
Basına ve Kamuoyuna!
1. Botan’da;
17 Haziran 2023 günü Botan alanında görevi başında bulunan Argeş Koçer yoldaşımız Dicle nehrini geçmek isterken akıntıya kapılarak şehadete ulaştı. Fedakarlığı ve çalışkanlığı ile Botan’ın öncü militanlarından olan Argeş yoldaşımız; katılımı ve samimi yoldaşlığı ile tüm yoldaşlarının örnek aldığı bir militan oldu.
Bozulmamış temiz özü ile Apocu özgürlük felsefesini bütünleştirmeyi başararak halkımızın öncüsü olmayı başaran Argeş yoldaşımızın başta değerli ailesi olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Argeş Koçer yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
![]() |
Argeş – Ahmet Taner
Özgürlük mücadelemizi Amed Zindan Direnişi’nin sembollerinden ve partimiz PKK’nin önder kadrolarından Mazlum Doğan yoldaşımızdan tanıyan Êlih halkımız başta efsanevi komutanımız Egîd (Mahsum Korkmaz) yoldaşımız olmak üzere binlerce en değerli evladını özgürlük mücadelesine katarak öncüleşen halk gerçekliğini ortaya çıkardı. Düşmanın baskı ve katliamlarının yoğunca yaşandığı ve Hizbul-kontranın yurtsever insanlarımızı sokak ortalarında katlettiği 1990’lı yıllarda onurunu koruma savaşı veren Êlih halkımız, geliştirdiği serhildanlarla düşmana ve onun işbirlikçilerine gereken cevabı verdi. Geliştirdiği serhildanlarla Partimizin kitleselleşmesine öncülük eden Êlih halkımız her şart altında Rêber Apo ve şehitlerimize sahip çıkarak Bakurê Kurdistan’da yaşanan toplumsal devrime öncülük yaptı.
Böylesi yurtsever ve varlığını özgürlüğe yatıran bir halkın evladı olarak koçer bir ailede doğan Argeş yoldaşımız; koçerliğin saf, temiz, doğal kültürü ve halkımızın derin yurtseverlik bilinci ile büyüdü. Bu nedenle büyüdükçe halkımızın öz değerleri ile daha fazla bütünleşti, büyük bir özveri ve ağır bedeller verilerek yürütülen özgürlük mücadelemize daha fazla bağlandı. Kurdistan’da yaşaması nedeniyle yaşadığı her an düşman baskı ve saldırılarını, soykırımcı uygulamaları iliklerine kadar hisseden Argeş yoldaşımız, onurlu bir Kürt genci olarak hiçbir zaman bu durumu kabullenmedi. Her zaman düşmana karşı mücadele edilmesi gerektiğini düşündü, bunun için arayışlara girdi. 2012 yılında ete kemiğe bürünen Rojava Özgürlük Devrimi’nin yarattığı devrimci hava tüm halkımızı olduğu gibi Argeş yoldaşımızı da derinden etkiledi. Halkımızın onlarca yıllık mücadelesinin meyve vermeye başlamasına tanıklık etmeyi kendisi için büyük bir şans olarak gören Argeş yoldaşımız, bir Kürt genci olarak halkımıza karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini düşündü ve mücadeleye katılmaya karar verdi. Elbette on binlerce Kürt genci gibi Argeş yoldaşımız da yüzünü Kurdistan’ın özgür dağlarına döndü ve 2014 yılında Botan alanından gerilla saflarına katıldı.
Bakurê Kurdistan’da gerilla saflarına katılmasının avantajını iyi değerlendiren Argeş yoldaşımız, tecrübeli yoldaşlarının gerilla ve dağ yaşamına dair bilgi ve deneyimlerinden faydalanarak kısa sürede yetkin bir gerilla oldu. Aldığı eğitimleri anında pratikleştirme imkanı bulan yoldaşımız, girişken, yaratıcı ve dürüst katılımı ile yoldaşlarına öncülük yapmaya başladı. Gerilla savaşında uzmanlaşmayı kendisi için elzem gören yoldaşımız, Gabar alanında suikast eğitimi alarak profesyonel gerillacılığa adım attı. İşgalci Türk devletinin saldırılarını en fazla yoğunlaştırdığı 2015-2017 yılları arasında Gabar alanında birçok eyleme katılan Argeş yoldaşımız, bu eylemlerdeki cesareti ve soğukkanlılığı ile önemli bir rol oynadı. Argeş yoldaşımız gerilla yaşam ve savaşına katılımının zirvesindeyken gerçekleşen bir düşman saldırısında yaralanarak Medya Savunma Alanları’na geçti.
Medya Savunma Alanları’nda yaralarını sararak kısa sürede çalışmalara dahil olan Argeş yoldaşımız, iradeli duruşu, yaşama sevinci ve devrim görevlerini yerine getirebilmenin sorumluluğu ile tüm yoldaşlarının örnek aldığı bir militan oldu. Tedavi sürecinden sonra Mazlum Doğan Parti Merkez Okulu’nda eğitim gören yoldaşımız, bu süreçte Önderlik hakikati, felsefesi ve tarzı üzerine derinlikli yoğunlaşmalar yaşayarak pratiğe daha inançlı ve kararlı bir şekilde katıldı. Eğitim sürecinden sonra tekrar askeri çalışmalarına dahil olan yoldaşımız, bir süre Metîna alanında görev yürüttü. Daha sonra YPS çalışmalarına dahil olan yoldaşımız, işgalci Türk devletinin 2019 yılında Heftanîn alanına yönelik saldırılarına cevap olabilmek ve savaş tecrübelerini yoldaşlarına aktarabilmek için bu alana geçti. Heftanîn alanında düşmana karşı gerçekleştirilen birçok eyleme katılan yoldaşımız Cenga Heftanîn Devrimci Hamlesi’nin öncülerinden oldu.
Argeş yoldaşımız, başta kendisine bir süre komutanlık yaparak kutsal gerilla yaşamına uyum sağlamasına öncülük eden Bedran Koçer yoldaşımız olmak üzere tüm şehitlerimizin anılarına doğru bir şekilde sahip çıkarak mücadelesini büyütmek istedi. Bunun da yeniden Bakurê Kurdistan’a geçerek işgalci Türk devletine karşı aktif bir savaşın içerisine girmekle mümkün olduğuna kanaat getirerek 2021 yılında tekrar Botan alanına yöneldi. Botan alanında düşmana karşı gerçekleştirilen birçok eylemin yanı sıra farklı bazı çalışmalardaki tereddütsüz ve kesin başarı temelindeki katılımı ile öncü bir Apocu militan oldu. Mütevazılığı ile öne çıkan Argeş yoldaşımız, verdiği emek ve özgürlük devrimimizin zafere ulaşması için gösterdiği çabalarla Botan’ın unutulmaz militanları arasındaki yerini aldı. Yoldaşları olarak Argeş yoldaşımız başta olmak üzere tüm şehitlerimizin “Özgür Önderlik, Özgür Kurdistan” hayalini mutlaka gerçekleştireceğimizin sözünü veriyoruz.
2. Şehîd Delîl Batı Zap bölgesi;
— 16 Temmuz saat 12:00 ile 16:00 arasında Girê FM Direniş Alanı’daki işgalciler 3 kez ağır silahlar ile vurularak darbelendi.
— 17 Temmuz saat 07:00 ile 08:00 arasında Girê FM Direniş Alanı’daki işgalciler 3 kez ağır silahlar ile vurularak darbelendi.
— 17 Temmuz saat 13:00’da Girê FM Direniş Alanı’daki işgalciler 1 kez ağır silahlar ile vurularak darbelendi.
3. Avaşîn bölgesi;
— 12 Temmuz günü işgalci Türk ordusu Gundê Mehmud, Şehîd Agir ve Astengê alanlarında bir işgal operasyonu başlattı. Bu operasyon halen devam etmektedir.
4. İşgalci TC ordusunun gerçekleştirdiği saldırılar;
— İşgalci Türk ordusu 15 ve 16 Temmuz’da Zap’ın Sîda Direniş Alanı’ndaki ve Şehîd Delîl Batı Zap bölgesinin Girê FM Direniş Alanı’ndaki mevzilerimize saldırıp, tünelleri delmeye ve kepçelerle yıkmaya çalıştı.
— 15 ve 16 Temmuz’da Şehîd Delîl Batı Zap bölgesi 8 kez, Garê’nin Gundê Karawa alanı 1 kez, Xakurkê’nin Girê Rosto, Girê Berbizina, Girê Kolît ve Ava Lolanê alanları 5 kez olmak üzere; toplam 14 kez savaş uçakları ile bombalandı.
— 18 Temmuz’da Şehîd Delîl Batı Zap bölgesinin Girê Cûdî Direniş Alanı 4 kez saldırı helikopterleri ile bombalandı.
— 16 Temmuz’da Zap’ın Sîda Direniş Alanı, Şehîd Delîl Batı Zap bölgesi, Metîna’nın Golka ve Gundê Şêlazê alanları ile Xakurkê’nin Girê Şehîd Kamuran alanı 326 kez obüs, tank ve ağır silahlarla bombalandı.
18 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
İşgalci Türk devletinin Medya Savunma Alanları’nı işgal etmek ve halkımız üzerindeki soykırım siyasetini sonuçlandırmak için gerçekleştirdiği saldırılara karşı Kurdistan Özgürlük Gerillası tarihte eşine az rastlanır bir irade ile savaşmaktadır. İşgalcilerin her türlü yasaklı bomba ve savaş tekniğini kullanarak gerçekleştirdiği saldırılar karşısında, Apocu fedai ruh, sarsılmaz irade ve büyük bir cesaretle mücadele eden Kurdistan Özgürlük Gerillası, halkımızın özgürlüğü için bedel vermekten geri durmamıştır. Bu bilinç, duygu ve zafer inancıyla mücadele eden, Özgür Ronî, Armanç Cemre, Avesta Sîpan ve Engin Tolhildan yoldaşlarımız 17 Temmuz 2022 günü Medya Savunma Alanları’nda gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşmıştır.
Halkımızın en değerli evlatları olarak büyük bir sorumluluk ile halkımıza karşı tarihsel görevlerini yerine getiren Özgür, Armanç, Avesta ve Engin yoldaşlarımızı şehadet yıldönümlerinde saygı ve minnetle anıyoruz. Yoldaşlarımızın başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyor, şehitlerimizin yüce amaçlarını mutlaka gerçekleştireceğimizin sözünü bir kez daha yineliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:
![]() |
Kod Adı: Özgür Ronî |
Özgür – Özgür Alparslan
![]() |
Kod Adı: Armanç Cemre |
Armanç – Fatoş Zuğurli
![]() |
Kod Adı: Avesta Sîpan |
Avesta – Derya Altıntaş
![]() |
Kod Adı: Engin Tolhildan |
Engin – Hüseyin Bağcı
Özgür yoldaşımız Wan’ın Qelqelî ilçesinde yurtsever, toplumsal ahlak ilkelerine ve değerlerine bağlı bir ailede dünyaya gelmiştir. Milan aşiretine mensup olan yoldaşımız var olan aşiret geleneğinin, direniş ve destanları ile büyümüştür. Lise öğrenimine kadar Qelqelî ilçesinde okuyan yoldaşımız daha sonra, düşmanın Kurdistan’da uyguladığı asimilasyon ve yoksullaştırma politikaları sonucu İstanbul’a göç etmek zorunda kalmıştır. Aile ekonomisine katkı sağlamak amacıyla çeşitli işlerde çalışmıştır. Yaşama ve çevresine her zaman duyarlı bir yaklaşım içinde olan yoldaşımız, çalıştığı işlerde emeğinin karşılığının verilmediğini, var olan sistem tarafından sömürüldüğünü kısa sürede anlamıştır. Sistemin dayattığı kölece yaşama karşı her zaman bir sorgulama ve arayış içerisinde olmuştur. Bu arayış ve sorgulamaları Özgür yoldaşımızı, kapitalist sisteme alternatif olan, halkların kardeşliğini esas alan Rêber Apo’nun ideolojisi ile toplumları bilinçlendirmek için büyük bir sorumluluk alarak canla başla mücadele eden devrimci yurtsever gençler ile tanışmaya götürmüştür. Bir süre sonra gençlik çalışmalarında aktif bir şekilde yer alan yoldaşımız, Rêber Apo’nun ideolojisini ve partimiz PKK’yi tanıdıkça yaşama karşı bilinçli ve ilkeli bir duruşun sahibi olmuştur. Kapitalist modernite sistemine karşı aktif bir şekilde Demokratik Modernite paradigmasıyla halkları ve gençleri örgütlemiştir. Görev ve sorumluluklarını başarılı bir şekilde yerine getirmiştir. Özgür yoldaşımız, 2007 yılında Rêber Apo’ya uygulanan işkence ve imha saldırısına karşı, başta Kurdistan olmak üzere dünyanın birçok yerinde gelişen serhildanlara ve eylemlere şahitlik etmiştir. Özgür yoldaşımız da gelişen bu eylemlerde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmekten kaçınmamıştır. Sürecin ruhuna uygun bir tutum içinde olmaya her zaman özen göstermiş, var olan katılımını yeterli görmemiştir. Rêber Apo’ya uygulanan tecrit ve işkence başta olmak üzere Kurdistan’da yürütülen soykırım ve imha saldırılarına karşı mücadelesini büyütme kararı almış, 2009 yılında İstanbul’dan yola çıkarak gerilla saflarına katılmıştır.
Medya Savunma Alanları’na geçerek, burada temel gerillacılık eğitimini tamamlamış, gerilla yaşamına aktif bir şekilde katılmıştır. Pratikte yaşadığı tecrübeleri yoldaşları ile paylaşmış, bu esas üzerine kendini ve yoldaşlarını eğitme çabası içerisinde olmuştur. Emektar, mütevazi ve yaşama karşı kendini sorumlu gören yoldaşımız, hakkı ancak çok emek harcanarak verilen PKK yaşamına devrimci militan anlayışıyla yaklaşmıştır. Uzun süre Zagroslar’da pratik yürüten Özgür yoldaşımız, bu alanda ideolojik ve örgütsel olarak kendini sürekli eğitmiştir. Zagroslar’da Reşîd Serdar ve Çiçek Kurtalan gibi ölümsüz komutanlarımızın komutası altında gerillacılıkta kendisini geliştirmiştir. Bu süreçte gelişen ve işgalcilerin ağır darbeler aldığı birçok eylemde en ön saflarda yerini alarak korkusuzca işgalcilerin üzerine gitmiş, cesur ve atik yönleriyle başarılı bir pratiğin sahibi olmuştur. 2011 yılında soykırımcı Türk devletinin Geliyê Tiyarê alanında kimyasal silahlar ile yaptığı saldırıda, otuz altı yoldaşımızın şehit olduğu katliamın canlı tanığı olmuştur. Mücadelesinin her anını bu şehitlerimizin intikamını almak için yoğunlaşarak geçirmiştir. İşgalcilere karşı olan kinini ve öfkesini sürekli bilemiştir. Gerilla yaşamına her şeyden daha çok bağlı olduğunu belirten yoldaşımız, yaratılan bu imkânların Rêber Apo ve şehitler gerçeği somutunda kazanıldığı bilinciyle, yaşamın her alanına fedai bir şekilde katılmıştır. Rêber Apo ve şehitlerimize layık bir duruş içinde olmaya özen göstermiştir. Yoldaşlarının intikamını almak için işgalcilere sürekli nasıl etkili vurulacağının arayışı içinde olmuştur. Medya Savunma Alanları’nda görevi başındayken işgalcilerin gerçekleştirdiği bir saldırıda ağır bir şekilde yaralanmış, yaşama olan bağlılığı ve sevinciyle yaşama tutunmuştur. Bir süre tedavi gördükten sonra tekrar pratik alanlarda çalışmalara katılma önerisi ile Zagros alanına geçmiştir. Zap’tan Avaşîn ve Xakurkê’ye kadar daha önce pratik yürüttüğü Zagroslar’da soluksuz bir mücadelenin sahibi olmuştur. Yaralandıktan sonra pratik çalışmalarda fiziki zorlanmaları olmasına rağmen, bu zorlanmaları kendisine engel yapmamış, kişiyi yürütenin fizik değil irade gücü olduğunun büyük bir örneği olmuştur. Şehit yoldaşların anılarını zafer ile taçlandırmanın inancıyla yaşama dobra dobra katılmıştır. Alanda yürüttüğü dört yıllık başarılı bir pratik ardından eğitime giderek kendini Rêber Apo ideolojisi ve felsefesinde derinleştirme çabası içinde olmuştur.
Özgür yoldaşımız Sakine Cansız Parti Ocağı'nda bir devre eğitim görmüştür. Partileşme ve kadrolaşma sorunlarının en üst düzeyde tartışıldığı bu ortamda kendini Rêber Apo ve şehitler gerçeği karşısında sorgulama ve yoğunlaşma süreci içine almıştır. Rêber Apo’nun kadın kurtuluş ideolojisinin sadık bir uygulayıcısı olma yolunda, sistemin kişiliğinde yaratmış olduğu geriliklerden kurtulma çabası içerisinde olmuştur. Aldığı Parti merkez eğitimi ile kendisini yoğun bir sürecin görev ve sorumluluklarına hazırlamıştır. Şehit Çiyager ve Şehit Zeryanların öncülüğünde gelişen Özyönetim Direnişi ile bize miras kalan Apocu fedai duruşa layık olmak istemiştir. Daha önce gençlik çalışmalarında yer alan ve belli bir tecrübesi olan Özgür yoldaşımız, yoldaşlarının anılarına bağlılığın gereği ve intikam yemini ile YPS çalışmalarında dönemin ruhuna uygun bir şekilde çalışmalarda yer almıştır. Başarılı pratiğiyle Kurdistan gençliğini aktif bir şekilde mücadele ve direniş saflarına katmada öncülük etmiştir. Özgür yoldaşımız, Rêber Apo ve şehit yoldaşlarına sarsılmaz bir inanç ve irade ile bağlı kalmış, Apocu yaşamın olmazsa olmazı olan çizgi devrimciliğine doğru ve fedaice bir tarzla katılmıştır. Apocu irade ile zorluklar karşısında pes etmeyerek bir önceki pratiklerinden dersler çıkarmış ve kendisini çözüm gücü haline getirmiştir.
Özgür yoldaşımız Zap, Avaşîn ve Metîna başta olmak üzere Medya Savunma Alanları’nda, işgalci Türk ordusunun her türlü insanlık dışı yöntemlerle yürüttüğü işgal operasyonuna karşı amansız bir mücadelenin sahibi olan yoldaşlarının, kahramanca direnişlerine layık olma duruşu içinde olmuştur. Direniş kültürünün ve fedai duruş sahibi olan şehit yoldaşlarına karşı görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirme çabası içerisinde olan Özgür yoldaşımız görevi başındayken işgalci Türk ordusunun gerçekleştirmiş olduğu saldırıda ölümsüzler kervanına katılmıştır. Dervişane yaşamıyla biz yoldaşlarında anlamlı izler bırakan ve yoldaşlarının gelişiminde çokça katkısı olan Özgür yoldaşımızın şehadeti bizleri derinden etkilemiştir. Özgür yoldaşımız şahsında tüm şehitlerimizin anılarına ve amaçlarına bağlı kalacağımızı belirtiyor, intikamlarını nihai zaferi kazanarak alacağımızın sözünü yineliyoruz.
Amed halkı yüz yıllardır işgalcilerin her türlü saldırılarına karşı tarihi surları gibi sürekli başı dik bir şekilde durmasını bilmiştir. Soykırımcı Türk devletinin saldırılarına karşı da aynı duruşu sergileyen Amed halkımız tüm işkence ve baskılara karşı direnişi seçmiştir. Partimizin kurulduğu Licê’nin Fîs köyü de Amed’in bu onurlu duruşuna denk bir duruş içinde olmuştur. Partimizin kuruluşuna ev sahipliği yapan Fîs köyü ve yurtsever Zuğurli ailesi de yarım asrı bulan özgürlük mücadelemizde her türlü bedeli ödemekten geri durmayarak Kurdistan’da yurtseverliğin en seçkin örneklerinden olmuştur. Şehîd Seyfettin Zuğurli yoldaş ile başlayan Şehîd Ferzende, Şehîd Alaattin, Şehîd Semir, Şehîd Lokman ve son olarak Şehîd Arjîn Fîs yoldaşımızla devam eden bu hakikat yolculuğuna birçok yoldaşımız da katılarak şehitlerden devraldıkları mücadeleyi daha da büyütmenin çabasında olmuştur.
