Dilgeş Yekbûn yoldaşımız, Wan’ın Erdîş ilçesinde on kardeşin dokuzuncusu olarak dünyaya geldi.

Güçlü bir ahlaki politik düzeye sahip, toplumsal ölçüleri güçlü, yurtseverlik kültürü derin bir ailede büyüdü. Bu yüzden erken yaşlarda güçlü ve sağlam bir karakter kazandı. Çalışkan bir genç olan Dilgeş yoldaşımız, liseyi yatılı olarak okudu. Bu süreçte araştırıp okumaya ve felsefe ile ilgilenmeye başladı. Dilgeş yoldaşımız, hiçbir şeyi verili olarak kabul etmekten yana olmadı. Bu yüzden her şeyi okuyup tartışarak kendisinde yeni değerler yaratmaya başladı. Liseden sonra Ankara Üniversitesi’nde psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünü kazanan Dilgeş yoldaşımız, okumak için Ankara’ya gitti. Yetenekli bir genç olan Dilgeş yoldaşımız sanatla ilgilendi. Tiyatro yeteneği olan Dilgeş yoldaşımız, oyunlarda yer alıp sahne performansı sergiledi. Tiyatroyu hakikatleri sanatla ifade etmenin farklı bir biçimi olarak ele aldığı için büyük bir ciddiyet ve sevgiyle oynadı. Aynı zamanda felsefeyi de çok seven ve kafa yoran Dilgeş yoldaşımız, insanlığın günümüzde yaşadığı buhranın çıkışının güçlü felsefi arayış ve yanıtlarla gerçekleşebileceğini düşündü. Dilgeş yoldaşımız, zeki bir genç olarak üniversitede üç yıl boyunca okudu. Doğal bir örgütleme yeteneğine ve öncülüğe sahip olan Dilgeş yoldaşımız, üniversitede bir felsefe komünü kurdu. Sadece okumakla kalmadı, aynı zamanda onuruna ve mücadelesine sahip çıkan bir genç olarak yurtsever devrimci gençlik çalışmalarına dahil oldu. Bu çalışmaları sürdürürken Rêber Apo gerçekliğini daha iyi tanıdı ve bilince çıkardı. Dilgeş yoldaşımız, o süreçte duygu ve düşüncede yaşadıklarını bir raporunda şu sözlerle dile getirmişti: ‘’Bir gün üniversite kantininde gazete okurken ‘’An’’ üzerine değerlendirme yapan bir yazıyla karşılaştım. Ortasında Önderliğin resmi olan felsefi bir yazıydı. Önderliğin, ‘anlam ve hissin yaşattığı insan en büyük insandır’ sözü içinde geçiyordu. O dönemki birçok soruma derman olmuş, üzerinde baya yoğunlaşmıştım. Bu söz, o günden bugüne kadar karanlığımı aydınlatan bir ışık olmuştur her zaman.’’ Aydın, araştırmacı, bilinç düzeyi yüksek ve yetenekli bir genç olan Dilgeş yoldaşımız, üniversiteyi üçüncü sınıfta terk ederek çok anlamlı bir gün olan 21 Mart 2012’de Qendîl’de gerilla saflarına katıldı. Bir Newroz gününde gerillaya katılarak ve profesyonel devrimciliğe adım atarak kendisi için yeni bir doğuşu gerçekleştirdi.

Dilgeş yoldaş, yeni savaşçı eğitimini Qendîl’de aldı. Gördüğü eğitim sürecini de şu sözlerle değerlendirdi: ‘’Daha önce Parti içinde çalışmalarda bulunduysam da geniş bir eğitim görmedim. Bu yüzden bütün eğitim devresinin özellikle Önderlik Gerçeği, Parti Tarihi ve Kadın Tarihi dersleri bende büyük etki uyandırdı. Ayrıca eğitim boyunca yapılan eleştiri ve çözümlemeler sonucu yıllarca kendimden bile saklamış olduğum gerçekleri görmem, geceler boyunca derin yoğunlaşma ve düşünmeme vesile oldu.’’ Profesyonel devrimciliğe ilk adımlarını sağlam bir şekilde atan Dilgeş yoldaşımız, öğrendiklerini pratikleştirmek üzere pratiğe başladı. 2012’den 2014 yılına kadar Qendîl’de pratik faaliyet yürüttü. Daha sonra gerillacılıkta derinleşmek ve sabotaj taktiğinde uzmanlaşmak üzere Şehîd Mahîr Akademisi’nde eğitim gördü. Gördüğü eğitimi başarıyla tamamlayarak yeni dönem görevlerine aday olan bir gerilla oldu.

