Aslen Dêrsîm Pulur’a bağlı Ağdat köyünden olan Tufan yoldaşımız, Türkiye metropollerinden Bursa’ya göç etmek zorunda kalan bir ailenin ferdi olarak dünyaya gözlerini açtı.
Tarih boyunca sömürgecilere geçit vermeyen Dêrsîm’in heybetli dağlarla çevrili coğrafyasında varlığını, dilini ve kültürünü sürdüren Dêrsîm halkımız, özünü ve direniş geleneğini korudu. Tekçi ulus devlet zihniyetiyle varlığını Kürt halkını yok ederek kanlı temeller üzerinde yükseltmek isteyen işgalci Türk devletinin 4 Mayıs 1937’de başlattığı Dêrsîm Tertelesi sırasında teslimiyeti ret ederek direnişi seçen Dêrsîm halkımız, sayısız acılara tanıklık etti. On binlerce insanımızı katleden, köyleri yakan düşman gerçekliği halkımızın hafızasında her zaman canlı kaldı. Direnişe öncülük eden Seyîd Riza, Bêsê, Elîşêr ve Zarîfelerin mücadelesi de halkımız tarafından asla unutulmadı. Seyîd Riza’nın direnişinin merkezi olan Ağdat köyünden olan Tufan yoldaşımız, düşman metropollerinde büyümesine rağmen büyüklerinin anlattığı hikayelerden ve söylenen ağıtlardan Dêrsîm katliamının acısını her zaman kalbinde taşıdı. Katliamın acısının yarattığı duygusallıkla birlikte düşmana olan kin ve öfkesi, çocukluk yaşlarında tanımlayamasa da her zaman bir parçası oldu. Faşizmin kendisini güçlü bir şekilde örgütlediği Bursa’da büyüyen ve sistem içinde şekillenmek zorunda kalan Tufan yoldaşımız, her şeye rağmen arayışçı kişiliği sayesinde yaşamındaki çelişkileri görmekte zorlanmadı. Bir yandan eğitimini devam ettiren ve bir yandan da çalışarak ailesine destek olan yoldaşımız, metropollere göç ederek yaşamını devam ettirmek zorunda kalan Kürt gençlerini tanıdıkça çelişkileri derinleşti. 1988’de Dêrsîm’de şehadete ulaşan Ulaş – Ali Musa TOP yoldaşımızın şehadeti ardından dünyaya gelen ve ailesi tarafından Şehîd Ulaş’ın anısına bağlılıktan dolayı Ulaş ismi verilen Tufan yoldaşımız, lise yıllarında sorularına cevap aramaya başladı. https://sehidjiyane.com/tr/2023/11/18/ulas-ali-musa-top/ Tanıştığı yurtseverler aracılığıyla Kurdistan’da yürütülen savaşı ve gerillayı daha yakından tanımaya başladı. Dergilerden okuduğu gerilla anıları Tufan yoldaşımız üzerinde derin etkiler yarattı. Gerillanın yürüttüğü tarihi mücadele ve çekinmeden halkımız için canını vermesi Tufan yoldaşımızın vicdani olarak büyük zorlanmalar yaşamasına neden oldu. 2008 yılında bulduğu kaynaklar üzerinden mücadeleyi daha yakından tanımaya başlayan yoldaşımız, çalışmalara katılarak arayışlarının cevabını bulmak istedi ve mücadeleye ilk adımlarını attı. Tufan yoldaş mücadeleye katılım sürecini kendi kalemiyle şöyle ifade etmiştir: ‘’2008 yılında yurtseverler aracılığıyla mücadeleyi tanımaya başladım. Gerilla savaşından yoğun bir şekilde etkilenme vardı. Arayışlarım ve nasıl bir çıkış yapabilirim sorusunu her zaman kendime soruyordum. Gerilla direnişi karşısında her zaman büyük bir vicdani sorumluluk hissettim. Yürütülen savaş şehadetler üzerimde büyük etki yarattı. Bu durum beni mücadele saflarına çekti.’’ Tufan yoldaşımız, mücadele ettikçe, PKK’yi tanıdıkça büyük değişiklikler yaşamaya başladı. Tufan yoldaşımızın ilk başlarda adını koyamadığı arayışlarının cevabı Rêber Apo ve PKK oldu. Bir süre Bursa’da çalışma yürüten yoldaşımız, daha ileri adımlar atmak istedi ve İstanbul’a geçerek Özgür Halk Dergisi çalışmalarına dahil oldu. Metropollere göç etmek zorunda kalan ve bir lokma ekmek için büyük bir emek ortaya koyan Kürt toplumsal gerçekliğini, mücadele gerçekliğini, kendi gerçekliğini ve aynı zamanda asimilasyon, inkâr ve imha siyasetinden vazgeçmeyen düşman politikalarını yakından tanımaya başladı. PKK’yi tanıdıkça var olan mücadelesiyle cevap olamayacağını düşünen Tufan yoldaşımız, her zaman daha büyük ve kararlı adımlar atmayı esas aldı. 2009 yılında Amed’e geçen yoldaşımız, Kurdistan’a dönerek ülkesiyle yeniden buluştu. Bu süreçte gerillaya katılım kararlılığına ulaşan yoldaşımız, bir süre Amed’te mücadele yürüttükten sonra 2009 sonbaharında yüzünü Kurdistan dağlarına dönerek gerilla saflarına katıldı.