Şehitlerin anısına bağlılığın gereği olarak mücadeleyi seçen yoldaşlarımızdan biri olan Armanç yoldaş, ailesinin düşman baskılarından dolayı Türkiye’nin Düzce iline göç etmesinden dolayı burada doğmuştur. Emekçi ve yurtsever bir ailede büyüyen Armanç yoldaşımız Türk devletinin tüm sürgün, asimilasyon ve soykırım politikalarına rağmen özünü korumayı başarmıştır. Armanç yoldaşımız sistemi daha küçük yaşlarda sorgulayan ve onun yaşamını kabul etmeyen asi özellikler edinerek büyümüştür. Büyüdükçe anlamlı ve alternatif bir yaşamın arayışında olan Armanç yoldaşımız yurtsever bir gelenekten geldiğinden dolayı verili olanla yetinmemiş, okumuş ve araştırmıştır. Devrimciliğe küçük yaşlarda ilgi duymaya başlamıştır. Emekten, ezilenden ve haksızlığa uğrayandan, yoksuldan, sömürülenden yana saf tutmuş ve bu, Armanç yoldaşımız için bir yaşam çizgisi olmuştur. Bir arkadaşının saflarımıza katılmasıyla Partimize olan ilgisi artmış ve cevap bekleyen sorularına karşılık bulmuştur. Armanç yoldaşımız PKK’yi tüm arayışlarının, çelişkilerinin ve sorularının cevabı olarak ifade etmiş ve mücadele saflarındaki yerini almıştır. Armanç yoldaşımız 2015 yılında Komalên Ciwan çalışmalarına katılarak aktif mücadeleye başlamıştır. Özyönetim Direnişi’nin başlamasıyla Nisêbîn’e geçmiş, işgalci Türk ordusuna sendromlar yaşatan tarihi ve destansı Nisêbîn Özyönetim Direnişi’nde yer almıştır. Geri çekilme sırasında işgalcilerin eline esir düşmüş, yaklaşık bir buçuk yıl kaldığı zindanı bir eğitim yerine dönüştürmüş, işgalcilere olan kin ve intikam duygusunu bilemiştir. Zindanda her zaman dağa gelme hayalini canlı tutmuştur. Zindandan çıktıktan sonra hiç tereddüt etmeden yüzünü dağlara dönmüştür.
Özgürlük gerillaları için bir mekân olmaktan öteye anlam ifade eden dağlarda doğayla iç içe özgür kadının en yüce duygularını hissederek bütünleşmiştir. Gördüğü eğitimlerden sonra gençlik çalışmalarından ayrılıp ısrarla önerdiği askeri alana geçmiştir. Kendisini Rêber Apo’nun ideolojisi temelinde geliştiren Armanç yoldaşımız, kapitalist modernitenin yaratmış olduğu bireyci kişilik özelliklerden ve egemenlikçi etkilerinden nefret etmiştir. Rêber Apo’nun büyük bedeller vererek yarattığı kolektif ve komünal değerlere dört elle sarılmıştır. Bizi var eden yoldaşlığa büyük önem vermiş, Önderliğimizin “yoldaşların yoldaşı olmak, temsil edilen hakikatten pay almak demektir” belirlemesini kendine esas almıştır. Armanç yoldaşımız Saraca, Zilanca ve Bêrîtanca olan kavgasını süreklileştirmiş, kendini ve yoldaşlarını oluşturmaya çalışmıştır. Sevgi ve bilginin anlamlı hale gelmesi adına sürekli paylaşmayı kendine esas almıştır. Rêber Apo’nun hayalimdir dediği özgür kadın kimliğine erişmek için çok çaba vermiştir. Dağlı bilge bir kadın olmanın arayışını ve mücadelesini kesintisiz bir şekilde sürdürmüştür. Hakikatimiz olan Rêber Apo’dan bahsedildiğinde gözlerindeki ışıltısı artan Armanç yoldaşımız, Önderliğimizin hakikatine daha fazla yakınlaşmak ve ulaşmak için Hêzên Taybet örgütlemesine dahil olma önerisini geliştirmiştir. Önerisi kabul edilene kadar önemli görev ve sorumlulukları Apocu bir tarz ve tempoyla yürütmüştür. Zîlan çizgisinde Rêber Apo’nun doğru bir yoldaşı ve fedai bir militanı olmayı hedefleyen Armanç yoldaşımız, katılımı ve duruşuyla bunu başarabilmiştir. Hêzên Taybet örgütlemesine geçerek aldığı eğitimler ve yaşadığı yoğunlaşmalarla kendi deyimiyle kendisini yeniden oluşturmuştur. Mücadelesini her koşul altında azimle devam ettirmiş, yetkin fedai bir kadın militan olmak için kendini Apocu irade ve bilinçle eğiterek donatmıştır. Her yoldaşına “Önderlikten bir parçadır” diyerek değer vermiş ve tüm yoldaşlarının yaşamına dokunarak kendinden bir iz bırakmasını bilmiştir. Armanç yoldaşımız iradeli, moralli, coşkulu ve yaşama aşkla katılan bir duruşun sahibi olmuştur. Sistemin dayatmış olduğu kişilik özelliklerinden uzaklaşıp ideolojik anlamda netleştikçe sade ve mütevazi bir katılım gerçekleşmiştir. Binlerce şehidimizin mirası olan mücadele anlayışıyla kendisi için hiçbir şey istememiş, kendini bu uğurda adamıştır. Kadının militanlaşması, savaşması ve güzelleşmesinin somut bir örneği olmuştur. Armanç yoldaşımız, her bir yoldaşımızda derin etkileri olan Önderliğimizin esaretinin bitmesi ve sürece cevap olmak için çok çalışmıştır.
Zîlan’dan başlayarak süregelen fedailik çizgisinin takipçilerinden olan Armanç yoldaşımız, mücadelesi ve militanca duruşuyla Önderliğimize ve şehit yoldaşlarına layık bir katılımın sahibi olmayı başarmıştır. İşgalci Türk ordusunun Medya Savunma Alanları’na yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda şehadete ulaşan Armanç yoldaşımızın anılarına doğru sahip çıkarak özgür ve sosyalist toplum hayalini mutlaka gerçekleştireceğimizin sözünü yineliyoruz.
Onurlu ve özgür bir yaşam uğruna binlerce güzide evladını bedel veren Wan halkımız bu duruşuyla halkımızın özgürlük mücadelesinde merkezi bir konuma gelmiştir. Wan’ın kadim ve yurtsever halkı, varlık ve yokluk savaşımızda gelişen her bir şehadete yeni katılımlarla cevap vermesini bilmiştir. Böylesi köklü bir gelenekten gelen Avesta yoldaşımız, yurtsever bir ailede doğmuştur. Ailesinin İstanbul’a yerleşmesiyle orada büyüyen Avesta yoldaşımız komünal değerleri yok eden metropol yaşamına hiç ısınamamıştır. Soykırımcı Türk devletinin hem sistematik asimilasyon merkezleri hem de ahlaki ve toplumsal değerlerden uzaklaşmanın yeri haline gelen okullarında okumayı bırakmıştır. Okulu bırakmasıyla tekstil fabrikalarında çalışmaya başlamıştır. Bu süreçte insan emeğinin ve özelde kadın emeğinin nasıl sömürüldüğünü görmüştür. Her Kürt bireyinin yaşadığı temel çelişkileri yaşayan Avesta yoldaşımız, genç bir kadın olarak toplumda kadına biçilen rolü, misyonu kabul etmemesinden ve var olan baskılardan dolayı belli arayışlara girmiştir. Daha öncesinden sempati düzeyinde Hareketimizi tanıyor olması Avesta yoldaşımızın arayışlarını doğru temelde yönlendirmesine sebep olmuştur. Kadın öncülüğünde gelişen Rojava Özgürlük Devrimi, Avesta yoldaşımız üzerinde müthiş bir etkide bulunmuştur. Devletlerin ve orduların direnemediği DAİŞ faşizmine karşı Apocu ideoloji ve iradeyle savaşan ve öncülük eden kadınların özgürlük zılgıtları, Avesta yoldaşımızın da kendisine olan güvenini artırmıştır. Avesta yoldaşımız kadının yok sayıldığı, ezildiği ve hor görüldüğü geleneksel bir yaşamın sürdürücüsü olmak yerine buna karşı savaşan ve yaşamı demokratik sosyalizm ve özgürlük temelinde yeniden inşa eden Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarında olması gerektiğine inanmıştır. Bu kararlılık ve bilinçle 2014 yılında yönünü Kurdistan’ın asil ve heybetli dağlarına vererek gerilla saflarımıza katılmıştır.
Avesta yoldaşımız genç, dinamik ve enerji dolu yapısıyla temel eğitimlerini başarılı bir şekilde bitirmiştir. Sorgulayan, araştıran, okuyan ve sonsuz öğrenme hevesi olan yoldaşımız gerilla yaşamına hızlı bir başlangıç yapmıştır. Her anı büyük mücadele isteyen gerilla yaşamına büyük bir tutkuyla bağlanmıştır. Kürt kadınlarının azimli ve direngen yapısı Avesta yoldaşımızda yoğunca ön planda olmuştur. Rêber Apo’nun Kadın Kurtuluş İdeolojisi ile özgürlüğün tadına varmış ve kendisini bu temelde şekillendirmiştir. Binlerce yıllık ezilen bir ulus, cins ve sınıf olarak kadını daha fazla öğrenmeye ve anlamaya başlamıştır. Kendisiyle olan mücadelesini süreklileştirmiş çelişkilerini bilince çıkarmıştır. Gerilladaki şekillenmesini Zagroslar’ın çetin coğrafyasında gerçekleştiren Avesta yoldaşımız, zor koşullarda emekçi ve fedakâr özellikleriyle yoldaşlarının takdirini kazanmıştır. Askeri anlamda kendini geliştirmiş, aldığı eğitimlerle yetkin bir YJA Star gerillası olmuştur. Yılların intikamını alırcasına işgalci Türk ordusunun saldırılarını en önde karşılamasını bilmiştir. Önderliğimizin “Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen de sevilir” belirlemesiyle yoldaşları arasında sevilmiş ve saygı görmüştür. Zîlan ve Bêrîtan çizgisinde öncü bir kadın militan olmuştur. Rêber Apo ve şehitlerimize layık olma anlayışıyla çok emek vermiştir. Avesta yoldaşımız halkımızın varlık sorununa karşı kendini çözüm gücü haline getirmiş, Apocu iradeyle kararlı ve inançlı bir duruş sergilemiştir. Demokratik Modernite Gerillacılığı’nda yetkinleşmek için dönemin taktiğine uygun bir YJA Star militanı olmak için uzmanlık eğitimi alarak profesyonel bir gerilla olmuştur. Hassasiyet, dakiklik ve dikkat isteyen branşında başarılı bir performans göstermiştir. Emek verilmeksizin halkımızın özgürlüğünün gerçekleşmeyeceğini çok iyi bilen Avesta yoldaşımız emek vermekten asla geri durmamıştır.
Avesta yoldaşımız kadının başat olduğu yaşamımızda komünal ve kolektif değerlerle anlamlı bir mücadele anlayışıyla değerler var etmiştir. Avesta yoldaşımız katılımı ve mücadelesiyle kadının öz gücünü ve neler yapabileceğinin farkına varmıştır. İşgalci Türk ordusunun Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırıda şehadete ulaşan Avesta yoldaşımız, mücadelesiyle olduğu kadar şehadeti ile de biz yoldaşlarının öncüsü olmaya devam edecektir.
Engin yoldaşımız, Êlih’in Kercos ilçesine bağlı bir köyde, yurtsever bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelmiştir. Kurdistan Özgürlük Hareketi’nin yörede gelişmesiyle birlikte, Engin yoldaşımızın ailesi de Partimizi tanımaya başlamıştır. Kısa bir süre sonra Engin yoldaşımızın bir abisi milislik yaparak aktif mücadeleye katılmış ve 1993 yılında gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşmıştır. Yine bir abisi de halkımızın özgürlüğü için yürüttüğü faaliyetlerden dolayı sömürgecilerin zindanlarındadır. Ailenin en küçük ferdi olan Engin yoldaşımız bu vesileyle Partimizi tanımaya başlamıştır. Engin yoldaşımız kendisi için merak ve gizem konusu olan gerillalara büyük bir ilgi göstermiştir. Çevresindekilerden çok farklı olan bu insanlar Engin yoldaşımızın yüreğinde yer edinmeyi başarmıştır. Kurdistan Özgürlük Mücadelemiz, toplum nezdinde kendisini ispatlayarak bir halk hareketine dönüşmüş ve serhildan karakteri kazanmıştır. 90’lı yıllarda özgürlük hareketimiz kartopu misali her geçen gün büyümüş ve halkımızla daha fazla bütünleşmiştir. Sömürgeci ve soykırımcı Türk devleti, Hareketimiz karşısında askeri yöntemlerle başarısız olunca o yıllardan başlayarak soykırımcı politikalarına hız vermiştir. Varlığını, halkların yokluğunda gören sömürgeci, katliamcı ve soykırımcı Osmanlı zihniyetinin mirası üzerinde kurulan Türk devleti, daha fazla özel savaş politikalarıyla kontralaşmış ve çeteleşerek bir terör devleti haline gelmiştir. Varlığını, kültürünü ve onurunu korumak için, bir bütün insan olmakta ısrar eden binlerce yurtseverimiz işkenceye maruz kalmış, katledilmiş ve sürgüne gönderilmiştir. Sayısı binleri bulan köy yakmalar, faili devlet olan cinayetlerle halkımızı korkutup sindirmeye ve Partimizden uzaklaştırmaya çalışmıştır. Düşmanın bu politikaları mücadeleci ve bedel ödeyen bir aileden gelen Engin yoldaşımız üzerinde de etkide bulunmuştur. Faşist Türk rejiminin insanlık dışı yöntemlerinden kaynaklı Engin yoldaşımız, ailesi tarafından Türkiye metropollerine gönderilmiş ve orada kalmıştır. Ülkemizden kopmayı hazmedemeyen Engin yoldaşımız bunun burukluğunu sürekli yaşamıştır. Şehitlere olan bağlılığının gereği olarak mücadele etmesi gerektiğini görmüş, gençlik çalışmalarına dahil olmuş ve siyasi çalışmalar yürütmüştür. Engin yoldaşımız, hangi çalışmada bulunursa bulunsun mücadelesini yeterli görmemiştir. Son olarak sömürgeci Türk devletinin Efrîn’i işgal etmesi Engin yoldaşımızı derinden etkilemiştir. Sistemden kopmadıkça, verili ve kurulu yaşamı ret etmedikçe doğru ve etkili mücadele anlayışının gerçekleşemeyeceğini idrak etmiştir. Yaşının ilerlemiş olmasını kendisine engel olarak görmemiş ve hayallerinin peşinden koşarak 2018 yılında gerilla saflarına katılmıştır.
Engin yoldaşımız, Rêber Apo’yu ve Hareketimizi tanımasını, önceden çalışmalar yürütmesini ve belli bir yaşam tecrübesine sahip olmasını avantaja dönüştürmüştür. Yaşama tutkuyla bağlanmış, mücadeleye aşk düzeyinde katılarak çabuk uyum sağlamıştır. PKK kimliğiyle kendini yeniden var etmiş, sistemin ve işgalcilerin yaratmış olduğu tahribatlardan Önderliğimizin ideolojisi temelinde kendisini arındırmaya başlamıştır. Başarı ve zaferin ancak Rêber Apo ve şehitler gerçeğinde kendini dirhem dirhem adamaktan geçtiğini idrak etmiş ve yaşamını bu temel üzerinde kurmuştur. Önderliğimizi okuyup geliştikçe sorgulamaları artmış, çelişkileri ortaya çıkmış ve kendisini daha iyi çözümlemeyi bilmiştir. Kendisini tanıdıkça, yetmez ve eksik yanlarını fark etmiş, sınıf ve cins mücadelesini etkili bir şekilde yürütmüştür. Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü paradigmamız ışığında bilinç kazanmıştır. Engin yoldaşımız özgür kadın çizgisinde kendisini sorumlu görmüş, klasik ve geleneksel özellikleriyle amansız bir şekilde mücadele etmiştir. Katılımındaki olgun, mütevazi, emekçi ve çalışkan özellikleriyle yoldaşlarının hafızasında yer edinmiştir. Engin yoldaşımız, yoldaşlar topluluğu olan Partimizde, yoldaşın yoldaşı olmayı başararak kısa sürede Apocu militan özelliklerini kazanmıştır. Öz savunma temelinde Devrimci Halk Savaşı’nın geliştirilmesi için YPS çalışmalarına dahil olmuş, Rêber Apo ve şehitlere layık bir mücadele sergilemek için çok çabalamıştır.
Engin yoldaşımız şehadete ulaştığı ana kadar mücadele azmi, kararlı duruşu ve başarıya olan inancıyla örnek bir militan olmuştur. Engin yoldaşımızın işgalci Türk ordusunun Medya Savunma Alanları’na yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda şehadete ulaşması yoldaşları olarak bizleri derinden etkilemişse de başarıya olan inancımızı daha da güçlendirmiştir.
17 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
Serhildan halkı Mêrdîn’in yiğit evladı, partimiz PKK’nin öncü komutanlarından Demhat Bêdar yoldaşımız, 28 Şubat 2020 günü Dersîm’de gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşarak ölümsüzler kervanına katılmıştır. Soluksuz bir devrim yürüyüşçüsü olan Demhat yoldaşımız ülkemiz Kurdistan’ın her yerinde gerillacılık yaparak ve bulunduğu her alanda işgalcilere karşı eşsiz bir mücadelenin sahibi olarak tarihimize damgasını vuran fedai yoldaşlarımızdan oldu.
Demhat yoldaşımız gibi fedai ve yiğit bir komutanı özgürlük hareketimize kazandıran yurtsever ailesi başta olmak üzere tüm Mêrdîn halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Demhat Bedar yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
![]() |
Kod Adı: Demhat Bêdar |
Demhat – Mehmet Can Korkmaz
Rêber Apo öncülüğünde gelişen partimiz PKK, her an’ı destanlaşan tarihi bir direniş geleneği yaratmış ve bu görkemli mücadele, şehitlerimizin kanlarıyla yarattığı değerler toplamına dönüşmüştür. Sömürgecilerin insanlık dışı saldırıları altında can çekişen halkımız, yiğit evlatlarının bu onurlu direnişine kayıtsız kalmayarak Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşüne büyük bir kararlılıkla dahil olmuştur. Kurdistan ve dünya tarihinde eşi olmayan ve Kürt halkının özgür yaşamda ısrarının adı haline gelen serhildanlar savaşarak kendisini yaratan halk gerçekliğinin somutlaşmasıdır. Gelişen gerilla direnişiyle birlikte halklaşan mücadelemiz 90’lı yılların başından itibaren serhildanlarla yeni bir boyuta taşınmıştır. Cîzîr ve Nisêbîn’de ateşi yakılan serhildan geleneği Bakur başta olmak üzere bütün Kurdistan’a yayılarak ulusal diriliş devrimimizi müjdelemiştir. İşgal saldırılarına direnişle cevap veren yurtsever halkımız Rêber Apo’nun özgürlük felsefesini bütün kalbiyle sahiplenerek yaşamsallaştırmıştır.
Serhildanlar kuşağı yaratan partimiz PKK’nin verdiği tarihi gerilla direnişine fedakarca destek veren ve onlarca yiğit evladını mücadele saflarına gönderen halkımızın kadim yaşam merkezi yurtsever Mêrdîn kentimiz, Partimizin serpilmeye başladığı ilk günlerden itibaren kararlı bir şekilde direnişe katılarak yön veren bir konuma gelmiştir. Kurdistan’da kadın kimliğinin yaşamda ön planda ve belirleyici olduğu merkezlerden olan Mêrdîn kentimiz bu kimliğini mücadeleye de yansıtmış, Kürt kadını öncülüğünde gelişen serhildanlar tarihe damasını vurmuştur.
Yurtsever halkımızın PKK ile bütünleşerek halklaşmasını kendisi için büyük bir tehlike olarak gören ve bu direniş çizgisini yok etmeyi amaçlayan sömürgeci Türk devleti, Kurdistan’ın her karışında olduğu gibi Nisêbîn halkımıza karşı da insanlık dışı saldırılar gerçekleştirmiştir. Onurlu yaşam çizgisinde ısrar eden yurtsever halkımız asimilasyon, inkar ve imha saldırıları karşısında topyekûn bir direnişe geçmiştir. Gelişen ve zafere yürüyen PKK çizgisini yok etmek isteyen işgalciler halkımızı bin yıllardır yaşadığı kadim topraklardan zorla göç ettirerek kirli amaçlarına ulaşmak istemiştir. Rêber Apo felsefesiyle yeniden dirilen halkımız bütün bu saldırılara rağmen gittiği her yeri direniş alanına dönüştürerek işgalcilerin saldırılarını bir kez daha boşa düşürmüştür. Mêrdîn, Nisêbîn’de güçlü direniş ve serhildan geleneğinin hakim olduğu yurtsever Torî aşiretine mensup bir ailemizde dünyaya gelen Demhat yoldaşımız, işgalci Türk devletinin saldırılarını nedeniyle ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etmek zorunda kalmıştır. Yurtseverlik bilincinin her zaman diri olduğu mücadeleci Torî aşiretinden olan Demhat yoldaşımız, ülke topraklarından uzakta büyümesine rağmen yurtsever ailesi ve çevresinden direniş kültürünü öğrenmiş ve Kurdistani değerleri özümseyerek büyümüştür.