2015 yılında işgalci Türk devleti ‘’Çöktürme Planı’’ çerçevesinde Kürt halkına ve Kurdistan Özgürlük Hareketi’ne yönelik topyekün soykırım saldırıları gerçekleştirdi. Kurdistan Özgürlük Gerillası da bu saldırılara karşı meşru savunma çerçevesinde her yerde direniş haline geçti. Kuşkusuz bu direnişin öncülüğünü yapan en önemli merkez Bakurê Kurdistan’dı. Bu gerçekliği iyi bilen Dilgeş yoldaşımız, ısrarla Bakurê Kurdistan’a geçmek istedi. Kendisini her anlamda hazır hale getirdiğini düşünerek ısrarla öneriler geliştirdi. Önerisi kabul edilen yoldaşımız, 2015 yılında yönünü Dêrsîm’e vererek, Seyîd Rizalar’ın, Besêler’in, Sakîne Cansızlar’ın, Zeynep Kınacılar’ın ve Ali Haydar Kaytanlar’ın diyarına ulaştı. Büyük bir aşk ve tutkuyla Dêrsîm’de gerillacılık pratiğine başlayan Dilgeş yoldaş, hızla Bakur’daki yoldaşlarına adapte oldu. Girişkenliği ve sempatikliği ile erkenden yoldaşlarının gönlünü fethederek yaşamda doğal bir öncü olarak rol oynamaya başladı.

Dilgeş yoldaşımız, bir yandan pratik görevlerini yerine getirip gerillacılık yaparken bir yandan da ideolojik ve teorik olarak kendisini geliştirmeye çalıştı. İmkan bulduğunda kitap okudu, vakit bulduğunda yoldaşlarıyla tartıştı, hiçbir şey bulamadığında ise düşünüp yoğunlaşarak ufkunu genişletip yeni düşüncelere kapı araladı. Dilgeş yoldaşımız, Rêber Apo ve PKK’ye dair duygu, düşünce ve hayallerini bir yazısında şöyle ifade etmişti: ‘’PKK, benim için hep yaşamın gerçekliğiyle bütünleşmiş bir felsefe olmuştur. Felsefe sevdamdan olsa gerek PKK ideolojisinde ve Önderliğin gizemli felsefesinde derinleşmeyi çok isterim. En büyük hayalim Önderlik ile oturup felsefe konuşmak ve hep ilgilendiğim sevgi konusunu tartışmaktır. Maddenin amacı anlamlaşmak, anlamın amacı maddeyi aşmaktır. Ben de belli bir anlama ulaşmak ve böylece kendimi aşmak isterim.’’

Yaşam sevinci ve mücadele aşkıyla dopdolu olan yetenekli Dilgeş yoldaşımız, 15 Ekim 2015 günü Dêrsîm’in Geliyê Harçik alanında görevi başındayken düşmanın gerçekleştirdiği hava saldırısında şehadete ulaştı. Dilgeş yoldaşımızın en büyük hayali olan Rêber Apo’yu fiziki olarak özgürleştirme, yoldaşlarıyla kavuşturma ve Rêber Apo’nun dilinden O’nun felsefesini dinlemeyi mutlaka gerçekleştirerek ruhunu şad edeceğimizin sözünü veriyoruz.

19 Kasım 2025

HPG Basın İrtibat Merkezi

 

 

 

 

 

© 2025 hpgsehit.com KURDISTAN