. Coşkulu ve güler yüzlü bir gerilla olan Koçer yoldaş, Rêber Apo’nun çok sevdiği Cûdî Dağı’nda gerilla olmanın sorumluluğuyla hareket etti. Kutsal toprakların ve dağların kıymetini bilen bir devrimci olarak buradaki tarihi rolünü oynadı.
2010 yılının Mayıs ayında Botan Sahası’nda Cûdî bölgesinde görevi başındayken şehadete ulaşan Koçer yoldaşımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Bedran yoldaştan aldığı mücadele bayrağını hakkıyla dalgalandıran Koçer yoldaşın mücadelesini zafere ulaştırarak anısını ölümsüz kılacağımızın sözünü veriyoruz.
7 Kasım 2025
HPG Basın İrtibat Merkezi