Sömürgeci metropollerinde büyüyen Demhat yoldaşımız, işgalcilerin Kürt gençlerini hedef olan asimilasyon politikalarına yakından tanıklık etmiştir. Sahip olduğu yurtsever bilinç onu mücadeleye sevk etmiş ve PKK’yle buluşturmuştur. Rêber Apo felsefesini, PKK’nin tarihi direnişini ve Kurdistan dağlarında özgürlük gerillasının yürüttüğü büyük savaşı anlamak için daha derin araştırmalar yapan Demhat yoldaşımız, öğrendikçe mücadeleye daha fazla yakınlaşmıştır. Üniversitede öğretmenlik bölümünde okuyan yoldaşımız, bu süreçte gelişen düşman saldırıları karşısında cevap olması gerektiğini hissetmiş, gençlik çalışmalarına dahil olarak halkımızın devrim mücadelesine hizmet etmeye başlamıştır. Kendisi öğrenip geliştikçe öğrendiklerini gençlerle paylaşarak onlara öncülük eden Demhat yoldaşımız, süreç içinde büyük bir sevgi beslediği gerillaya katılma kararlılığına ulaşmasına rağmen mücadelenin ihtiyaçlarında dolayı gençlik çalışmalarında kalmaya devam etmiştir. Önderliğimize, halkımıza ve özgürlük mücadelemizin yarattığı bütün kutsal değerlere karşı geliştirilen 15 Şubat Uluslararası Komplosu karşısında her Kürt gibi büyük bir öfke duyan ve bu komployu asla kabul etmeyen Demhat yoldaşımız, yüzünü Kurdistan dağlarına, gerillaya dönmüştür. Gerilla saflarına katılmaya çalışan Demhat yoldaşımız işgalci Türk devleti tarafından tutuklanarak zindana konulmuştur. 6 ay boyunca sömürgeci zindanlarında kalan ve direnen yoldaşımızın öfkesi bilenmiş ve kararlılığı daha da keskinleşmiştir. Gerillaya altı kez katılmaya çalışırken her seferinde işgalciler tarafından engellenen Demhat yoldaşımız, hiçbir zaman pes etmemiş, gerillaya ulaşmak için bütün yolları denemiştir. Sarsılmaz iradesiyle bütün engelleri aşan yoldaşımız sonunda hayallerine ulaşmış 2002 yılında Kurdistan Özgürlük Gerillası’na katılmış ve işgalcilerin bütün çabalarını boşa düşürerek mücadele saflarındaki ilk zaferini kazanmıştır.
Halkımızın onurlu geleceği ve iradesi olan Kurdistan Özgürlük Gerillası’nı içten ve dıştan tasfiye etmek isteyen güçlere karşı Rêber Apo çizgisini militanca savunan, hiçbir dönem tereddüt etmeden şehitler çizgisinde yiğitçe yürüyen Demhat yoldaşımız, zor dönemlerin militanı olarak duruşu ve katılımıyla örnek bir yoldaşımız olmuştur. Kelareş alanında ilk pratiğini yürüten yoldaşımız, hızla kendisini geliştirmiş ve kısa sürede gerillacılık taktiklerinde uzmanlaşmıştır. Bütün ruhunu ve fiziğini devrim mücadelesine adayan yoldaşımız, devrimci yaşantısı boyunca önüne çıkan tüm zorluklara karşı pes etmemiş, özgürlüğe ekmek ve su kadar ihtiyacı olduğunu bilerek her an’ını mücadeleye adamıştır. Kurdistan topraklarında adım atan her işgalciye karşı sınırsız bir intikam, kin ve öfkeye sahibi olan Demhat yoldaşımız, öfkesini savaşına yansıtmıştır. Yoldaşlarına karşı büyük bir sevgi duymuş ve yoldaşları tarafından çok sevilmiş, bulunduğu her ortama heyecan, moral, irade ve güç katmıştır. Önderliğe olan bağlılığı sohbetindeki sıcaklığa, emekçi duruşuna ve yoldaşlık ilişkilerine yansımıştır. Bu konuda çok derin yoğunlaşmalar yaşamış ve etrafındaki yoldaşlarını da yoğunlaştırırdı. Botan, Mêrdîn, Dersîm başta olmak üzere Kurdistan’ın her karışında mücadele yürüten yoldaşımız, ülke sınırları dışında da devrimci mücadelesini başarılı bir şekilde yürütmüştür.
Bakurê Kurdistan’da yürüttüğü başarılı mücadelenin ardından Medya Savunma Alanları’na geçen Demhat yoldaşımız 2005 yılında PKK’nin fedailik çizgisinde derinleşmek için Hêzên Taybet’e katılmıştır. Yaşamını uğruna ölecek kadar sevenlerin oluşturduğu tarihi mirası takip eden yoldaşımız, derin yoğunlaşmalarını yaşamına aktarmış; özü sözü bir olan örnek bir militan olmuştur. Aldığı eğitimlerle Rêber Apo felsefesinde derinleşen Demhat yoldaşımız fedai bir militan olarak mücadelesini her gün yükseltmeyi esas almıştır. 2009 yılında tekrar Bakur’a geçen Demhat yoldaşımız, 2013 yılında kadar Bakurê Kurdistan’da pratik yürütmüş ve işgalcilere vurulan birçok darbede öncü rol oynamıştır. Devrimci Halk Savaşı’nın pratikleşmesi için yoğun bir çaba sahibi olan Demhat yoldaşımız, dönemin görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiştir. Medya Savunma Alanları’na dönerek tecrübelerini yoldaşlarıyla paylaşan yoldaşımız, aldığı eğitimlere Demokratik Modernite Gerillacılığı’nın fedai bir savaşçı ve öncü komutanı olmuştur. Demhat yoldaşımızın en büyük isteği ve hayali Bakurê Kurdistan’ın tüm alanlarında gerillacılık yapmaktı. Bu temelde yüzü, kalbi ve beyni her zaman Bakur’a dönük olmuştur. Yılların emeğiyle oluşturduğu birikim ve tecrübe ile yanındaki yoldaşlarına yoldaş, yaşamın ve savaşın öncüsü olmuştur. Canlı ve hareketli tarzıyla yaşamdaki yeri çok belirgin olmuştur. İşgal ve işgalcilere karşı olan sonsuz öfke ve kini onu hep dinç tutmuştur. Ölümsüz şehitlerimizin intikamı almak, onların özgür Kurdistan hayalini pratikleştirmek için durup dinlenmeden emek veren yoldaşımız omuzladığı büyük yükün ve devrimci görevlerin ağırlığının her zaman bilincinde olmuş ve bu temelde bir katılımı esas almıştır.
Bakurê Kurdistan’a giderek işgalcilere ağır darbeler vurmayı ve sürece cevap olmayı hedefleyen Demhat yoldaşımız, bu temelde sürekli bir ısrarın sahibi olmuştur. Önerisi kabul edilen yoldaşımız 2017 yılında tekrar Bakurê Kurdistan’a, Dêrsîm’e geçmiş ve yoldaşlarıyla birlikte üç yıl boyunca her an’ı destanlaşan bir direniş ortaya koymuştur. Dêrsîm’de öncü komutanlık görevini layıkıyla yerine getiren yoldaşımız, yeni dönem gerilla taktiklerini başarılı bir şekilde pratiğe aktararak işgalciler ağır darbeler vurmuştur.
Fedailer ocağında fedailikte derinleşen, yaşamda ve savaşta PKK’nin direniş ve zafer çizgisini pratikleştiren öncü militan ve komutanımız Demhat yoldaşımızın ardından bıraktığı mücadele mirası her zaman önümüzü aydınlatmaya devam edecektir.
15 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
Apocu fedai militan ve Zilan çizgisinin amansız takipçisi Ali Fırat yoldaşımız, 13 Temmuz 2018 günü Manisa’da görevi başındayken, Türk devletinin polisleri ile karşılaşmış, silahsız halde iken düşman tarafından infaz edilerek şehadete ulaşmıştır. Şehadet olayı ve bilgileri tarafımızdan netleştirilen yoldaşımızı, şehadet yıl dönümünde saygı ile anıyoruz. Bu vesile ile değerli ailesine ve yurtsever Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
Ali yoldaş gibi Zilanlar’ın takipçisi olan fedai şehitlerimizin kanlarını asla yerde bırakmayacağımızın, fedailik yürüyüşlerini esas alacağımızın ve amaçlarını başaracağımızın sözünü veriyoruz.
Ali Fırat yoldaşımızın kimlik bilgileri şu şekildedir:
|
Kod Adı: Ali Fırat |
Ali – Naci Dayangaç
Ali Fırat yoldaşımız, Bêdlîs’in Xîzan ilçesinde Alîkan aşiretine mensup yurtsever bir ailede dünyaya geldi. Garzan yöresinin kadim toplumsal kültürü ve yurtseverliği ile yetişti. Çocuk yaşlarda iken ailesiyle birlikte Mersin’e göç edip orada büyüdü. Liseye kadar okuyan Ali yoldaşımız, bir süre sonra okulu bıraktı ve aile ekonomisine katkıda bulunmak için bir işçi olarak çalıştı. Burada emek olgusunu, işçi sınıfını, işçi sınıfının emeği üzerine nasıl bir sömürü düzeninin kurulduğunu fark etti. Mevcut düzen yaşamıyla derin çelişkileri olan Ali yoldaşımız, toplumsal çelişki ve sorunlar üzerine düşündü ve bir arayış içerisine girdi. Toplumsal sorunlara çare ararken farklı ideoloji ve eğilimleri de araştırdı, ancak nihayetinde yurtsever devrimci gençliğe ilgi duyarak faaliyetlerine katıldı. Hem gençlik çalışmalarına hem de serhildanlara katılan Ali yoldaşımız, bu süreçte Kürt halk gerçekliğini, Kürt halkının amansızca verdiği varlık ve özgürlük mücadelesini, bu mücadelede verilen bedelleri görerek tanıdı. Aynı zamanda Rêber Apo’nun ideoloji ve felsefesiyle tanışan Ali yoldaşımız, dünyaya bambaşka bir pencereden bakabilmenin, her toplumsal soruna köklü ve devrimci bir çözüm geliştirebilmenin gücüne erişti. Ali yoldaşımız, Rêber Apo’yu okudukça kendisinde açığa çıkan düşünce ve çözüm gücünün verdiği heyecanla daha fazla mücadele içerisine girdi. Özellikle şehit yoldaşlardan oldukça etkilendi, şehitlerin mücadele bayrağını yükseltmek ve hayallerini gerçekleştirmek için gerilla saflarına katılması gerektiğine kanaat getirdi. Bu bilinçle hareket eden Ali yoldaşımız, 2013 yılında Amed’de gerilla saflarına katıldı.
Gerillanın maneviyatla dolu yoldaşlık ortamına Amed’de katılan Ali yoldaşımız, ilk gerilla pratiğine burada başladı. Amed’deki gerillaların yoldaşlığı, Bakur’da gerillacılık yapmanın heyecanı Ali yoldaşımızda tarifsiz bir sevince yol açtı. 2013’teki demokratik çözüm süreci temelinde gelişen geri çekilme sonucu Amed’den Medya Savunma Alanları’na geçti. Medya Savunma Alanları’na geçip ilk gerilla eğitimini aldıktan sonra Heftanîn bölgesine düzenlendi. Heftanîn’in en kuzeyinde, Botan topraklarının kokusunu içine çekerek aktif gerillacılık yaptı. Heftanîn’in Deriyê Dawetiya alanında pratik yürüttü, tecrübe kazandı ve önemli bir birikim edindi. Aydın ve zeki bir genç olan Ali yoldaşımız, pratik faaliyetler ve savaş sanatında ustalaşmanın yanı sıra, ideolojik olarak da kendisini eğitmeye büyük önem verdi. Rêber Apo’nun çözümleme ve savunmaları başta olmak üzere şehit yoldaşlarımızın yazdıklarına yoğunlaştı. Ali yoldaşımız en çok etkileyen de fedai yoldaşlarımızın eylem öncesi yoğunlaşmalarını dile getirdiği mektuplar oldu. Ali yoldaşımız, fedai şehitlerimizin mektuplarında sonsuz adanmışlığı, tüm kirlerinden arınmış olmanın duruluğunu, inançta zirveleşmeyi, kararda keskinleşmeyi ve düşmandan intikam alma hırsının büyüklüğünü gördü. Fedailer şahsında dile gelen hakikati ve fedailerin eylemleriyle tarihe vurduğu damgayı kendisine örnek aldı. Bu temelde 2015’te fedai tarzıyla mücadele etmek üzere Hêzên Taybet’e dahil oldu.
PKK’ye katılmayı yaşamının en önemli kararlarından ve dönüm noktalarından biri olarak tanımlayan Ali yoldaş, Hêzên Taybet’e katılıp fedaileşmeyi esas almayı da bu önemli kararlardan biri olarak ele aldı. Fedailer ortamına dahil olduktan sonra kendisini hesapsızca katan Ali yoldaşımız, kaygısız, tereddütsüz ve cesur bir yürüyüşün sahibi oldu. Apocu ideolojide derinleşti, yoldaşlığını alabildiğine güçlendirdi, manevi değerlerimizle bütünleşerek kendisinde yüksek bir duygu ve düşünce gücü yarattı. Aldığı eğitimler ve yakaladığı düzey ile Zilan (Zeynep Kınacı) yoldaşın samimi bir ardılı ve takipçisi oldu. Düşmana karşı büyük bir kin ve öfke ile dolu olan Ali yoldaşımız, daima düşmana Zilanca darbe vurmanın arayışı içerisinde oldu. Bu temelde önemli bir arayışın ve güçlü bir katılımın sahibi oldu, yüzünü Bakurê Kurdistan’a dönerek buradaki gerilla pratiğine dahil oldu.
Ali yoldaşımız, güler yüzlü mizacı, moralli kişiliği, sağlam karakteri, şiirler okuyarak zenginleştirdiği ruh dünyası ile tüm yoldaşlarının sırtını dayayabildiği fedai bir militan olmayı başardı. Bu anlamda tanıştığı her yoldaşının sevgi ve saygısını kazanmasını bildi, güçlü bir etki uyandırdı. Üstlendiği her görev ve sorumluluğu mutlaka başarıya ulaştırma ölçüsüyle yaklaştı, asla başarısızlığı kabul etmedi. Ali yoldaş, devrim heyecanıyla dopdolu olan yüreğiyle düşmanın üzerine yürüdü, en zor alanlarda pratik yapmayı tercih etti. Örnek bir duruşun ve katılımın sahibi oldu.
Ali yoldaşımız, bir görev kapsamında Manisa’da bulunduğu evde 13 Temmuz 2018 günü Türk devletinin polisleri ile karşılaşmış ve silahsız halde iken düşman tarafından infaz edilerek şehadete ulaştı. Ali Fırat yoldaşımız şahsında, şehitlerimizin anısına sahip çıkacağımızın, mücadele bayrağını yükselteceğimizin ve amaçlarını mutlaka gerçekleştireceğimizin sözünü veriyoruz.
13 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
2 Aralık 2022 günü düşmanın Gabar alanına yönelik başlattığı bir operasyonda, Gabar bölge komutanlığı görevi yürüten değerli yoldaşımız Silav Koçer ile Fedakar Hêlîn ve Egîd Nîzîp yoldaşlarımız son nefeslerine kadar Apocu militanlıkta ısrar ederek şehadete ulaştı. Gerilla mücadelemizin kalbi Botan’da yürütülen destansı direnişin kahramanlarından olan bu değerli yoldaşlarımız büyük komutanımız Egîd (Mahsum Korkmaz) öncülüğünde geliştirilen ve Adil, Nûda, Gulbahar ve Gelhatlarla devam eden kesintisiz fedailiğin son temsilcileri oldular.
Bizlere büyük ve mutlaka başarılması gereken görevler devreden Silav, Fedakar ve Egîd yoldaşlarımızın başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şu şekildedir:
![]() |
Silav – Behiye Kaçar
![]() |
Kod Adı: Fedakar Hêlîn |
Fedakar – Mazlum Akman
![]() |
Egîd – Yakup Demir
Botan’ın önemli direniş merkezlerinden olan ve halkımızın tekrar tarih sahnesine çıkışının simgesi olan Şanlı 15 Ağustos Atılımı’nın başlatıldığı yer olan Sêrt ili ve kadim halkı o tarihten günümüze kadar bu tarihi misyonuna sahip çıkarak devrimimizdeki yurtseverlik görevlerini başarılı bir şekilde yerine getiriyor. Binlerce en değerli evladını özgürlük saflarına katarak mücadelemizin bugünlere ulaşmasında emekleri olan Sêrt halkımız, bu kahraman evlatlarıyla ne kadar övünse yeridir. Sêrt halkımızın güzide evlatlarından biri olan Silav yoldaşımız da bu halk gerçekliği içerisinde yurtsever Didêrî aşiretine mensup bir ailemizde doğdu. Ailesinin ve yaşadığı çevrenin etkisiyle Partimizi küçük yaşlarından itibaren tanımaya başladı. Özellikle gerillanın işgalci Türk devletine karşı geliştirdiği destansı direnişten etkilendi, bu direnişlerin hikayelerini dinleyerek büyüdü. Abisinin gençlik çalışmalarında olması ve yürüttüğü çalışmalardan dolayı düşmana tutsak düşmesi Silav yoldaşımızı etkilediği gibi mücadele arayışı içerisine girmesine de neden oldu. Bir süre gençlik çalışmalarında kalmasından dolayı örgütsel anlamda belli bir tecrübe kazandı. Bu tecrübelerini daha etkili bir mücadelenin zemini yapmak isteyen yoldaşımız bunun ancak gerilla saflarına katılmakla mümkün olduğunun bilincindedir. Fakat yaşının çok genç olmasından dolayı bu istemini bir süre ertelemek zorunda kaldı. Bu süreçte yoğunlaşmalarına devam eden yoldaşımız toplumun kadına bakış açısını daha derinlikli anlamaya ve çözümlemeye başladı. Toplumun geleneksel ölçülerle kadına verecek bir şeyinin olmadığını bilince çıkarak Silav yoldaşımız daha fazla beklemenin anlamsız olduğuna karar vererek 2009 yılında liseyi bitirdikten sonra gerilla saflarına katılma kararı aldı.
Gerillaya katılımını hayalindeki özgür yaşama kavuşmak olarak değerlendiren Silav yoldaşımız kısa sürede dağ ve gerilla yaşamına uyum sağladı. Dağlı bir kadın olan Silav yoldaşımız dağın dilinden anladığı için hiçbir zorluk yaşamadan gerilla yaşamına atıldı. Daha önceleri yürüttüğü faaliyetlerden ötürü örgütsel anlamda tecrübeleri olan yoldaşımız bu tecrübelerini yoldaşları ile de paylaşarak onların gelişiminde emek sahibi oldu. Garê alanında bir süre pratik yürüttükten sonra Metîna alanına geçen yoldaşımız, bir yandan düşman saldırılarına karşı cevap olabilmek için var olan savaş pratiğine katılmak istedi diğer yandan da bulunduğu alandaki kimi sorunların çözümü için yoğunlaşma yaşayarak çözüm gücü olmaya çalıştı. Yaşanan yanlış pratiklere ve yanlış anlayışlara karşı ideolojik mücadeledeki keskinliği ile öne çıkan Silav yoldaşımız, şehitlerimizin kanıyla yaratılan kutsal PKK yaşamının savunulması için her zaman ideolojik mücadele içinde oldu. Kendi kişiliğini de bu temelde geliştirmeye çalışan yoldaşımız hiçbir zaman elinden kitabını eksik etmez, eğitimine önem verirdi. Bu özelliği sayesinde kişiliğindeki gelişmeyi sürekli kıldı. 2011 yılında Qendîl alanına geçen yoldaşımız burada bir yıl çalışma yürüttükten sonra Devrimci Halk Savaşımızın etkili bir şekilde yürütüldüğü Xakurkê alanına geçerek buradaki savaş pratiğine dahil oldu. Xakurkê alanında düşmana karşı geliştirilen birçok eylemde yer alan yoldaşımız askeri anlamda büyük bir tecrübe kazandı. Bu tecrübelerini ideolojik derinlikle besleyerek yetkin bir YJA Star gerillası olmak isteyen yoldaşımız bu amaçla 2014 yılında Parti Merkez Okulu olan Mazlum Doğan Akademisi’ne geçti. Burada aldığı eğitimlerle Önder Apo felsefesinde derinleşerek öncü bir kadın komutan oldu. Eğitim sürecinde özellikle kadın özgürlük ideolojisinde derinleşmeyi esas alan yoldaşımız ideolojik birikimi olan bir kadının yaşamın her alanında öncü olabileceğini yaşamı ve duruşuyla kanıtladı. Eğitimden sonra tekrar Qendîl alanında çalışmalara katılan yoldaşımız, soykırımcı Türk devletinin halkımıza ve Hareketimize yönelik 2015 yılında gerçekleştirdiği saldırılara karşı cevap olabilmek için Bakurê Kurdistan’a gitmeyi önerdi.