Ülke ve dağ özlemi büyük olan Tufan yoldaşımız, Cîlo’da gerilla saflarına katıldığı ilk günü ve yaşadığı büyük heyecanı gizleme gereği duymadı. İlk duygularını, ‘’ilk gece arkadaşların yanında uyuyamadım. İlk arkadaşları gördüğümde beni karşılayan arkadaşın silahını alıp ona sarıldım. Artık intikam zamanı’’ şeklinde dile getirerek coşkusunu ifade etti. Tufan yoldaşımız, Kurdistan’ın en zorlu coğrafyası ve çetin iklim koşullarının hakim olduğu sonbaharda Zagroslar’da saflara katıldı. Katılımının ilk günlerinde PKK yoldaşlığını ve gerillanın sarsılmaz iradesini tanıma şansına sahip oldu. Yeni katılan başka bir yoldaşıyla birlikte eğitim alanına geçerken donma tehlikesi geçiren Tufan yoldaşımız, ‘’Biz şehit düşmeden size asla bir şey olmayacak’’ diyen ve kendisini kurtaran gerillanın sesindeki kararlılık ve yoldaşlık sevgisini asla unutmadı. Mücadelesinin daha ilk günlerinden itibaren hayatının en doğru kararı aldığını çarpıcı bir şekilde gördü. Büyük bir emek sonucu yoldaşlarının desteğiyle zorlu yolları aşan Tufan yoldaşımız, Zap’a geçti ve yeni savaşçı eğitimine dahil oldu. Düşmanın bütün saldırılara rağmen Kürt halkının dağlara olan tutkusunu, dağlarla bütünleşme arzusunu asla kıramayacağı Tufan yoldaşımız şahsında somut bir örnek oldu. Düşman metropollerinde büyümesine rağmen, arayışları yoldaşımızı dağlarla, gerillayla buluşturdu. Bu gerçekliği hiçbir zaman unutmayan yoldaşımız, bütün enerjisiyle yaşama katıldı ve gerilla yaşamını öğrenmeye başladı. Çalışkan kişiliğiyle siyasi ve politik alanda derinleşmeye başlayan yoldaşımız, Önderliği yaşamının ve eğitiminin merkezi haline getirdi. Düşmana karşı büyük bir kin ve öfke sahibi olan Tufan yoldaşımız, gerilla ismini seçerken de bu gerçekliği esas aldı. Halkımızı soykırıma uğratmak isteyen düşman karşı ‘’Tufan’’ oldu. Bu temelde gerilla taktiklerinde uzmanlaşmak için büyük bir çaba ortaya koydu. Birçok farklı silahta uzmanlaştı. Yoldaşlarıyla bütünleşerek yaşamda da öncüleşen Tufan yoldaşımız, başarıyla eğitimini tamamladıktan sonra Zap alanında çalışmalara dahil oldu. Dört yıl boyunca Zap’ta pratik yürüten yoldaşımız, Zap bölgesinin her karışını arşınladı, emek verdi. Öğrendi ve öğrendiklerini yoldaşlarına öğretti. Zagrosların heybetli dağlarında gerillacılık yapmayı kendisi için büyük bir şans olarak gördü. Çalışkan ve emekçi kişiliğiyle her zaman en ön planda yer aldı.