Bu önerisi 2016 yılında kabul gören yoldaşımız aynı yıl ana toprağı olan Botan alanına geçti. Botan alanında ilk olarak Herekol alanında görev alan yoldaşımız daha sonra Botan’ın birçok alanında gerillacılık yaptı. Botan gibi zorlu bir alanda başarılı bir pratiğin ancak ideolojik derinlik ve mücadeledeki keskinlikle mümkün olacağının bilincinde olan Silav yoldaşımız bu temelde mücadele ederek öncü bir YJA Star gerillası oldu. Bu duruşu sayesinde birlikte mücadele verdiği yoldaşlarının güvenini kazandı. Aynı zamanda düşmana olan öfkesini birbirinden etkili eylemler örgütleyerek gösteren yoldaşımız, yaşamdaki öncülük misyonunu savaşta da göstererek bütünlük bir militanın nasıl olması gerektiğini pratiği ile gösterdi. Son olarak gittiği Gabar alanında bölge komutanlığı görevi yapan Silav yoldaşımız burada da mevcut duruşunu korumuş, ortaya çıkan sorunlara anında cevap olmak isteyerek tüm yoldaşlarının yoğunlaşmalarını düşman üstüne yapmasını amaçlamıştır. Gabar alanının maneviyatını iliklerine kadar hisseden ve bu alanda efsaneleşen değerli komutanlarımız Egîd, Adil, Gulbahar ve Gelhatların anılarını her an taze tutmak istedi. Ancak bu değerli komutanlarımızın yaşam ölçüleriyle zaferi kazanacağımızı bilen Silav yoldaşımız, mücadelesi ile Gabar’ın unutulmaz komutanları arasındaki yerini aldı. 2 Aralık 2022 günü gerçekleşen düşman saldırısında son nefesine kadar Apocu ideolojiye olan bağlılığını koruyan Silav yoldaşımız şehitler kervanına katılarak ölümsüzleşti. Yoldaşları olarak Silav yoldaşımız şahsında tüm şehitlerimizin hayallerinin savaşçısı olacağımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz.
Fedakar yoldaşımız, yurtseverliği ile bilinen ve özgürlük mücadelemizin gelişimi ile birlikte özgürlüğe olan tutkuları nedeniyle hesapsız bir şekilde direniş saflarına katılan Mêrdîn halkımızın bir ferdi olarak İstanbul’da doğdu. Kurdistan’da uzakta doğup büyümesine rağmen, ailesinin köklü Kürt kültürüne sahip çıkarak çocuklarını yetiştirmesi nedeniyle bu değerlere bağlı bir şekilde büyüdü. Yine partimiz PKK öncülüğünde açığa çıkan özgürlük değerlerini de edinen Fedakar yoldaşımız güçlü bir kişilik haline geldi. Genç olmasına rağmen her zaman ülke gündemini takip ederek işgalcilere karşı geliştirilen tarihi direnişi izledi. İşgalcilerin tüm vahşi saldırılarına karşı büyük bir direniş geliştiren ve halkımızı her geçen gün daha fazla özgürlüğe yakınlaştıran gerillanın mücadelesinden etkilendi. Bir süre yurtsever, devrimci gençlik çalışmalarında yer aldıktan sonra mücadelesini daha fazla büyütmeye karar verdi ve bu anlamda arayışlara girdi. Özellikle tüm halkımızı ve dünya demokratik kamuoyunu etkileyen Rojava Özgürlük Devrimi’ne yönelik çete saldırılarına karşı büyük bir öfke duydu ve mutlaka devrim saflarındaki yerini alması gerektiğine inandı. Bu temelde 2015 yılında ana toprakları olan Mêrdîn Nisêbîn’den gerilla saflarına katıldı.
Gerilla saflarına katıldığında 1996 yılında şehadete ulaşan dayısı Fedakar – Hikmetullah Demir ve 1988 yılında şehadete ulaşan halası Hêlîn – Suphiye Akman yoldaşların adını alarak Fedakar Hêlîn oldu. Mücadeleye dayısı ve halasının isimlerini ve silahını kaldırarak başlayan Fedakar yoldaşımız daha ilk günden şehitler çizgisine bağlı kalarak ve onların yarım kalan hayallerini gerçekleşmek isteyerek doğru bir şekilde başladı. Bundan sonraki tüm yürüyüşü de bu temelde üzerinde oldu ve fedaice bir devrim yürüyüşünün sahibi oldu. Yeni Savaşçılar eğitimini Avaşîn alanında gören Fedakar yoldaşımız burada aldığı eğitim ile dağ ve gerilla yaşamıyla tamamen bütünleşmesinin yanında kişiliğinde de önemli dönüşümler yarattı. Her geçen gün kendisini yenileyerek Apocu kişilik özellikleri içselleştirmeyi başardı. Bir devrimci olarak yürüteceği devrim çalışmalarının fedailik çizgisinde olması gerektiğine inandı. Fedailiğin bir yaşam biçimi olduğu gerçekliği ile yaşayan yoldaşımız birçok kez fedai eylem önerisi geliştirerek bu kutsal yaşamı zirveleştirmek istemiştir. Özellikle Şehit Andok yoldaşın söylediği “ İmralı adasında geçen her anı iliklerine kadar hissedemeyen fedai olamaz” sözünü kendisine düstur edindi ve her zaman buna bağlı kalmayı başardı. Avaşîn alanında bulunduğu süreçte genelde tecrübeli yoldaşlarının yanında kalan ve onların tecrübelerinden ders çıkaran yoldaşımız kısa sürede örgütsel anlamda yetkinleşti. Gerilla mücadelesinde yeni ve genç olmasına rağmen birçok çalışmayı yürütebilecek düzeye gelen yoldaşımız askeri duruşunu daha da geliştirmek için Şehîd Mehmet Goyî Operasyon Okulu’nda eğitim aldı. Bu eğitimle birlikte mücadelesini daha da büyütmek ve halkımızın özgürlük istemlerine cevap olabilmek için Bakurê Kurdistan’a gitmeyi önerdi. Önerisi kabul edilen yoldaşımız kendisini yeni dönem gerilla taktiklerinde geliştirmek için ve günümüz teknolojisini düşmana karşı etkin bir şekilde kullanabilmek için Şehîd Mahir branş eğitimlerine dahil oldu. Bakurê Kurdistan’a gitme hedefine ulaşmak için büyük bir istek, heyecan ve moralle eğitimlere katlan yoldaşımız, eğitimini başarılı bir şekilde tamamlayarak 2018 yılında Botan alanına geçti.
Tüm özgürlük gerillasının ulaşmak istediği hedeflerden biri olan Bakurê Kurdistan’da özellikle de Botan’da gerillacılık yapma hayalini gerçekleştiren Fedakar yoldaşımız, gerillanın manevi kıblegahı olan Gabar’a geçerek mücadelesini sürdürdü. Yaklaşık 5 yıl boyunca Gabar alanında kalan yoldaşımız, burada her ne kadar adı gibi fedakar ve emekçi bir katılımın sahibi olmuşsa da hiçbir zaman bu katılım düzeyini yeterli görmedi. Başarı çıtasını Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü gerçekleştirmek olarak belirleyen yoldaşımız bunun için tüm varlığı ile mücadele etti. Birçok eylemin gerçekleştirilmesini sağlayan ve bu eylemlerde bizzat yer alan yoldaşımız, Gabar alanında da tekrar fedai eylem gerçekleştirme önerisi yapmıştır. Fedai komutanımız Zîlan gibi düşmanın beyninde patlamayı ve bu şekilde Önderliğimizin özgürlüğüne giden yolda bir meşale olmayı isteyen Fedakar yoldaşımız bu duruşunu yaşamının her anında da göstererek örnek bir militan oldu. Bizler de yoldaşları olarak Fedakar yoldaşımız şahsında tüm şehitlerimizin hayali olan Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirene kadar durmadan mücadele edeceğimizin sözünü bir kez daha yineliyoruz.
Egîd yoldaşımız aslen Riha Pirsûs’lu yurtsever bir ailenin ferdi olarak Dîlok Nizip’de doğdu. Ailesinin yurtsever olması ve düşmanın her türlü asimilasyonist politikalarına rağmen kimliklerinden ve kültürlerinde ısrar etmesi nedeniyle Egîd yoldaşımız da bu özelliklerle büyüdü. Kurdistan’da yürütülen özgürlük mücadelesine karşı her zaman duyarlı olan bir çevrede büyümesi Egîd yoldaşımızın da küçük yaşlardan itibaren Partimizi duymasını sağlamış, büyüdükçe ve Partimizi daha fazla tanıdıkça bağlılığı arttı. Bir Kürt genci olarak kendisinin de halkımızın özgürlüğü için sorumlu olduğunu bilince çıkardı ve mücadele etmek için arayışlara girdi. İlk olarak yerel düzeyde yurtsever gençlik çalışmalarında yer aldı. Rojava Özgürlük Devrimi’nin Kurdistan’ın dört bir yanında yarattığı devrimci hava kuşkusuz Bakurê Kurdistan halkımızı da etkiledi ve daha fazla mücadele saflarına katılmasına neden oldu. Yine Rojava Özgürlük Devrimi’ne yönelik saldırılara karşı da Bakurê Kurdistan halkımız en etkili mücadeleyi yürüterek yurtseverlik görevini layıkıyla yerine getirdi. DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye saldırdığı dönemlerde yine ayağa kalkan halkımız destansı bir direniş geliştirerek Rojava Özgürlük Devrimi’ne sahip çıktı. Bu süreçte yürütülen çalışmalar ve halkımızın yediden yetmişe tüm varlığıyla devrime sahip çıkması Egîd yoldaşımızı etkilediği gibi mücadeleye daha aktif katılmasını da sağlamıştır. İlk olarak tüm Bakurê Kurdistan’da yaşanan serhildanlara katılarak öncülük görevini yerine getirmiş daha sonra ise var olan mücadele tarzının yetersi olduğunu düşünerek profesyonel düzeyde çalışmalara katılması gerektiğine karar verdi. Düşmanın Bakurê Kurdistan’da halkımızın onlarca yıllık mücadelenin bedeli olarak elde ettiği kazanımlarını elinden almak ve Çöktürme Planı ile halkımızın ve Hareketimizi tamamen yok etmek istemesini erkenden fark eden Egîd yoldaşımız aktif bir şekilde bir katılım sergilemiştir. İlk olarak halkımızın özsavunmasının sağlam bir şekilde oluşturulması için kurulan yerel direniş birliklerine katıldı. Nisêbîn alanında bu çalışmalara katıldıktan 15 gün sonra kendisi daha fazla eğitmek, askeri ve ideolojik olarak yetkin bir militan olabilmek için yüzünü Kurdistan dağlarına döndü.
2016 yılında gerilla saflarına katılan Egîd yoldaşımız daha önce edindiği tecrübelerden ötürü yeni Savaşçı eğimini başarılı bir şekilde tamamladı. Bu eğitim sürecinde aldığı Önderlik dersleriyle kendisini daha iyi anlamaya başladı ve kişiliğinde önemli dönüşümler gerçekleştirdi. Aynı zamanda gerillaya yeni katılan yoldaşlarına da yaşamsal ve eğitsel anlamda yardım ederek onların da gerilla ve dağ yaşamına adapte olarak birer öncü militan olmalarında emek sahibi oldu. Bu süreçte daha fazla sorumluk almayı devrimci bir görev olarak gören yoldaşımız, ilk pratiğinde tim komutanı olarak görev aldı. Bu görevindeki başarılarından dolayı kısa sürede terfi ederek gerilla yaşam tarzının örgütlenmesi için hayati önemde olan alt yapı ve lojistik biriminde sorumlu düzeye ulaştı. Bu görevinde de başarılı olmayı ve yoldaşlarının güvenine layık olmayı bilen Egîd yoldaşımız, yaşanan yoğun savaş sürecine daha etkin bir katılım sağlamak için askeri akademilerde eğitim alma önerisi geliştirdi. Bu eğitimle tek hedefi halkımızı yok etmek olan soykırımcı Türk devletine karşı etkili ve sonuç alıcı bir mücadelenin içerisine girmek istedi. Soykırımcı Türk devletinin halkımıza reva gördüğü kölelik sisteminin ancak bu şekilde parçalanabileceğini ve halkımızın da ancak bu şekilde özgürlüğe ulaşabileceğini düşündü.
Savaşın ulaştığı yeni boyutu iyi analiz eden Egîd yoldaşımız, savaşlarda artık vazgeçilmez olan teknolojik araçların kullanılmasını öğrenerek gerilla savaşımıza yeni bir alan açmak istedi. Böylece işgalci Türk devleti ile daha etkili bir mücadelenin yürütülebileceğine inanmış ve bunun gereklerini pratiği ile göstermek istedi. Aldığı uzmanlık eğitimleriyle bu amacını gerçekleştiren Egîd yoldaşımız, aldığı eğitimi en etkili Botan alanında pratikleştirebileceğini düşündü ve bunun için Botan alanında geçti. Adil, Nûda ve Gelhatların mekanı olan; hem güzelliği hem maneviyatı ve hem de zorluğu ile bilinen Gabar alanında ilk pratiğini yapan Egîd yoldaşımız kısa sürede girişken özelliğiyle kendisini alandaki yoldaşlarına sevdirebildi. Gabar alanının zorlu pratiği Egîd yoldaşımızın mücadele azim ve kararlılığını bilemiş, kendisini her anlamıyla katarak var olan ihtiyaçlara cevap olmak istedi. Düşmana karşı birçok eyleme katılarak üzerine düşen görev sorumlulukları yerine getirmeye çalışan yoldaşımız kendisini Önderliğimize, şehitlerimize ve halkımıza karşı her zaman borcu hissetti ve mücadelesini daha da büyütmenin arayışına girdi. Bu arayışlarını öneriler halinde örgütümüzle de paylaşmış ve her göreve hazır olduğunu beyan ederek fedailik çizgisinde katılan bir militanın nasıl bir mücadele çizgisine sahip olması gerektiğini pratiği ile kanıtladı. Bunun için her zaman en önde olmaya gayret ederek Apocu bir militan olarak yüklendiği tarihi misyonun gereklerini yerine getirdi.
2 Aralık 2022 günü görevi başındayken gerçekleşen düşman saldırılarına karşı son nefesine kadar savaşarak Partimizin onurlu yaşam çizgisinin yılmaz bir savunucu olduğu bir kez daha kanıtlayarak şehadete ulaştı. Egîd yoldaşımızın ulaşmak istediği büyük hayallerinin takipçisi olacağımızın sözü ile onun şahsında tüm şehitlerimize layık olmak için mücadele edeceğiz.
12 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
3 Temmuz 2023 gece saatlerinde Botan’ın Besta bölgesindeki Kanî Xezalê alanında görevleri başında bulunan Mîrza ve Bengîn yoldaşlarımız, 4 Temmuz gününe kadar süren düşman saldırıları sonucu şehadete ulaştı. Apocu militanlığın en seçkin öncüleri olan ve Botan’ın birçok bölgesinde gerillacılık yaparak düşmana ağır darbeler vuran Mîrza ve Bengîn yoldaşlarımız, Demokratik Modernite Gerillacılığı’nın yetkin komutanları olmayı başardılar. Apocu çizgideki ısrarları ve zafere olan sarsılmaz inançlarıyla yıllarca büyük bir azimle savaşarak aktif bir rol oynadılar.
Duruşları, cesaretleri ve yiğitlikleriyle bize her daim öncülük yapacak olan Mîrza ve Bengîn yoldaşlarımızın değerli yurtsever aileleri başta olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şu şekildedir:
![]() |
Kod Adı: Mîrza Bargiran |
Mîrza – Mîrza Sezek
|
Kod Adı: Bengîn Barman |
Bengîn – Kahraman Karataş
Mîrza yoldaşımız Dudêran aşiretine mensup yurtsever bir ailenin çocuğu olarak Sêrt ilçesinde dünyaya geldi. İçinde yetiştiği aile ve çevre ortamından kaynaklı güçlü yurtseverlik duygularıyla büyüdü. Zeki ve çalışkan bir genç olan Mîrza yoldaşımız, liseye kadar okudu. Fakat TC devlet okullarının Kürt gençlerini asimile edip Türkleştirmeye çalıştığını görünce, başarılı bir öğrenci olmasına rağmen Türk okullarını bıraktı. Yetenekli bir genç olan Mîrza yoldaşımız, koşudan güreşe, voleyboldan tenise kadar birçok spor dalında başarılı olan sportmen bir kişiliğe sahipti. Aynı zamanda aile ekonomisine katkıda bulunmak için hayvancılıktan esnaflığa kadar çeşitli işlerde çalıştı. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni çocukluğundan itibaren tanıyan ve yüreğinde büyük yurtseverlik duyguları taşıyan Mîrza yoldaş, Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesine ilgi duydu. Genç yaşında mücadeleye atılarak yurtsever, devrimci gençlik çalışmalarında yer aldı. Aktif ve gözü pek bir genç olan Mîrza yoldaşın faaliyetlerini engellemek isteyen sömürgeci, soykırımcı Türk devleti onu 2010 yılında tutuklayarak hapsetti. Zindanda 6 ay boyunca kalan Mîrza yoldaş, bu sürede düşman gerçekliğini ve halkının özgürlük mücadelesini daha yakından tanıdı. Zindandan çıktığı gibi yine toplumsal çalışmalara katıldı. Olgun kişiliği, mütevazı duruşu, ahlaki değer ve ölçüleri karakterine yedirmiş olan katılımı gittiği her ortamı, konuştuğu her insanı ve özellikle de gençleri etkiliyordu. Kürt halkının ancak ve ancak bilinçlenip Parti öncülüğünde örgütlenerek mücadele edeceğine ve özgürlüğüne böyle ulaşabileceğine yürekten inanarak halkımızın örgütlenmesi çalışmalarına ağırlık verdi. Fakat Mîrza yoldaşımızın bu aktif yürüyüşü yine düşmanın dikkatini çekti ve 2011’de 3 ay boyunca tutsak kaldı. Düşman tarafından baskı gördükçe, tutuklu kaldıkça daha da bilinçlenen, yetkinleşen, azmi artan ve mücadele kararı büyüyen Mîrza yoldaşımız, düşman karşısında asla geri adım atmadı. Zindandan çıktığı gibi hiçbir bireysel yaşam arayışına kapılmadan ve geriye düşüşü kabul etmeden mücadelesine kaldığı yerden devam etti. Devrimci Halk Savaşımızın önemli bir sürecini ifade eden 2011 ve 2012 yılında Sêrt’de çalışma yürüttü. Ancak Kürt düşmanı faşist Türk devleti tarafından 2012 yılında yeniden tutuklandı ve 2 yıl boyunca zindanda kaldı. Mîrza yoldaş, zindan ortamına bir devrim akademisi olarak yaklaştı; Mazlum Doğan, Hayri Durmuş, Kemal Pir ve Sakine Cansızlar’ın izinden yürüyerek iradesini keskinleştiren bir devrimci olarak cevap verdi. Türk devletinin hiçbir baskısı ona asla boyun eğdiremedi, kararından vazgeçiremedi. Mîrza yoldaş, bu süreçte artık tamamen profesyonel bir devrimci olma kararına ulaşarak bir Parti kadrosu oldu. 2014 yılı başında zindandan çıkar çıkmaz, profesyonel devrimci olarak çalışmalara katıldı. Gençlik çalışmalarından toplumsal inşa çalışmalarına kadar her düzeyde faaliyet yürüttü. Demokratik çözüm sürecinde rol alıp halkımızın örgütlenmesi çalışmalarını yürüttü, Sêrt Kent Konseyi’nde sözcülük düzeyinde görev üstlendi. Fakat soykırımcı Türk devleti yine Mîrza yoldaşımızın önünü kesmeye, çalışmalarını engellemeye başladı. Bu durumu gören Mîrza yoldaşımız, artık demokratik siyaset alanında çalışma yürütemeyeceğini anladı ve 7 Haziran 2014’te Botan’ın Herekol bölgesinde gerilla saflarına katıldı.
Kürtler’in kendilerini en özgürce ifade edip kimliğini yaşayabildiği Kurdistan dağlarını mesken eyleyen Mîrza yoldaş, Herekol’de yeni savaşçı eğitimini gördü. Olgun kişiliği, Parti kültürüne sahip bilinci, zindan tecrübesi ve yürüttüğü faaliyetlerin kendisinde oluşturduğu birikim Mîrza yoldaşımızın gerilla yaşamına erkenden katılmasını sağladı. Kurdistan dağlarındaki devrim yürüyüşünü hızlı adımlarla başlata Mîrza yoldaş, Berwarî’den Garisa’ya, Herekol’den Garzan’a kadar birçok yerde çalışma yürüttü. Arazi hakimiyeti güçlü, temposu yüksek, yürüyüşü hızlı, iradesi dayanaklı ve askeri duyarlılığı yüksek olan Mîrza yoldaş, kuryelik görevini yürüttü. Sayısız yoldaşını Botan’dan Garzan’a, Garzan’dan da Botan’a aktardı. Düşmanın her türlü engellemesini aşarak sorumluluğunu aldığı tüm grupları başarıyla yerlerine ulaştırdı. Mîrza yoldaşımız, yılların engin gerilla tecrübesine sahip olmayı gerektiren bu çalışmayı, çok çabuk öğrenip eksiksiz yerine getirebilen örnek bir gerilla oldu. Askeri sanata olan ilgisi Mîrza yoldaşımızı gerillada uzmanlaşmaya sevk etti ve 2015 yılında Botan’da suikast taktiği üzerine uzmanlaşma eğitimi gördü. Gördüğü bu eğitim Mîrza yoldaşımızı gerilla taktiğine ve savaş tekniğine hakim hale getirdi. Eğitimden aldığı güçle yeniden Herekol bölgesine geçen Mîrza yoldaş; sömürgeci, soykırımcı Türk devletinin 24 Temmuz 2015’te Kürt halkına ve Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ne karşı başlattığı topyekun imha saldırılarına karşılık verdi. Aktif eylemsellik sürecine bütün benliğiyle katıldı. Faşist Türk devleti saldırılarında sınır tanımayıp soykırım amacıyla Kurdistan şehirlerine saldırmaya başlayınca Kürt halkı öz yönetim direnişlerini geliştirdi. Mîrza yoldaşımız da, doğup büyüdüğü, yıllarca devrimci faaliyetler sürdürdüğü Sêrt’teki halkımıza karşı kendisini sorumlu hissederek bu sürece katıldı. Sêrt’deki öz yönetim direnişinin öncü militanlarından olan Mîrza yoldaş, halkımızın öz savunmasını geliştirip güçlendirmek için çok büyük bir fedakarlıkla çalıştı. 15 Temmuz 2016’da, Sêrt’de geliştirilen özyönetim direnişi hamlesi bir tesadüf sonucu aynı günde gerçekleşen darbeye denk geldi. Darbenin tüm Türkiye’de gündem olmasından dolayı çok başarılı bir devrimci hamle olan direniş hiç gündeme girmedi. Ancak bu devrimci hamlede Sêrt şehrinin büyük kısmı yoldaşlarımızın eline geçti, işgalci Türk devletinin güçleri ağır darbeler aldı, Sêrt halkı büyük bir moral aldı ve yüzlerce genç yoldaşlarımızın etrafında toplandı. Fakat Türk devlet sistemi içerisindeki iktidar hesaplaşmasının farklı boyut kazanmasıyla, yoldaşlarımız provokasyonlara zemin sunmamak için Sêrt şehrinden geri çekildi. İşte Mîrza yoldaşımız bu direniş sürecinin en aktif ve öncü militanlarından biri olarak rol oynayarak tarihe geçti.
Sêrt’den döndükten sonra Botan sahasının hareketli timlerindeki yerini aldı. Bir yıl boyunca bu timlerde kaldı, komutanlık yaptı, önemli faaliyetler yürüttü ve eylemlere katıldı. Mîrza yoldaşımız, yüksek cesareti, korku nedir bilmeyen yüreği, gerilla taktiklerinde ustalaşması, yüksek pratik zekası ve çalışkanlığıyla katıldığı her eylemde mutlaka belirleyici bir rol oynadı. 2017 yılının Nisan ayında, işgalci Türk devleti Botan’ın Kato ve Herekol bölgelerine aylarca sürecek olan çok kapsamlı bir işgal harekatı başlattı. Herekol’ün tümüne asker yerleştirip elindeki tüm savaş tekniğini buraya yönelten işgalci Türk ordusu, buradaki gerilla varlığını tasfiyeyi amaçladı. Ancak Herekol bölge komutanı olan ölümsüz komutanlarımızdan Egîd Garzan (Murat Kalko) yoldaş öncülüğünde Herekol’da gelişen destansı direniş düşmana geçit vermedi. Herekol dağının zirvesinde ve labirentlerinde düşmanı durdurarak ağır kayıplar verdirdi. Mîrza yoldaşımız, işgalci düşmanın Herekol’e gerçekleştirdiği bu işgal harekatına darbe vurmak üzere komutanı olduğu hareketli tim ile birlikte Herekol bölgesine geçti ve düşmanla iç içe girdi. Büyük bir cesaretle burada düşmanı vurdu, işgal harekatının ağır darbeler almasına yol açtı. Mîrza yoldaş, burada yaşanan bir çatışmada ayağından ve kolundan yaralandı. Günlerce arazide tek başına ve yaralı halde kalmasına rağmen tüm işgalcileri ve düşman tekniğini atlatarak yoldaşlarına sağlam ulaşmayı başardı. Bakur’un az imkanlarıyla iki ay boyunca yoldaşlarının desteğiyle tedavi oldu. İyileşir iyileşmez tekrardan görevinin başına geçti ve Herekol’un yolunu tuttu.
2017’den 2023’e kadar Herekol ve Besta alanlarında büyük sorumluluk alarak çok aktif bir pratik yürüttü. Mîrza yoldaşımız Botan dağlarında 9 yıl boyunca aralıksız bir şekilde, nefes nefese bir mücadele yürüttü. Kişiliğinde yarattığı büyük devrim iradesi, azim, kararlılık ve çabayla her engeli aşmasını bildi. Mîrza yoldaşımız, en zorlu koşullarda ve en kıt imkanlar ortamında devrimcilik yaptı ve mücadele etti. Yüksek Parti bilinci, Önderlik ideolojisini kavramış olması, Apocu tarz ve tempoyu yakalamış olması onu sıra dışı ve başarılı bir komutan haline getirdi. Kurdistan Özgürlük Gerillası’nı Bakur’dan söküp atmayı hayal eden düşmanın korkulu rüyası oldu. Birçok başarılı eylemin, sonuç alıcı çalışmaların ve mücadelemize büyük yararlılıklar sağlayan pratiklerin mimarı oldu. Mîrza yoldaş, askeri akademilerde eğitim görme imkanı bulamadı, fakat yaşamın her an’ını eğitime, sırtını dayadığı her taşı ve altında oturduğu her ağacı bir akademiye çevirdi. Yaşamın her anında ve her mekanda kendisini Önderlik ideolojisi temelinde eğitti. Yanı başında şehadete ulaşan yoldaşlarının anılarına daima bağlı kalan Mîrza yoldaş, onlardan aldığı tecrübeleri devrim yürüyüşünün temeli haline getirdi. Mîrza yoldaş; şehitlere, Önderliğe, halka ve mücadeleye olan dürüst bağlılığı sayesinde her anı, her saati büyük bir irade ve emek gerektiren Bakur koşullarında 9 yıl boyunca gerillacılık ve komutanlık yaptı. Dervişane yaşayan Apocu militan ve yiğit komutan Mîrza yoldaş 4 Temmuz 2023 günü Besta’da gerçekleşen düşman saldırısında Bengîn yoldaşla birlikte şehadete ulaştı.
Tarih boyunca özgür iradesi, dili, kültürü, kimliğiyle var olan ve kadim Kurdistan coğrafyasıyla bütünleşen halkımız, varlığına dönük saldırılar karşısında asla boyun eğmemiş, sırtını dayayarak direniş merkezine çevirdiği dağlarında işgale ve işgalcilere karşı mücadele etmiştir. Direniş kültürünün dengbêjler aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılması, Kurdistan’da kesintisiz bir mücadele çizgisini beraberinde getirmiştir. Emperyalist güçlerin Kurdistan ve Ortadoğu’da hakimiyet kurmak için halkımızın bin yıllardır yaşadığı kadim toprakları yapay sınırlarla birbirinden ayırması yeni bir serhildan dönemi ortaya çıkarmış, yurtsever halkımız sömürgecilerin kirli planlarına boyun eğmeyerek tekrar direnişe geçmiştir. Tarihin gördüğü en acımasız asimilasyon, inkâr ve imha saldırıları karşısında varlığı büyük bir tehlike altına giren yurtsever halkımız, Rêber Apo öncülüğünde gelişen partimiz PKK’le birlikte tarih sahnesine yeniden ve büyük bir görkemle çıkmıştır. Betonla üzeri kapatılan özgür Kürt kimliği Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşüyle birlikte yeniden dirilmiştir. Halkımızın kadim direniş tarihi mirasını devralarak zafer çizgisiyle buluşturan Rêber Apo, adım adım geliştirdiği mücadelemizi yenilmez kılmış, savaşan halk gerçekliğiyle bütünleşen bir serhildan halkı yaratmıştır.
PKK’nin yaktığı direniş ateşi 14 Temmuz Büyük Zindan Direnişiyle sömürgecilere ilk büyük darbeyi vurmuş, kentlerden ovalara ve ovalardan ölümsüz komutanımız Egîd’in öncülüğünde Kurdistan’ın kadim dağlarının doruklarına taşınmıştır. Ölümsüz şehitlerimizin en büyük zorluklara rağmen damla damla kanlarını dökerek büyüttükleri mücadelemiz, ilk direniş kıvılcımlarıyla birlikte halkımıza yansımış ve soykırım saldırıları altında can çekişen halkımız tarafından büyük bir coşkuyla sahiplenilmiştir. Tarihi gerilla direnişinden güç alan halkımız, mücadele şehitlerimizi serhildanlarla karşılayarak bağrına basmıştır. Direnişimizin halklaştığı 90’lı yılların başında serhildan kültürünün ilk geliştiği merkezlerden olan Mêrdîn kentimiz, tarihi direniş çizgisine layıkıyla sahip çıkmış ve PKK’yle birlikte zirveye taşımıştır. 14 Mart 1990’da Mêrdîn, Stewrê’de bulunan ve her dönem direnişçilerin merkezi olan Girê Şêra’da büyük bir direnişin ardından şehadete ulaşan ARGK gerillalarını sahiplenmek için serhildanlarla ayağa kalkan Mêrdîn halkımız, Kurdistan’da yeni dönem başlatmıştır. PKK’nin yenilmez ruhuyla bütünleşen halkımızın yiğit evlatları akın akın mücadele saflarına yönelerek ölümsüzlerimizden kalan mücadele bayrağını her daim en yükseklerde dalgalandırmışlardır.
Bengîn yoldaşımız, Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşüyle birlikte Kurdistan’da yaratılan direniş ve serhildan geleneğinin merkezlerinden olan Mêrdîn, Stewrê’ye bağlı yurtsever Barman köyünde dünyaya geldi. Yoldaşımızın ilk kimliği, Kurdistani geleneğe güçlü bir şekilde bağlı, kapitalist sistemin toplumu yok eden özelliklerinden büyük oranda kendisini korumayı başarmış ve özü bozulmamış toplumsal bağların öne çıktığı bir çevrede gelişti. Hayvancılıkla geçimini sağlayan emekçi bir ailede büyüyen yoldaşımız, Kurdistan’ın cennet doğasıyla iç içe ve babasından dinlediği klamlarla halkımızın kadim direniş ve mücadele tarihini öğrendi. Yüreğine nakşettiği kadim klamlar Bengîn yoldaşımız üzerinde büyük bir etki yarattığı ve kendisi de kadim dengbêj kültürünün bir temsilcisi oldu. İşgalci Türk devletinin halkımıza karşı geliştirdiği saldırılara yakından tanıklık etmesi, yoldaşımızın sömürgeciler karşısında büyük bir öfke sahibi olmasını beraberinde getirdi. Yaşadığı toprakla bütünleşen ve zengin Kurdistan doğasıyla iç içe büyüyen yoldaşımız erken yaşlardan itibaren güçlü yurtsever duygulara sahip oldu. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni yakından takip eden Bengîn yoldaşımız, efsaneleşen gerilla hikayelerinden çok etkilenerek kalbinde oluşan derin duyguları erken yaşlardan itibaren klamlarına ve yazdığı şiirlere yansıttı. Temiz özü ve duyarlı kişiliğiyle yaşadığı yurtsever Barman halkının büyük sevgini ve saygısını da kazanan Bengîn yoldaşımız, küçük yaşlarından itibaren gerillaya katılacağı günün hayallerini kurdu. Halkımızın özgürlüğü için mücadele ederken sömürgeci Türk ordusunun yerleştirdiği bir mayının patlaması sonucu 1997 yılında şehadete ulaşan abisi Seyitxan Karataş’ın anısına hep bağlı kalan ve abisi şahsında bütün Kurdistan şehitlerinin intikamını almaya söz veren Bengîn yoldaşımız, sözüne bağlı kalarak şehitlerimizin mücadele bayrağını yükseltme temelinde 2014 yılında gerilla saflarına katıldı.
Doğup büyüdüğü ve derin bir sevgiyle bağlı olduğu topraklarda Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılmanın haklı gururunu yaşayan Bengîn yoldaşımız, ilk gerillacılık pratiğini Bakurê Kurdistan’da yürütme şansına sahip oldu. Bu şansın önemini bilen ve çok iyi değerlendiren Bengîn yoldaşımız, zorlu koşullara hızla uyum sağlayarak pratik içinde pişen, yetkinleşen ve komutanlaşan yoldaşlarımızdan oldu. Mêrdîn alanında ilk gerillacılık tecrübesini alan yoldaşımız daha sonra uzun yıllar kalarak başarılı bir pratik yürüteceği Botan alanına geçti. Besta ve Gabar başta olmak üzere gerillacılığın merkezi olan Botan’ın nerdeyse her karışında kalan, pratik yürüten ve katıldığı eylemlerde işgalcilere ağır darbeler vuran Bengîn yoldaşımız, yeni dönemin zafer ruhunu şahsında somutlaştırdı. Sömürgeci Türk ordusunun işgal saldırılarına yoldaşlarıyla birlikte en ön cephede cevap veren, yeni dönem gerilla taktiklerini başarılı bir şekilde pratiğe aktaran Bengîn yoldaşımız, uzman bir gerilla olarak yaşamda ve savaşta yoldaşlarına öncülük etti. Şehit düşen yoldaşlarının intikamını gerçekleştirdiği ve katıldığı başarılı eylemlerle alan, en imkansız görünen yer ve koşullarda işgalcilere ağır darbeler vuran Bengîn yoldaşımızın gerillacılık yaşamındaki her an’ı başarıyla iç içedir. 5 yılı boyunca Bakurê Kurdistan’ın merkezi Botan’da ölümsüz komutanımız Egîd’in izinde başarılı bir pratik yürüyen Bengî yoldaşımız daha sonra Medya Savunma Alanları’na geçti. Aldığı askeri uzmanlık ve akademi eğitimleriyle bilinç düzeyini derinleştirerek ideolojik alanda büyük bir derinlik yakaladı. Rêber Apo felsefesini yaşamının temeli haline getiren yoldaşımız, öğrendiklerini hem yoldaşlarına aktarmış hem de yaşama yansıttı. Bulunduğu her alanda yaşama güçlü katılımı ve güçlü yoldaşlık duygusuyla öne çıkan Bengîn yoldaşımız moralli ve coşkulu kişiliğiyle bütün yoldaşlarına güç kaynağı oldu.
Kendisini şehitlerimize ve ezilen halkımıza karşı her zaman borçlu hissederek Partimize ve halkımıza hizmet etmeyi yaşamının esası haline getiren Bengîn yoldaşımız, durup dinlenmeden mücadele temposunu yükselterek her zaman daha fazla hizmet etmeyi hedefledi. Yoldaşlarına söylediği klamlar ve yazdığı şiirlerle halkımızın çektiği acıları, tarihi direnişleri ve zaferi dillendiren Bengîn yoldaşımız çok yönlü kişiliğiyle birçok farklı alanda uzmanlaştır. Metîna alanında bir süre pratik yürüten yoldaşımız, Bakurê Kurdistan’a tekrar geçerek kutsal Botan topraklarında pratik yürütmek için her zaman ısrar sahibi oldu. Yoğun ısrarı sonucu komutanlaşarak tekrar Botan’a dönen Bengîn yoldaşımız, zor dönem ve mekanların militanı olarak her zaman en ön cephede olmayı esas aldı. Samimi, özlü, içten kişiliği ve emekçi özelliğiyle aldığı bütün kritik görevleri başarıyla yerine getirdi. Botan alanında gerçekleşen birçok eylemde en önde yer alarak öfkesini savaşına yansıtan Bengîn yoldaşımız, hareketli tim tarzını başarılı bir şekilde pratiğe aktardı.
Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarına onlarca yiğit evladını gönderen ve birçok şehit veren yurtsever Barman’ın yiğit evladı Bengîn yoldaşımız, Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarında hızla gelişen, militanlaşan ve komutanlaşan yoldaşlarımızdan oldu. Devrimci yaşantısı boyunca fedailer çizgisinde yürüyen Bengîn yoldaşımız, biz geride kalan yoldaşları için unutulmaz bir mücadele mirası bırakmıştır. Genç komutanımız fedai Bengîn yoldaşımızın ardında bıraktığı direniş bayrağı mutlaka zafere taşınacaktır.
11 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
3 Temmuz 2023 gece saatlerinde Botan’ın Besta bölgesindeki Kanî Xezalê alanında görevleri başında bulunan Mîrza ve Bengîn yoldaşlarımız, 4 Temmuz gününe kadar süren düşman saldırıları sonucu şehadete ulaştı. Apocu militanlığın en seçkin öncüleri olan ve Botan’ın birçok bölgesinde gerillacılık yaparak düşmana ağır darbeler vuran Mîrza ve Bengîn yoldaşlarımız, Demokratik Modernite Gerillacılığı’nın yetkin komutanları olmayı başardılar. Apocu çizgideki ısrarları ve zafere olan sarsılmaz inançlarıyla yıllarca büyük bir azimle savaşarak aktif bir rol oynadılar.
Duruşları, cesaretleri ve yiğitlikleriyle bize her daim öncülük yapacak olan Mîrza ve Bengîn yoldaşlarımızın değerli yurtsever aileleri başta olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şu şekildedir:
![]() |
Kod Adı: Mîrza Bargiran |
Mîrza – Mîrza Sezek
![]() |
Kod Adı: Bengîn Barman |
Bengîn – Kahraman Karataş
Mîrza yoldaşımız Dudêran aşiretine mensup yurtsever bir ailenin çocuğu olarak Sêrt ilçesinde dünyaya geldi. İçinde yetiştiği aile ve çevre ortamından kaynaklı güçlü yurtseverlik duygularıyla büyüdü. Zeki ve çalışkan bir genç olan Mîrza yoldaşımız, liseye kadar okudu. Fakat TC devlet okullarının Kürt gençlerini asimile edip Türkleştirmeye çalıştığını görünce, başarılı bir öğrenci olmasına rağmen Türk okullarını bıraktı. Yetenekli bir genç olan Mîrza yoldaşımız, koşudan güreşe, voleyboldan tenise kadar birçok spor dalında başarılı olan sportmen bir kişiliğe sahipti. Aynı zamanda aile ekonomisine katkıda bulunmak için hayvancılıktan esnaflığa kadar çeşitli işlerde çalıştı. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni çocukluğundan itibaren tanıyan ve yüreğinde büyük yurtseverlik duyguları taşıyan Mîrza yoldaş, Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesine ilgi duydu. Genç yaşında mücadeleye atılarak yurtsever, devrimci gençlik çalışmalarında yer aldı. Aktif ve gözü pek bir genç olan Mîrza yoldaşın faaliyetlerini engellemek isteyen sömürgeci, soykırımcı Türk devleti onu 2010 yılında tutuklayarak hapsetti. Zindanda 6 ay boyunca kalan Mîrza yoldaş, bu sürede düşman gerçekliğini ve halkının özgürlük mücadelesini daha yakından tanıdı. Zindandan çıktığı gibi yine toplumsal çalışmalara katıldı. Olgun kişiliği, mütevazı duruşu, ahlaki değer ve ölçüleri karakterine yedirmiş olan katılımı gittiği her ortamı, konuştuğu her insanı ve özellikle de gençleri etkiliyordu. Kürt halkının ancak ve ancak bilinçlenip Parti öncülüğünde örgütlenerek mücadele edeceğine ve özgürlüğüne böyle ulaşabileceğine yürekten inanarak halkımızın örgütlenmesi çalışmalarına ağırlık verdi. Fakat Mîrza yoldaşımızın bu aktif yürüyüşü yine düşmanın dikkatini çekti ve 2011’de 3 ay boyunca tutsak kaldı. Düşman tarafından baskı gördükçe, tutuklu kaldıkça daha da bilinçlenen, yetkinleşen, azmi artan ve mücadele kararı büyüyen Mîrza yoldaşımız, düşman karşısında asla geri adım atmadı. Zindandan çıktığı gibi hiçbir bireysel yaşam arayışına kapılmadan ve geriye düşüşü kabul etmeden mücadelesine kaldığı yerden devam etti. Devrimci Halk Savaşımızın önemli bir sürecini ifade eden 2011 ve 2012 yılında Sêrt’de çalışma yürüttü. Ancak Kürt düşmanı faşist Türk devleti tarafından 2012 yılında yeniden tutuklandı ve 2 yıl boyunca zindanda kaldı. Mîrza yoldaş, zindan ortamına bir devrim akademisi olarak yaklaştı; Mazlum Doğan, Hayri Durmuş, Kemal Pir ve Sakine Cansızlar’ın izinden yürüyerek iradesini keskinleştiren bir devrimci olarak cevap verdi. Türk devletinin hiçbir baskısı ona asla boyun eğdiremedi, kararından vazgeçiremedi. Mîrza yoldaş, bu süreçte artık tamamen profesyonel bir devrimci olma kararına ulaşarak bir Parti kadrosu oldu. 2014 yılı başında zindandan çıkar çıkmaz, profesyonel devrimci olarak çalışmalara katıldı. Gençlik çalışmalarından toplumsal inşa çalışmalarına kadar her düzeyde faaliyet yürüttü. Demokratik çözüm sürecinde rol alıp halkımızın örgütlenmesi çalışmalarını yürüttü, Sêrt Kent Konseyi’nde sözcülük düzeyinde görev üstlendi. Fakat soykırımcı Türk devleti yine Mîrza yoldaşımızın önünü kesmeye, çalışmalarını engellemeye başladı. Bu durumu gören Mîrza yoldaşımız, artık demokratik siyaset alanında çalışma yürütemeyeceğini anladı ve 7 Haziran 2014’te Botan’ın Herekol bölgesinde gerilla saflarına katıldı.