Şengal ve Mexmûr’da halkımızı soykırımdan geçirmek isteyen, Rojava Özgürlük Devrimi’ni karanlık içinde boğmak isteyen DAİŞ çetelerine karşı da en ön safta yerini aldı ve halkımızı koruma görevini başarıyla yerine getirdi. Bu tarihi görevini başarıyla pratikleştirdikten sonra Medya Savunma Alanları’na geçerek uzmanlık eğitimlerine dahil oldu. Bu süreçte geçmiş pratiklerini değerlendirme, gerilla sanatı ve Önderlik felsefesinde derinleşme şansı yakaladı. Eğitim sürecinden sonra tekrar pratiğe yönelen yoldaşımız, mücadelesini aralıksız bir şekilde devam ettirdi. İşgalci Türk devletinin 2015 yılında başlattığı işgal saldırıları karşısında Zap bölgesinde gelişen tarihi gerilla direnişinde de yer alan Tufan yoldaşımız, tecrübeli bir gerilla olarak yoldaşlarına öncülük yaptı ve düşmana ağır darbelerin vurulmasında rol oynadı. Her zaman en zorlu koşullar ve görevler için hazır olan, düşmana öfkesi hiçbir zaman dinmeyen yoldaşımız, Kurdistan dağlarına her zaman büyük bir tutkuyla bağlı oldu. Ülkemiz Kurdistan’ı sömürgecilerden temizlemek için durup dinlenmeden emek verdi. Yaşam ve savaştaki öncülüğünü komutanlaşarak bir adım daha ileri taşıdı.
Mücadele saflarında zor koşullara rağmen kendisini sürekli geliştiren Tufan yoldaşımız, 2018 yılında HPG BİM çalışmalarına dahil oldu. Gerillacılık tecrübesini özgür basın alanına yansıttı. Şehîd Gurbetelli Ersöz ve Halil Dağ’ın izinden yürüdü. Güçlü yoğunlaşmasıyla kısa sürede basın çalışmalarında da öncüleşerek Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın destansı direnişini halkımıza ve dünyaya duyurmak için büyük bir çaba ortaya koydu. Tanık olduğu her gerillayı, her direnişi ve dağlardaki kutsal yaşamın her anını kalemiyle, kamerasıyla ölümsüzleştirmeyi esas aldı. Şehitler gerçeğine büyük bir bağla bağlı olan Tufan yoldaşımız, tanıdığı onlarca şehidimizin yaşamını ve mücadelesini halkımıza yansıttı. Bir süre Şehîd Elî Kanîroj yoldaşımızla da çalışma yürüten Tufan yoldaşımız, zorlu dağ ve savaş koşullarına rağmen kamerasını ve kalemini elinden hiçbir zaman düşürmedi. Yaratıcı kişiliğini ve samimi özünü yürüttüğü çalışmalara yansıttı. Gerilla sanatındaki başarısını özgür basın çalışmalarına da yansıtarak çok yönlü kişiliğini güçlendiren Tufan yoldaşımız, mücadele içinde kendisini Önderlik felsefesiyle donatarak farklı alanlarda güçlü çıkışlar yapılabileceğinin somut örneği oldu. ‘’Bir daha hayata gelirsem tekrar PKK’de olmak, PKK’ye varmak, özüne ulaşmak isterdim. PKK’yi tanıdıktan sonra başka bir yaşam haramdır’’ tespitiyle mücadeleye olan bağlılığını dile getiren Tufan yoldaşız, saflara katıldığı ilk günden itibaren ölümsüz şehitlerimize layık olmayı, onların yolunda yürümeyi kendisine temel hedef olarak belirledi ve yaşamıyla, pratiğiyle şehitlerimize layık bir militan olduğunu ispatladı.
En zorlu alanlarda yürüttüğü gerilla pratiğiyle ve basın çalışmalarında öncü bir propaganda militanı olarak tereddütsüz bir yürüyüş sahibi olan Tufan yoldaşımız, 13 Ekim 2024 tarihinde gelişen düşman saldırısı sonucu ölümsüzler kervanına katıldı. ‘’Bir lokma bir hırka’’ felsefesinin militanı olarak özgür basın şehitleri arasındaki yerini alan Tufan yoldaşımızın mücadele anısı ve emekleri hiçbir zaman unutulmayacak ve biz geride kalan yoldaşları tarafından mutlaka zafere taşınacaktır.
29 Ekim 2025
HPG Basın İrtibat Merkezi