Kürtler’in kendilerini en özgürce ifade edip kimliğini yaşayabildiği Kurdistan dağlarını mesken eyleyen Mîrza yoldaş, Herekol’de yeni savaşçı eğitimini gördü. Olgun kişiliği, Parti kültürüne sahip bilinci, zindan tecrübesi ve yürüttüğü faaliyetlerin kendisinde oluşturduğu birikim Mîrza yoldaşımızın gerilla yaşamına erkenden katılmasını sağladı. Kurdistan dağlarındaki devrim yürüyüşünü hızlı adımlarla başlata Mîrza yoldaş, Berwarî’den Garisa’ya, Herekol’den Garzan’a kadar birçok yerde çalışma yürüttü. Arazi hakimiyeti güçlü, temposu yüksek, yürüyüşü hızlı, iradesi dayanaklı ve askeri duyarlılığı yüksek olan Mîrza yoldaş, kuryelik görevini yürüttü. Sayısız yoldaşını Botan’dan Garzan’a, Garzan’dan da Botan’a aktardı. Düşmanın her türlü engellemesini aşarak sorumluluğunu aldığı tüm grupları başarıyla yerlerine ulaştırdı. Mîrza yoldaşımız, yılların engin gerilla tecrübesine sahip olmayı gerektiren bu çalışmayı, çok çabuk öğrenip eksiksiz yerine getirebilen örnek bir gerilla oldu. Askeri sanata olan ilgisi Mîrza yoldaşımızı gerillada uzmanlaşmaya sevk etti ve 2015 yılında Botan’da suikast taktiği üzerine uzmanlaşma eğitimi gördü. Gördüğü bu eğitim Mîrza yoldaşımızı gerilla taktiğine ve savaş tekniğine hakim hale getirdi. Eğitimden aldığı güçle yeniden Herekol bölgesine geçen Mîrza yoldaş; sömürgeci, soykırımcı Türk devletinin 24 Temmuz 2015’te Kürt halkına ve Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ne karşı başlattığı topyekun imha saldırılarına karşılık verdi. Aktif eylemsellik sürecine bütün benliğiyle katıldı. Faşist Türk devleti saldırılarında sınır tanımayıp soykırım amacıyla Kurdistan şehirlerine saldırmaya başlayınca Kürt halkı öz yönetim direnişlerini geliştirdi. Mîrza yoldaşımız da, doğup büyüdüğü, yıllarca devrimci faaliyetler sürdürdüğü Sêrt’teki halkımıza karşı kendisini sorumlu hissederek bu sürece katıldı. Sêrt’deki öz yönetim direnişinin öncü militanlarından olan Mîrza yoldaş, halkımızın öz savunmasını geliştirip güçlendirmek için çok büyük bir fedakarlıkla çalıştı. 15 Temmuz 2016’da, Sêrt’de geliştirilen özyönetim direnişi hamlesi bir tesadüf sonucu aynı günde gerçekleşen darbeye denk geldi. Darbenin tüm Türkiye’de gündem olmasından dolayı çok başarılı bir devrimci hamle olan direniş hiç gündeme girmedi. Ancak bu devrimci hamlede Sêrt şehrinin büyük kısmı yoldaşlarımızın eline geçti, işgalci Türk devletinin güçleri ağır darbeler aldı, Sêrt halkı büyük bir moral aldı ve yüzlerce genç yoldaşlarımızın etrafında toplandı. Fakat Türk devlet sistemi içerisindeki iktidar hesaplaşmasının farklı boyut kazanmasıyla, yoldaşlarımız provokasyonlara zemin sunmamak için Sêrt şehrinden geri çekildi. İşte Mîrza yoldaşımız bu direniş sürecinin en aktif ve öncü militanlarından biri olarak rol oynayarak tarihe geçti.
Sêrt’den döndükten sonra Botan sahasının hareketli timlerindeki yerini aldı. Bir yıl boyunca bu timlerde kaldı, komutanlık yaptı, önemli faaliyetler yürüttü ve eylemlere katıldı. Mîrza yoldaşımız, yüksek cesareti, korku nedir bilmeyen yüreği, gerilla taktiklerinde ustalaşması, yüksek pratik zekası ve çalışkanlığıyla katıldığı her eylemde mutlaka belirleyici bir rol oynadı. 2017 yılının Nisan ayında, işgalci Türk devleti Botan’ın Kato ve Herekol bölgelerine aylarca sürecek olan çok kapsamlı bir işgal harekatı başlattı. Herekol’ün tümüne asker yerleştirip elindeki tüm savaş tekniğini buraya yönelten işgalci Türk ordusu, buradaki gerilla varlığını tasfiyeyi amaçladı. Ancak Herekol bölge komutanı olan ölümsüz komutanlarımızdan Egîd Garzan (Murat Kalko) yoldaş öncülüğünde Herekol’da gelişen destansı direniş düşmana geçit vermedi. Herekol dağının zirvesinde ve labirentlerinde düşmanı durdurarak ağır kayıplar verdirdi. Mîrza yoldaşımız, işgalci düşmanın Herekol’e gerçekleştirdiği bu işgal harekatına darbe vurmak üzere komutanı olduğu hareketli tim ile birlikte Herekol bölgesine geçti ve düşmanla iç içe girdi. Büyük bir cesaretle burada düşmanı vurdu, işgal harekatının ağır darbeler almasına yol açtı. Mîrza yoldaş, burada yaşanan bir çatışmada ayağından ve kolundan yaralandı. Günlerce arazide tek başına ve yaralı halde kalmasına rağmen tüm işgalcileri ve düşman tekniğini atlatarak yoldaşlarına sağlam ulaşmayı başardı. Bakur’un az imkanlarıyla iki ay boyunca yoldaşlarının desteğiyle tedavi oldu. İyileşir iyileşmez tekrardan görevinin başına geçti ve Herekol’un yolunu tuttu.
2017’den 2023’e kadar Herekol ve Besta alanlarında büyük sorumluluk alarak çok aktif bir pratik yürüttü. Mîrza yoldaşımız Botan dağlarında 9 yıl boyunca aralıksız bir şekilde, nefes nefese bir mücadele yürüttü. Kişiliğinde yarattığı büyük devrim iradesi, azim, kararlılık ve çabayla her engeli aşmasını bildi. Mîrza yoldaşımız, en zorlu koşullarda ve en kıt imkanlar ortamında devrimcilik yaptı ve mücadele etti. Yüksek Parti bilinci, Önderlik ideolojisini kavramış olması, Apocu tarz ve tempoyu yakalamış olması onu sıra dışı ve başarılı bir komutan haline getirdi. Kurdistan Özgürlük Gerillası’nı Bakur’dan söküp atmayı hayal eden düşmanın korkulu rüyası oldu. Birçok başarılı eylemin, sonuç alıcı çalışmaların ve mücadelemize büyük yararlılıklar sağlayan pratiklerin mimarı oldu. Mîrza yoldaş, askeri akademilerde eğitim görme imkanı bulamadı, fakat yaşamın her an’ını eğitime, sırtını dayadığı her taşı ve altında oturduğu her ağacı bir akademiye çevirdi. Yaşamın her anında ve her mekanda kendisini Önderlik ideolojisi temelinde eğitti. Yanı başında şehadete ulaşan yoldaşlarının anılarına daima bağlı kalan Mîrza yoldaş, onlardan aldığı tecrübeleri devrim yürüyüşünün temeli haline getirdi. Mîrza yoldaş; şehitlere, Önderliğe, halka ve mücadeleye olan dürüst bağlılığı sayesinde her anı, her saati büyük bir irade ve emek gerektiren Bakur koşullarında 9 yıl boyunca gerillacılık ve komutanlık yaptı. Dervişane yaşayan Apocu militan ve yiğit komutan Mîrza yoldaş 4 Temmuz 2023 günü Besta’da gerçekleşen düşman saldırısında Bengîn yoldaşla birlikte şehadete ulaştı.
Tarih boyunca özgür iradesi, dili, kültürü, kimliğiyle var olan ve kadim Kurdistan coğrafyasıyla bütünleşen halkımız, varlığına dönük saldırılar karşısında asla boyun eğmemiş, sırtını dayayarak direniş merkezine çevirdiği dağlarında işgale ve işgalcilere karşı mücadele etmiştir. Direniş kültürünün dengbêjler aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılması, Kurdistan’da kesintisiz bir mücadele çizgisini beraberinde getirmiştir. Emperyalist güçlerin Kurdistan ve Ortadoğu’da hakimiyet kurmak için halkımızın bin yıllardır yaşadığı kadim toprakları yapay sınırlarla birbirinden ayırması yeni bir serhildan dönemi ortaya çıkarmış, yurtsever halkımız sömürgecilerin kirli planlarına boyun eğmeyerek tekrar direnişe geçmiştir. Tarihin gördüğü en acımasız asimilasyon, inkâr ve imha saldırıları karşısında varlığı büyük bir tehlike altına giren yurtsever halkımız, Rêber Apo öncülüğünde gelişen partimiz PKK’le birlikte tarih sahnesine yeniden ve büyük bir görkemle çıkmıştır. Betonla üzeri kapatılan özgür Kürt kimliği Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşüyle birlikte yeniden dirilmiştir. Halkımızın kadim direniş tarihi mirasını devralarak zafer çizgisiyle buluşturan Rêber Apo, adım adım geliştirdiği mücadelemizi yenilmez kılmış, savaşan halk gerçekliğiyle bütünleşen bir serhildan halkı yaratmıştır.
PKK’nin yaktığı direniş ateşi 14 Temmuz Büyük Zindan Direnişiyle sömürgecilere ilk büyük darbeyi vurmuş, kentlerden ovalara ve ovalardan ölümsüz komutanımız Egîd’in öncülüğünde Kurdistan’ın kadim dağlarının doruklarına taşınmıştır. Ölümsüz şehitlerimizin en büyük zorluklara rağmen damla damla kanlarını dökerek büyüttükleri mücadelemiz, ilk direniş kıvılcımlarıyla birlikte halkımıza yansımış ve soykırım saldırıları altında can çekişen halkımız tarafından büyük bir coşkuyla sahiplenilmiştir. Tarihi gerilla direnişinden güç alan halkımız, mücadele şehitlerimizi serhildanlarla karşılayarak bağrına basmıştır. Direnişimizin halklaştığı 90’lı yılların başında serhildan kültürünün ilk geliştiği merkezlerden olan Mêrdîn kentimiz, tarihi direniş çizgisine layıkıyla sahip çıkmış ve PKK’yle birlikte zirveye taşımıştır. 14 Mart 1990’da Mêrdîn, Stewrê’de bulunan ve her dönem direnişçilerin merkezi olan Girê Şêra’da büyük bir direnişin ardından şehadete ulaşan ARGK gerillalarını sahiplenmek için serhildanlarla ayağa kalkan Mêrdîn halkımız, Kurdistan’da yeni dönem başlatmıştır. PKK’nin yenilmez ruhuyla bütünleşen halkımızın yiğit evlatları akın akın mücadele saflarına yönelerek ölümsüzlerimizden kalan mücadele bayrağını her daim en yükseklerde dalgalandırmışlardır.
Bengîn yoldaşımız, Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşüyle birlikte Kurdistan’da yaratılan direniş ve serhildan geleneğinin merkezlerinden olan Mêrdîn, Stewrê’ye bağlı yurtsever Barman köyünde dünyaya geldi. Yoldaşımızın ilk kimliği, Kurdistani geleneğe güçlü bir şekilde bağlı, kapitalist sistemin toplumu yok eden özelliklerinden büyük oranda kendisini korumayı başarmış ve özü bozulmamış toplumsal bağların öne çıktığı bir çevrede gelişti. Hayvancılıkla geçimini sağlayan emekçi bir ailede büyüyen yoldaşımız, Kurdistan’ın cennet doğasıyla iç içe ve babasından dinlediği klamlarla halkımızın kadim direniş ve mücadele tarihini öğrendi. Yüreğine nakşettiği kadim klamlar Bengîn yoldaşımız üzerinde büyük bir etki yarattığı ve kendisi de kadim dengbêj kültürünün bir temsilcisi oldu. İşgalci Türk devletinin halkımıza karşı geliştirdiği saldırılara yakından tanıklık etmesi, yoldaşımızın sömürgeciler karşısında büyük bir öfke sahibi olmasını beraberinde getirdi. Yaşadığı toprakla bütünleşen ve zengin Kurdistan doğasıyla iç içe büyüyen yoldaşımız erken yaşlardan itibaren güçlü yurtsever duygulara sahip oldu. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni yakından takip eden Bengîn yoldaşımız, efsaneleşen gerilla hikayelerinden çok etkilenerek kalbinde oluşan derin duyguları erken yaşlardan itibaren klamlarına ve yazdığı şiirlere yansıttı. Temiz özü ve duyarlı kişiliğiyle yaşadığı yurtsever Barman halkının büyük sevgini ve saygısını da kazanan Bengîn yoldaşımız, küçük yaşlarından itibaren gerillaya katılacağı günün hayallerini kurdu. Halkımızın özgürlüğü için mücadele ederken sömürgeci Türk ordusunun yerleştirdiği bir mayının patlaması sonucu 1997 yılında şehadete ulaşan abisi Seyitxan Karataş’ın anısına hep bağlı kalan ve abisi şahsında bütün Kurdistan şehitlerinin intikamını almaya söz veren Bengîn yoldaşımız, sözüne bağlı kalarak şehitlerimizin mücadele bayrağını yükseltme temelinde 2014 yılında gerilla saflarına katıldı.
Doğup büyüdüğü ve derin bir sevgiyle bağlı olduğu topraklarda Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılmanın haklı gururunu yaşayan Bengîn yoldaşımız, ilk gerillacılık pratiğini Bakurê Kurdistan’da yürütme şansına sahip oldu. Bu şansın önemini bilen ve çok iyi değerlendiren Bengîn yoldaşımız, zorlu koşullara hızla uyum sağlayarak pratik içinde pişen, yetkinleşen ve komutanlaşan yoldaşlarımızdan oldu. Mêrdîn alanında ilk gerillacılık tecrübesini alan yoldaşımız daha sonra uzun yıllar kalarak başarılı bir pratik yürüteceği Botan alanına geçti. Besta ve Gabar başta olmak üzere gerillacılığın merkezi olan Botan’ın nerdeyse her karışında kalan, pratik yürüten ve katıldığı eylemlerde işgalcilere ağır darbeler vuran Bengîn yoldaşımız, yeni dönemin zafer ruhunu şahsında somutlaştırdı. Sömürgeci Türk ordusunun işgal saldırılarına yoldaşlarıyla birlikte en ön cephede cevap veren, yeni dönem gerilla taktiklerini başarılı bir şekilde pratiğe aktaran Bengîn yoldaşımız, uzman bir gerilla olarak yaşamda ve savaşta yoldaşlarına öncülük etti. Şehit düşen yoldaşlarının intikamını gerçekleştirdiği ve katıldığı başarılı eylemlerle alan, en imkansız görünen yer ve koşullarda işgalcilere ağır darbeler vuran Bengîn yoldaşımızın gerillacılık yaşamındaki her an’ı başarıyla iç içedir. 5 yılı boyunca Bakurê Kurdistan’ın merkezi Botan’da ölümsüz komutanımız Egîd’in izinde başarılı bir pratik yürüyen Bengî yoldaşımız daha sonra Medya Savunma Alanları’na geçti. Aldığı askeri uzmanlık ve akademi eğitimleriyle bilinç düzeyini derinleştirerek ideolojik alanda büyük bir derinlik yakaladı. Rêber Apo felsefesini yaşamının temeli haline getiren yoldaşımız, öğrendiklerini hem yoldaşlarına aktarmış hem de yaşama yansıttı. Bulunduğu her alanda yaşama güçlü katılımı ve güçlü yoldaşlık duygusuyla öne çıkan Bengîn yoldaşımız moralli ve coşkulu kişiliğiyle bütün yoldaşlarına güç kaynağı oldu.
Kendisini şehitlerimize ve ezilen halkımıza karşı her zaman borçlu hissederek Partimize ve halkımıza hizmet etmeyi yaşamının esası haline getiren Bengîn yoldaşımız, durup dinlenmeden mücadele temposunu yükselterek her zaman daha fazla hizmet etmeyi hedefledi. Yoldaşlarına söylediği klamlar ve yazdığı şiirlerle halkımızın çektiği acıları, tarihi direnişleri ve zaferi dillendiren Bengîn yoldaşımız çok yönlü kişiliğiyle birçok farklı alanda uzmanlaştır. Metîna alanında bir süre pratik yürüten yoldaşımız, Bakurê Kurdistan’a tekrar geçerek kutsal Botan topraklarında pratik yürütmek için her zaman ısrar sahibi oldu. Yoğun ısrarı sonucu komutanlaşarak tekrar Botan’a dönen Bengîn yoldaşımız, zor dönem ve mekanların militanı olarak her zaman en ön cephede olmayı esas aldı. Samimi, özlü, içten kişiliği ve emekçi özelliğiyle aldığı bütün kritik görevleri başarıyla yerine getirdi. Botan alanında gerçekleşen birçok eylemde en önde yer alarak öfkesini savaşına yansıtan Bengîn yoldaşımız, hareketli tim tarzını başarılı bir şekilde pratiğe aktardı.
Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarına onlarca yiğit evladını gönderen ve birçok şehit veren yurtsever Barman’ın yiğit evladı Bengîn yoldaşımız, Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarında hızla gelişen, militanlaşan ve komutanlaşan yoldaşlarımızdan oldu. Devrimci yaşantısı boyunca fedailer çizgisinde yürüyen Bengîn yoldaşımız, biz geride kalan yoldaşları için unutulmaz bir mücadele mirası bırakmıştır. Genç komutanımız fedai Bengîn yoldaşımızın ardında bıraktığı direniş bayrağı mutlaka zafere taşınacaktır.
11 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
Heftanîn’de görevi başında iken 24 Haziran 2020 tarihinde gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşan fedakar ve emekçi komutan Cemil Cîlo yoldaşımızı şehadetinin yıl dönümünde saygıyla anıyoruz.
Cemil yoldaş, Botan’dan Qendîl’e, Colemêrg’den Kelareş’e, Heftanîn’den Gabar’a, Besta’dan Şirnex’e kadar 21 yıl boyunca nefes nefese ve hiç soluklanmadan Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesi için çalıştı. Cemil yoldaşın, hesapsız devrimciliği, emekçi karakteri, fedakarlığı, moralli katılımı, temiz yüreği ve samimi yoldaşlığını daima kendimize örnek alacağız. Cemil yoldaşın mücadelesini büyütecek, anılarını yaşatacak ve amaçlarını mutlaka başaracağız.
Değerli ailesine, yurtsever Elbak halkına ve tüm Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
Cemil Cîlo yoldaşımızın kimlik bilgileri şu şekildedir:
![]() |
Kod Adı: Cemil Cîlo |
Cemil – Yalçın Keskin
Cemil Cîlo yoldaşımız, Wan’ın Elbak (Başkale) ilçesinin Hestan köyünde hayata gözlerini açtı. Doğal köy ortamında, kapitalist modernite etkilerinden uzak yurtsever bir çevre içerisinde büyüdü. Cemil yoldaşımız, Türk devlet okullarına hiç gitmedi, fakat kendi çabasıyla okuma yazmayı öğrendi. Köy ortamında tarım ve çiftçilikle, zozanlara çıkıp hayvancılıkla uğraştı. Cemil yoldaş, Kürt toplumsallığını binlerce yıl ayakta tutan ve bugünlere getiren güçlü toplumsal ahlak ve değerler temelinde yetişti. Devletçi uygarlığın, kapitalist modernitenin toplumları tüm değerlerinden boşaltan, anlamsızlaştıran, ahlakı zayıflatan, toplumsal ilişkileri dinamitleyen, kadında ve kadın şahsında tüm toplumda köleliği derinleştiren insanlık ve toplum karşıtı yaklaşımlardan uzak durdu. Bulunduğu çevrenin feodal toplum özellikleri Cemil yoldaşımızın üzerinde etki etse de, O diğer yanıyla ana tanrıçanın bozulmamış komünal ve demokratik toplum kültürüne hep bağlı kaldı. Cemil yoldaş, yüreği kötülük nedir bilmeyen, her daim insanlık, doğa ve toplum için en yararlı olanı düşünen bir insan olarak yetişti. Toprakla, tarımla ve hayvanlarla uğraşırken kurduğu doğal ilişki, onu kapitalizmin yapay ve tamamen çıkara dayalı pragmatik ilişkilerden uzak tuttu. Cemil yoldaş, büyük bir yaşam sevinci, insan sevgisi, doğa aşkı ve toplumsal duyarlılığı olan temiz ve doğal bir insan olarak karakter kazandı.
Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni bilen, tanıyan ve yakından izleyen Cemil yoldaş, daima kendisini gerillaya yakın hissetti. Temiz yüreği onu mücadeleye ilgili hale getirdi ve güçlü bir yurtseverlik temelinde Partimiz PKK’nin bir taraftarı oldu. 1999 yılının 15 Şubat’ında Rêber Apo’ya karşı gerçekleştirilen Uluslararası Komplo ve bununla amaçlanan Kürt soykırım saldırısı, milyonlarca Kürt’ün öfkesine sebep olduğu gibi, Cemil yoldaşımızın yüreğindeki Rêber Apo bağlılığının şahlanmasına yol açtı. Çünkü Cemil yoldaşımız da kendisini hesapsızca feda ederek Rêber Apo etrafında ateşten çember oluşturan fedailer ve büyük bedeller veren halkımız gibi Rêber Apo’suz bir yaşamın Kürt halkı için ölüm ve soykırımdan başka bir anlama gelmediğini biliyordu. Kürt halkının kolektif kimliğini, iradesini ve önderliğini temsil eden Rêber Apo’yu doğru sahiplenmek, mücadeleye sahip çıkmak ve alçak komploculara en anlamlı cevabı vermek direnişi yükseltmekten geçiyordu. Cemil yoldaş da bu temelde hareket etti ve çok anlamlı bir gün olan Kürt halkının ulusal diriliş bayramı olarak da kutlanan, Şanlı 15 Ağustos Gerilla Hamlesi’nin yıl dönümünde, 15 Ağustos 1999’da gerilla saflarına katıldı. Devrimci yaşama attığı ilk adımı büyük bir günde gerçekleştirip daha anlamlı kılan Cemil yoldaş, Kurdistan doğası içinde büyüyen dağlı bir Kürt genci olduğu için hiç zorluk çekmeden gerilla ile bütünleşti.
Mücadele tarihimize Dörtlü Çete Pratiği olarak geçen ve Hogir çetesi şahsında PKK dışı pratikler ve tahribatlar, Cemil yoldaşımızın yetiştiği bölgede olumsuz izler bırakmıştı. Fakat Cemil yoldaşımız, gerilla saflarına katılıp PKK’yi tanıdığında, Önder Apo gerçeğini okuduğunda ve yoldaşlığına dahil olduğunda PKK hakikatini daha derinden ve bizzat tanıdı. Rêber Apo ve PKK hakikatini tanıyıp bilince çıkaran Cemil yoldaş, hesapsızca bu mücadelenin bir neferi olmaya çalıştı. Mahir Başkaleler’den Karadeniz dağlarının efsanevi komutanı Celal Başkale ve Avaşîn’in Girê Sor direniş kalesinin fedai komutanı Botan Başkale’ye, Elbak halkının bağrından çıkardığı yüzlerce yiğit militan ve öncü komutan özgürlük davamızda çok büyük roller oynadılar. Cemil yoldaşımız da bu yiğitlerle aynı çizgide yürüyen bir yoldaşımızdı.
1999’daki geri çekilme sürecinde Bakur’dan Medya Savunma Alanları’na geçti. Qendîl’deki gerilla pratiğine ve çalışmalara katıldı. 2002-2004 yılları arasında PKK içerisinde boy veren ihanetçi ve tasfiyeci eğilim, Hareketimize ruhsuzluğu yaymaya, inançsızlığı geliştirmeye, en soylu değerlerimizi dejenere etmeye, bizi Apocu düşünce ve yaşam tarzından uzaklaştırarak tasfiye etmeyi amaçlamaktaydı. Bu süreçlere bizzat şahitlik eden Cemil yoldaşımız, Önderlik, halk ve parti karşıtı olan bu tasfiyeci güruha asla kulak vermedi, Apocu militanlık çizgisindeki duruşunu koruyarak tavrını ortaya koydu. PKK’yi mücadele örgütü olmaktan çıkararak tasfiye etmeyi amaçlayan bu ihanetçilere karşı, mücadele çizgisini yükselterek cevap olunması gerektiğini bilen Cemil yoldaş, kendi öneri ve isteği üzerine 2003 yılında Botan’a geçti. 1 Haziran 2004 Atılımı’nın alt yapısını oluşturmak, Bakur’daki eylemlerin ön hazırlığını yapmak; hem tasfiyeciliği tasfiye etmek hem de soykırımcı düşmana cevap vermek üzere Colemêrg bölgesinde gerillacılık yaptı. 2003’ten 2007’ye kadar Colemêrg ve Wan bölgelerinde gerillacılık yaparak, bu coğrafyayı adım adım gezdi, ter döktü ve değer üretti. Cesareti ve fedakarlığıyla katıldığı her çalışmada ve eylemde rolünü oynadı. Bu süreçte öncü komutanlarımızdan Şehîd Mahir Başkale yoldaş komutasında görev alıp savaşarak büyük tecrübeler edindi. 2007 yılında saldırı helikopteri ile gerçekleşen düşman saldırısı sonucunda el ve ayaklarından yaralandı ve tedavi amacıyla Medya Savunma Alanları’na geçti.
Cemil yoldaş, tedavi olup iyileştikten sonra Apollo Akademileri’nde askeri ve ideolojik eğitim gördü. Bu eğitim sürecinde geçmiş yılların muhasebesini yaptı, özeleştirisini verdi ve güçlü sonuçlar çıkardı. Haki Karer Akademisi’ndeki eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra Heftanîn’e geçti. 2008’den 2014’e kadar Heftanin bölgesinin her yerinde faaliyet yürüttü. Büyük küçük demeden her devrim görevine aşkla sarıldı, kesin başarı temelinde yaklaştı ve aldığı her görevin hakkını verdi. Uzun yıllar boyunca cephaneci olarak görev yapan Cemil yoldaş, mücadelemizin değerlerini korumak ve yoldaşlarının savaş ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir çaba sergiledi. PKK hareketinin bir mermiyi bulmak için ne kadar emek harcadığını ve bir silaha sahip olabilmek için ne kadar mücadele verildiğini bilerek hareket etti. Düşmana isabet eden bir merminin, amaca göre çalıştırılan bir silahın halkımızın özgürlük davasında oynadığı rolün bilincinde olan Cemil yoldaş, el attığı tüm işleri başarıyla tamamladı.
Cemil yoldaş, düşman okullarında okumamış olsa da PKK devrim okulunda çok şey öğrendi. Rêber Apo’nun kişilik çözümlemelerinden, Apocu ideolojinin külliyatından, Önderlik savunmalarından, şehit yoldaşlarının anılarından büyük dersler aldı. Tüm bunları devrim yürüyüşünün ana doğrultusu haline getiren Cemil yoldaş, asla mücadeleye ters düşmedi. Hakikat yolunun dürüst, bağlı, çizgiden sapmayan bir emektarı olarak mücadele etti. Cemil yoldaşın çocuk saflığındaki yüreği her daim yaşam sevinci dolu oldu, gülen yüzü ve moralli kişiliğiyle yoldaşlarına moral kaynağı oldu. Cemil yoldaşın bulunduğu hiçbir ortamda asla moralsizlik yaşanmaz, Cemil yoldaşın renkli kişiliğiyle sıcak ve samimi bir havaya bürünürdü. Cemil yoldaş, her ortamda bir moral deryası olup akar, tüm yoldaşlarını da kendine katarak coşku ve heyecanlarını büyütürdü.
Kurdistan dağlarında yaşamak da savaşmak da kolay değildir. Gerilladaki her bir yaşamsal faaliyet ve mücadele görevi büyük emek temelinde gerçekleştirilir. Bu yüzden her gerilla büyük bir sosyalist, halkının hizmetkarı, az imkanlarla örgütlendirilen özgürlük mücadelenin çağdaş dervişleri, büyük emekçileri ve fedaileridir. Cemil yoldaşımız, bulunduğu her alanda ve daima büyük emek sahibi olan, yaşama hesapsızca katılan, durmak nedir bilmeyen, yüksek bir tempoyla çalışan çok emekçi bir gerilla komutanıydı. Tek başına bir tim kadar iş yapan, çabası ve fedakarlığıyla değerler yaratan bir fedai idi.
Tüm gerillalar gibi sürekli olarak Bakurê Kurdistan’a geçerek soykırımcı sömürgeci TC’ye karşı savaşmak isteyen Cemil yoldaş, 2014 yılında yeniden Botan’a geçti. Doğduğu, ilk gerillaya katıldığı ve dört yıl boyunca pratik yürüttüğü Botan dağlarına dönmek Cemil yoldaşımızın yüreğinde tarifsiz bir sevince yol açtı. Moralli kişiliğiyle Botan’da bir coşku seli olup tez zamanda tüm yoldaşlarının sevgisini ve saygısını kazanan bir komutan oldu. Tim komutanlığından birlik komutanlığına, üslenme hazırlıklarından kuryeliğe, maliyecilikten cephaneciliğe kadar önüne çıkan her devrim görevine, günün ve dönemin tüm ihtiyaçlarına cevap olmaya çalıştı. Çalışmalardaki titizliği, ölçülerdeki tutarlılığı ve fedakarlığıyla tüm çalışmalarını başarıyla yerine getirdi. Besta’dan Gabar’a, Cûdî’den Herekol’a, Katolar’dan Colemêrg zozanlarına kadar Botan’da adım atmadığı, çalışma yürütmediği alan kalmadı.
Soykırımcı sömürgeci TC devleti, 2015 yılında Kürt halkına karşı topyekün imha ve soykırım konseptini devreye koyarak halkımıza ve hareketimize vahşice saldırdı. Kurdistan şehirlerine yönelerek en insanlık dışı katliamları gerçekleştirdi. Düşmanın gerçekleştirdiği bu saldırılara karşı Kurdistan şehirlerinde büyük bir direniş açığa çıktı. Mücadele tarihimize Özyönetim Direnişi olarak geçen bu süreç, YPS (Yekîneyên Parastina Sivil)’nin kurulmasına ve bu direniş sürecine öncülük etmesine yol açtı. Cemil yoldaşımız da tüm Kurdistan Özgürlük Gerillaları gibi halkımızın ve Kürt gençlerinin bu direnişine destek vermeye ve alt yapısını güçlendirmeye çalıştı. 2015-2016 yılının zorlu kış koşullarında Şirnex Özyönetim Direnişi için canla ve başla çalışan Cemil yoldaş, hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. İşgalci Türk ordusunun 14 Aralık 2015’te bizzat devreye girerek, tankları şehirlerin üzerine sürerek ellerinde birkaç ferdi silah olan Kürt gençlerine, yerleşim yerlerine ve halkımıza saldırması direnişi farklı bir boyuta taşıdı. Faşist Türk ordusu da bu saldırılara katılınca, Cemil yoldaşımız Besta’dan Şirnex’e geçerek Özyönetim Direnişi sürecine katıldı. Cemil yoldaşımız, erkenden Şirnex’li gençlerin ve halkımızın sevgisini kazandı. Türk devletinin ordusuna, çetelerine ve tüm paramiliter güçlerine sendromlar yaşatan Özyönetim Direnişi sürecinin öncü komutanlarından biri oldu. Türk devletine ağır darbeler vuran bu süreci tamamladıktan sonra 2016 yılının yaz aylarında yeniden Botan dağlarına döndü. Bir süre görev yürüttükten sonra tedavi amacıyla Medya Savunma Alanları’na geçti. Kürt halkının öz savunması olmadan asla kendisini koruyamayacağını, mücadelesini büyütemeyeceğini, varlığını garantiye alıp özgürlüğe ulaşamayacağını bilen Cemil yoldaş, YPS çalışmalarına dahil oldu. Öz savunma akademisindeki eğitim sürecine katıldı, özyönetim direniş sürecinin muhasebesini yaptı ve öz savunmanın büyütülmesi çalışmalarına katıldı.
Cemil yoldaşımız, yıllarca mücadele ettiği ve büyük emekler verdiği Heftanîn alanında görevi başında iken 24 Haziran 2020’de tarihinde gerçekleşen düşman saldırısı sonucu ağır yaralandı ve şehadete ulaştı.
10 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
Mücadele tarihimiz açısından önemli bir dönemeci ifade eden 2017 yılı her anlamıyla işgalcilere karşı fedaice bir direnişin yaşandığı, Apocu iradenin tüm direniş alanlarına hakim olduğu bir yıl olmuştur. Bu yıl içerisinde soykırımcı Türk devleti tüm gücünü kullanarak özgürlük hareketimiz şahsında halkımızı tasfiye etmek istemiş, bu amaçla saldırılarını her zamankinden daha fazla geliştirmiştir. Düşmanın bu saldırılarına karşı Apocu fedailiğin güzide örneklerinden olan Diyana, Sema, Zîlan, Argeş ve Gabar yoldaşlarımız bulundukları alanlarda geliştirilen direnişin öncülüğünü yapmıştır. Mücadele yaşamlarıyla tüm yoldaşlarının örnek aldığı bu değerli militanlar, şehitlerimizin anlam bulduğu PKK-PAJK çizgisinin en samimi, dürüst savunucuları olarak mücadele tarihimize geçti. Şehadetleriyle biz yoldaşlarına güç kaynağı ve daha fazla yoğunlaşma gerekçesi olan Diyana, Sema, Zîlan, Argeş ve Gabar yoldaşlarımız, gerillanın bugün ulaştığı taktik zenginliğinin gerçek yaratıcıları oldular.
Gerilla mücadelemize canları pahasına taktik yenilik getiren Diyana, Sema, Zîlan, Argeş ve Gabar yoldaşlarımızın başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:
![]() |
Kod Adı: Diyana Amanos |
Diyana – Heybet Çığ
![]() |
Kod Adı: Sema Mahir |
Sema – Sema Taş
![]() |
Kod Adı: Zîlan Dêrsîm |
Zîlan – Canan Kanat
|
Kod Adı: Argeş Rûken |
Argeş – Yunus Ergün
![]() |
Kod Adı: Gabar Wan |
Gabar – Doğan Berki
Bin yıllardır yaşadığı topraklarda güçlü toplumsal bağlar geliştiren, tarihe yön veren en büyük insanlık devriminde öncülük yapan kadim Kurdistan halkı, sömürgeci güçler tarafından yapay sınırlarla birbirinden ayrılmış ve tarihin en acımasız saldırılarıyla yüz yüze kalmıştır. Bütün saldırılara rağmen özgür yaşam tutkusundan vazgeçmeyen halkımız direniş merkezi Kurdistan dağlarında işgale ve işgalcilere karşı direnmiştir. Soykırım saldırıları altına varlığını koruma savaşı veren yurtsever Kurdistan halkımız, Rêber Apo öncülüğünde gelişen partimiz PKK’le birlikte direniş ve zafer çizgisiyle buluşmuştur. Önderliğimizin bin bir emekle yarattığı, aşılmaz görünen her engeli tek tek aşarak halkımızla geliştirdiği özgürlük yürüyüşü kısa sürede halklaşmış, gelişen direniş serhildanlarla taçlandırılmıştır. Rêber Apo’yla birlikte yeniden yeşeren ve gelişen özgürlük umudu, sömürgeciler arasında büyük bir panik yaratmıştır. Kürt ve Kurdistan kavramlarının üzerine beton döküp, özgür Kürt kimliğini sonsuza dek yok ettiklerini düşünen işgalciler, yükselen mücadelemizi insanlık tarihinin en acımasız saldırılarıyla yok etmek istemişlerdir. Binlerce insanımızı katleden, sayısız yerleşim yerini yakıp yıkan işgalciler, yurtsever halkımızı kadim Kurdistan topraklarında zorla güç ettirerek halkla buluşarak yenilmezleşen Kurdistan Özgürlük Gerillası’nı boğmayı amaçlamıştır. Bütün saldırılara rağmen PKK’yle yeniden dirilen halkımız, onurlu ve özgür yaşam çizgisinden taviz vermeyerek mücadelesini devam ettirmiş ve gittiği her alanı da direniş merkezine dönüştürmüştür.
TC metropollerinden Adana’ya göç etmek zorunda kalan yurtsever bir ailemizde dünyaya gelen Diyana yoldaşımız, bir çok Kürt genci gibi yüreğinde ülke hasretiyle, Kurdistan’dan uzakta büyümek zorunda kalmıştır. Ailesi ve yaşadığı çevrenin yurtsever kültür ve bilince sahip olması Diyana yoldaşımızın kadim Kurdistan topraklarından uzak olmasına rağmen ülke gerçekliği ve mücadeleyle iç içe büyümesini beraberinde getirmiştir. Erken yaşlardan itibaren Rêber Apo’yu, partimiz PKK’yi ve yürütülen tarihi gerilla direnişini tanıyan yoldaşımız, sömürgeci Türk devletinin saldırılarına da yakından tanıklık etmiştir. Yürütülen asimilasyon, inkar ve imha saldırıları karşısında asla cevapsız kalmayan, Kürt gençlerini hedef alan kirli politikalara karşı mutlaka direniş içinde olunması gerektiğine inanan yoldaşımız, mücadele saflarına katılma kararı almıştır. Bir süre gençlik çalışmalarında yer alarak öğrenen ve halkımıza öncülük yaparak işgalcilere karşı direnen yoldaşımız, abisinin 1999’yılında Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarında şehadete ulaşması ve halkımızı yok oluşun eşiğinden alarak yeniden var eden Rêber Apo şahsında bütün ezilenlerin özgürlük umudunu yok etmeyi hedefleyen Uluslararası Komplo karşısında omuzlarında büyük bir yük hissetmiştir. Mücadelesini yükselterek komploya cevap olmaya ve şehitlerimizin intikamını almaya söz veren Diyana yoldaşımız 1999 yılında Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılmıştır.
‘’Kendimizi bize dayatılan kaderin akışına bıraksak her gün Dêrsîm, Zîlan, Koçgirî, Mereş katliamlarıyla yüz yüze kalırız’’ belirlemesinde bulunan Diyana yoldaşımız, bir halkın öz savunması olmadan asla var olamayacağına inanmıştır. Bu temelde halkımızın en doğru ve meşru savunma gücü olan Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılarak Uluslararası Komplo’ya ve bu karanlık komployu gerçekleştiren güçlere karışı direnişi yükseltmiştir. Kendisini alev topuna çevirerek Rêber Apo etrafında ateşten bir çember yaratan fedailerin mücadele çizgisini devrimci yaşamının esası haline getiren Diyana yoldaşımız, her gün mücadele temposunu yükseltmek için büyük bir güçle mücadele etmiştir. Yoldaşımız, halkımızın özgür gelecek umudunun taşıyıcısı olan partimiz PKK’ye karşı içten ve dıştan dayatılan tasfiyecilik saldırıları karşısında Rêber Apo çizgisinin militan savunucularından olmuştur. En zor koşullara rağmen özgürlük iradesiyle donanan fedai bir kadın olarak Önderliğimizi, Partimizi ve ölümsüz şehitlerimizin yarattığı değerleri korumayı bilmiştir. Mücadele yaşantısı boyunca birçok farklı alanda ve çalışmada öncü düzeyde yer alarak dönemin ihtiyaçlarına cevap olmuş ve gerekli sorumlulukları omuzlamaktan çekinmemiştir. Rojavayê Kurdistan’da bir süre kalan ve halkımızın örgütlü mücadelesine öncülük yapan Diyana yoldaşımız, BAAS rejimi tarafından tutuklanmış ve üç yıl boyunca sömürgeci zindanlarında kalmıştır. Bu süreçte de direnişinden taviz vermeyen yoldaşımız, mücadelesini büyük bir kararlılıkla devam ettirmiştir.
Xinêrê’den Qendîl’e, Zap’tan Garê’ye, Metîna’dan Avaşîn’e kadar direnişin sürdüğü her alanda pratik yürüten ve yoldaşlarına komutanlık yaparak zafer çizgisinde yürüyen Diyana yoldaşımız, bulunduğu her alanda PKK ve PAJK çizgisinde mücadele yürüten örnek bir militan olmuştur. Yürüttüğü başarılı pratiklerle yetkin bir savaşçı ve dönemin ihtiyaçlarına karşılayan bir YJA Star komutanı olmayı başaran yoldaşımız, her zaman kendisini geliştirmeyi esas almıştır. Tecrübesini yoldaşlarına aktararak onların kutsal PKK yaşamı ve yoldaşlığıyla bütünleşmesini sağlayan Diyana yoldaşımız, emekçi ve mütevazi kişiliğiyle her zaman örnek alınacak bir yoldaşımız olmuştur. Rêber Apo felsefesinde derinleşmek ve Kadın Özgürlük İdeolojisi’nde yetkinleşmek için her zaman yoğunlaşma içerisinde olan Diyana yoldaşımız, aldığı akademi eğitimleriyle bilinç düzeyini en üst seviyeye çıkarmıştır. Zaman ve mekan ayrımı yapmadan bütün devrim görevlerine büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle yaklaşan Diyana yoldaşımız, 2013 yılında HPG basın çalışmalarına dahil olmuş ve kısa süre içinde özgür basın geleneğinin yetkin bir propaganda militanı olmuştur. Gurbetelli Ersözler’den Xelîl Dağlar’a uzanan özgür basın geleneği bayrağını gururla taşıyan ve yoldaşlarının mücadelesini yazılarıyla, kamerasıyla halkımıza ve bütün ezilen halklara yansıtan yoldaşımız, basın çalışmalarında yarattığı güçlü etkiyle ön plana çıkmıştır.
Sömürgeci Türk devletinin 2015 yılında başlattığı işgal saldırıları karşısında büyük bir ısrar ve istekle kendisini öneren ve ön cephede yer almak isteyen yoldaşımız, militan kişiliğini yaşamda olduğu kadar savaşa da yansıtmıştır. Avaşîn’de yürütülen tarihi gerilla direnişinin öncülerinden olan Diyana yoldaşımız, komutası altındaki yoldaşlarıyla birlikte efsaneleşen direnişin içinde en önde yerini almıştır. Avaşîn’de işgalcilere ağır darbeler vuran ve gerilla taktiklerini başarılı bir şekilde hayata geçiren yoldaşımız, Parti saflarında öncüleşen Kürt kadın gerçekliğini pratiğine yansıtmıştır. Mücadele içerisinde bilgeliğe doğru yol alan, insanlık adına iyi olan ne varsa hepsini kendi kişiliğinde yaratma mücadelesini veren Diyana yoldaşımız, güçlü yoldaşlık sevgisi ve empati düzeyiyle her soruna çözüm gücü olmuştur.
Yoldaşları arasına asla ayrım koymayan, her yoldaşına karşı adil ve eşit bir yaklaşım, paylaşım içinde olan Diyana yoldaşımız, sömürgecilere karşı olan öfkesini hiç azaltmamış, yaşamda kazanarak gerçek zaferin sağlanacağının bilincinde olmuştur. Cesur ve iddialı katılımıyla nefes aldığı her an’ı mücadeleye adayan, ölümsüz şehitlerimizin mücadele bayrağını layıkıyla taşıyan ve militan bir YJA Star komutanı olan Diyana yoldaşımızın anısı her zaman önümüzü aydınlatmaya devam edecek ve mutlaka zaferle taçlandırılacaktır.
Halkımızın yok oluşun eşiğine getirildiği ve artık her bir Kürt bireyinin kendisine Kürt demekten dahi utanır hale getirildiği bir süreçte Rêber Apo ve partimiz PKK öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelemiz kutsal Kurdistan topraklarına bir güneş gibi doğmuş ve bu bereketli toprakların yeniden yaşam bulmasını sağlamıştır. Soykırımcı Türk devletinin halkımıza karşı zafer kazandığına inandığı bir süreçte açığa çıkan bu özgürlük ruhu başta Bakurê Kurdistan olmak üzere tüm Kurdistan’a yayılmış, halkımız yeniden var olmanın müthiş coşkusuyla direniş alanlarına akarak özgürlük mücadelemizin asli taşıyıcılarından olmuştur. Kahraman şehitlerimizin öncülüğünde açığa çıkan özgürlük rüzgarı tüm Bakurê Kurdistan’a yayılmış; Botan, Amed ve Serhed’de halkımız büyük fedakarlıklarla mücadelemizi sahiplenmiştir.
Mücadelemizin erkenden etkili olduğu ve halkımızda karşılık bulduğu alanlardan biri olan Serhed’in Mûş şehri de 90’lı yılların başından itibaren mücadelemizle tanışmış, en yiğit evlatlarını gerilla saflarına katarak özgürlüğe dair umutlarını gerçeğe dönüştürmek istemiştir. Bunun için hiçbir fedakarlıktan çekinmemiş, özgürlük mücadelemizin zafere ulaşması için her türlü bedeli ödemeyi göze almıştır. Mûş’un Tîl ilçesine bağlı Vartînîs köyü de özellikle 1993 yılında mücadelemizle tanışmış, bu yıl içerisinde birçok Vartînîs’li genç mücadele saflarına katılmıştır. Halkımızın partimiz PKK’ye yönelerek onurlu bir duruş sergilemesi soykırımcı Türk devletini derinden sarsmıştır. Halkımızın bu onurlu direnişini hazmedemeyen soykırımcı Türk devleti katliamcı yüzünü bir kez açığa çıkarmış ve masum insanlarımızı katlederek halkımızı mücadeleden alıkoyacağını hesaplamıştır. 3 Ekim1993 tarihinde Vartînîs köyünde de içinde hamile kadın ve çocukların da bulunduğu 9 yurtsever insanımızı vahşice katlederek halkımızı cezalandırılmak ve özgürlük mücadelemizden soğutmak istenmiştir.
Vartînîs’te yurtsever ve Kürtlük geleneklerine bağlı bir ailede doğan Sema yoldaşımız küçük yaşlardan itibaren bu katliam gerçekliği ile yüz yüze kalmış, düşmanı bu katliamcı zihniyeti ile tanımıştır. Bunun için gerillayı hep bir kurtarıcı olarak görmüş, ulaşmak istediği tek amaç olarak belirlemiştir. Sema yoldaşımız düşmanın yoğun baskısından dolayı ailesinin İstanbul’a göç etmesi nedeniyle her ne kadar ülkemiz Kurdistan’dan uzaklaşmak zorunda kalmışsa da her zaman doğduğu topraklara, onu var eden değerlere bağlı kalmayı başarmıştır. Bazı yakın akrabalarının ve 1997 yılında da abisi Mahir – Mehmet Zakir Taş yoldaşımızın gerilla saflarına katılması, Sema yoldaşımızı derinden etkilemiştir. Daha önceden hayranı olduğu gerillaya abisinin de katılması Sema yoldaşımızın gerillaya kutsallık atfetmesine neden olmuş, ulaşılması ve gerçekleştirilmesi gereken bir hayal, amaç ve hakikat olarak değerlendirmesine neden olmuştur. Yaşamının kalan kısmını bu hayali gerçekleştirmek için geçiren Sema yoldaşımız büyüdükçe bu amacına daha fazla bağlanmıştır. Özellikle düşmanın halkımıza yönelik katliamlarına ara vermeden sürdürmesi, özgürlük mücadelesi saflarında yaşanan şehadetler ve halkımızın büyük bir umutla kendisini özgürlüğe adaması Sema yoldaşımızın daha fazla yoğunlaşmasına neden olmuştur. Amacına olan bağlılığı, samimiyeti ve kendisini sistemin her türlü kirinden uzak tatması, Sema yoldaşımızın büyük bir çıkış yaşamasının zemini olmuş, bu zemin üzerinden özgürlüğe kanat çırpmanın arayışında olmuştur.
Abisi Mahir – Mehmet Zakir Taş yoldaşın 2007 yılında Kelareş alanında gerçekleşen düşman operasyonunda donarak şehadete ulaşması, Sema yoldaşımızın gerilla saflarına katılma istemini öne çekmişse de babasının vefat etmesi ve ailenin maddi zorluklar içinde olması nedeniyle bu istemini gerçekleştirememiştir. Fakat hiçbir zaman amacına olan bağlılığında zayıflık yaşamamış, sadece uygun bir zamanı kollamıştır. Kendisini yaşamın her anından sorumlu gören Sema yoldaşımız, ailesinin yaşadığı zorlukları aşması için elinden geleni yapmış, maddi ve manevi anlamda verdiği destekle ailesine karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmıştır. Aynı zamanda birçok farklı işte çalışarak hem bir kadın olarak kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış hem de ailesinin geçimine katkıda bulunmuştur. Çalıştığı süreçlerde hem bir kadın olarak hem de bir işçi olarak iki defa emek sömürüsüne maruz kaldığını gören Sema yoldaşımızın bu yönlü çelişkileri de artmıştır. Bunun için mücadele içinde olmuş, bir kadın olarak asla mevcut sistemin uygulamalarına boyun eğmemiştir. Artık ulusal sorunlarının yanında kadın ve emekçi kimliğinden dolayı da mevcut sistemle çelişkileri artmış, bu çelişkileri en iyi aşabileceği ve bunun mücadelesini verebileceği yer olarak gördüğü PKK saflarına katılma zamanının geldiğini düşünmüştür.
2013 yılında okuduğu üniversiteyi ve mesleği olan öğretmenliği bırakarak gerilla saflarına katılma kararı alan Sema yoldaşımız her ne kadar büyük bir heyecan, coşku ve istekle gerilla yaşamında kısa sürede büyük gelişmeler kat etmiş olsa da her zaman daha erken katılamamanın burukluğunu yaşamıştır. Bunun için her anını mücadeleye adamış, kısa sürede gerilla yaşamına ve savaşına dair ne öğrenmesi gerekiyorsa öğrenmiş ve bir YJA Star gerillası olarak öncülük misyonuna denk bir katılım sergilemiştir. Daha gerillacılık yaşamının başından itibaren yoldaşlarına verdiği güvenle kritik çalışmalarda görevlendirilmiştir. İdeolojik olarak kendisini günden güne geliştiren ve özgür kadın kimliğine ulaşmaya dair verdiği mücadelede her anında kişiliğinde devrimler yaratmak isteyen Sema yoldaşımız, bunu yaşamına da yansıtarak bütünlüklü bir PAJK militanı olmayı başarmıştır. Bunun için ideolojik yanı ağır basan basın çalışmalarına geçmiş, yaklaşık 2 yıl boyunca YJA Star Basın Merkezi’nde özgür basın emekçisi, yoldaşlarının sesi olmuştur.
Mücadele tarihimizde işgalcilere karşı verilen özgürlük savaşımızın en doruklarda yaşandığı yıllardan olan 2015-2016’da Cîlo alanında basın çalışması yürüten Sema yoldaşımız burada geliştirilen etkili eylemlerin kayda alınmasında, halkımız ve kamuoyu ile paylaşılmasında eşsiz bir emek ve çabanın sahibi olmuştur. Sema yoldaşımız yüreğindeki yoldaş sevgisini, her bir yoldaşının gülüşünü, mücadele gerçekliğini kayıt altına alıp halkımıza mal ederek gösteren ve onların ölümsüzleşmesinde pay sahibi olarak göstermiştir. Rêber Apo ve şehitler gerçekliğine olan sarsılmaz bağlılığı, özellikle de mücadelesine şahitlik ettiği birçok yoldaşının şehadete ulaşması Sema yoldaşımızda mücadele temposunu ve şeklini sorgulamasına neden olmuştur. Mücadelesini daha etkili, zengin ve sonuç alıcı yürüteceğine olan inançla sabotaj branşında eğitim alan Sema yoldaşımız keskin zekası sayesinde kısa sürede eğitimini tamamlayarak uzman bir sabotajcı olarak daha önce basın çalışması yürüttüğü Zagroslara geçmiştir. Uzmanlaştığı branşıyla düşmana ağır darbeler vurabileceğine olan inanç ve özgüvenle pratiğe başlayan Sema yoldaşımız, birçok eylemin hazırlanmasında ve geliştirilmesinde emek vermiştir.
Tereddütsüz katılımı ile birlikte mücadele ettiği her bir yoldaşında daha fazla mücadele etme isteği uyandıran ve onları harekete geçiren Sema yoldaşımız doğal bir öncü olmasının yanı sıra takım komutanlığı görevi üstlenerek de özgürlük mücadelemizde görevini layıkıyla yerine getiren bir komutanımız olmuştur. Yoldaşları olarak Sema Mahir gibi fedakar, özlü ve fedai bir militanla aynı amaçlar için savaşmaktan onur duyduğumuzu belirtiyor, anısını mücadelemizde yaşatacağımızın sözünü veriyoruz.
Zîlan yoldaşımız, Abdalan aşiretine mensup Dêrsîmli olan bir ailenin çocuğu olarak Bayburt şehrinde dünyaya gelmiştir. Zîlan yoldaşımız, zeki ve çalışkan bir genç olarak başarılı bir şekilde okumuş, Tekirdağ Üniversitesini kazanmıştır. Bir kadın olarak kendi ayakları üzerinde durup, öz gücüyle yaşamak için işçi olarak da çalışmış, emek olgusunu tanımıştır. İçinde büyüdüğü hayatı tanıyıp deneyimleyerek büyüyen Zîlan yoldaşımız ülkesi Kurdistan’dan uzakta büyüse de toplumsal köklerini merak edip oraya doğru uzanmak istemiştir. Bir arayış içerisine giren Zîlan yoldaşımız üniversite ortamında tanıdığı Kürt ve yurtsever öğrencilerle yakınlaşmış, yakın ilişkiler kurmuş, kendisini tanımaya başlamıştır. Bu sayede Kurdistan Özgürlük Hareketi’ni, verilen amansız mücadeleyi tanımış ve ilgi ile araştırmıştır. Apocu ideolojinin insanı köklerine ve özüne doğru yönelterek kendisini tanımasını sağlatan ve oradan çıkışı gerçekleştiren özelliğini görmüş, bu temelde ilgi ve merakı artmıştır. Rêber Apo’nun ideolojisini, felsefesini, Kürt halkına Önderlik etmesini ve özellikle de kadın özgürlüğü için verdiği mücadeleyi tanıdıkça arayışlarının cevabını bulmuş ve Apoculukta tercih kılmıştır. Bir dönem yurtsever gençlik çalışmalarında yer alsa da üniversiteyi ikinci sınıfta bırakarak, Uluslararası Komplo ile Kürt soykırım gününe çevrilen 15 Şubat 1999 komplosunun yıl dönümünde, komploya karşı cevap olarak 15 Şubat 2014 tarihinde yüzünü Kurdistan’ın dağlarına dönmüş ve Apocu bir devrimci olmaya karar vermiştir.
Çok anlamlı bir günde PKK saflarına katılarak doğru bir başlangıç yapan Zîlan yoldaşımız, Rêber Apo’nun sıradan bir insan olmadığını, bir halkın kimliğini, iradesini ve özgür geleceğini kişiliğinde somutlaştırmış bir Önderlik olduğunu görmüştür. Özellikle Rêber Apo’nun başta kadınlar, Kürt halkı ve ezilen tüm halklar için tüm ömrünü soluksuz bir maratonda mücadele ederek geçirmesini ve halen İmralı’da büyük bir direniş içerisinde olmasını gördükçe büyük bir minnet ve bağlılıkla bu özgürlük davasına katılmıştır.
Yüksek bilinç ve büyük inançla PKK saflarına katılan Zîlan yoldaşımız, gerilla saflarında şahitlik ettiği yoldaşlık ilişkilerinden derinden etkilenmiştir. PKK’nin ve PKK yoldaşlığının kendisi için onurlu bir yaşamı, dağ yaşamının ise mücadeleyi ifade ettiğini dile getirmiştir. PKK’ye katılarak kapitalist modernitenin bencil-bireyci kişiliğinden arınıp uzaklaşarak komünal değerler temelinde yeni toplumsallığa, özgür birey olmaya doğru yol aldığını belirtmiştir. Bu gelişim temelinde kendisine bir kimlik belirlemiş, Zîlan Dêrsîm ismini alarak, Dêrsîmli kimliğini büyük bir onurla taşıma ve Zîlan (Zeynep Kınacı) gibi özgür ve fedai bir kadın olma kararı almıştır. Metîna alanında iki yıl boyunca gerillacılık yapmış, büyük tecrübeler edinmiş, dağlı bir Kürt kadını olup dağlarla bütünleşmiştir.
Zîlan yoldaşımız, sürekli olarak kendisini geliştiren, kişiliğine yüce insanlık erdemlerini kazandıran, bilincini aydınlatarak özgürleşen ve özgürleştikçe güzelleşen bir militan olarak devrim yürüyüşüne ivme kazandırma kararı alır. Büyük çıkışlar yapmak ve Zîlan Dêrsîm ismine hakkını vermek için fedailer kurumu olan Hêzên Taybet örgütlemesine dahil olma şansına erişir. Hêzên Taybet içinde fedakarlığı, yoldaşlığı, hesapsız katılımı, ölçülü yoldaşlığı, kadın özgürlük çizgisinde derinleşen ve derinleştikçe bunları kişiliğinde somutlaştıran duruşuyla yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanır. Bir Dêrsîmli olarak düşmanın Dêrsîm halkına yaptığı zulümleri, soykırım saldırılarını, kendi topraklarından uzakta büyümesini hatırladıkça özgürlük mücadelesine daha büyük bir aşk ve istekle katılır. Önüne koyduğu Zîlanlaşma hedefini adım adım, emek vererek ve sabırla gerçekleştirmeye çalışır. Zîlan yoldaşımız, önünde parlak bir gelecek, özgür bir yaşam, halkı ve ülkesi için yapabileceği daha çok şey varken, talihsiz bir biçimde gelişen düşman saldırısında çok erkenden şehadete ulaşmıştır.
Zîlan yoldaşımız kahramanlık çizgisinden taviz vermeyerek, özgür yaşama aşkla bağlı olan, özgürlük uğruna Besê, Zarîfe, Sara, Bêrîtan ve Zîlanlar gibi sonuna kadar mücadele ederek ailesinin ve Dêrsîm halkının her daim gurur duyacağı yiğit ve devrimci bir Kürt kadını olarak adını mücadele tarihimize yazmıştır.
Argeş yoldaşımız Wan’ın Erdîş ilçesinde yurtsever, özgürlük mücadelesinde katılım ve şehitleri olan değerli bir ailede doğmuştur. Aile ve akrabalarının bu özellikleri sayesinde daha küçük yaşlardan itibaren Partimizi tanımaya başlamıştır. Yine köylerine giden gerilla gruplarını gören Argeş yoldaşımız, gerillanın duruşundan, savaşından ve heybetinden etkilenmiştir. Bunun için daha küçük yaşlardan itibaren gerillaya ilgi duymuş, ulaşmak istediği hedef haline getirmiştir. Sistem okullarında 12 yıl okuyan Argeş yoldaşımız, artan kalan zamanlarında da köyde çobanlık yapmış, ailesinin geçimine yardım etmiştir. Köy ortamında doğal toplum özellikleriyle büyüyen yoldaşımız aynı zamanda emekçi kişiliği ile de çevresinde sevilen biri olmuştur. Argeş yoldaşımız çevresine karşı duyarlılığı sayesinde, düşmanın halkımıza yönelik saldırılarını, soykırım politikalarını çözümleyebilmiştir. Düşmanın bu yönelim ve baskılarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini bilen yoldaşımız, bu temelde arayışlara girmiştir. Bir süre gittiği Türkiye metropollerinde düşmanın halkımıza olan faşizan tutum ve yaklaşımlarına tanıklık eden Argeş yoldaşımız tekrar Kurdistan’a dönmüş ve mücadele saflarına katılma kararı almıştır.
2014 yılında yüzünü Kurdistan dağlarına dönen Argeş yoldaşımız Serhed alanından gerilla saflarına katılmıştır. Bakurê Kurdistan alanında birkaç gün kaldıktan sonra Medya Savunma Alanları’na geçmiştir. Yol sürecinde gördüğü gerillaların yaşamından, yoldaşlıklarından ve insana verdikleri değerden etkilenmiş; ne kadar doğru bir karar verdiğini anlamıştır. Heyecanlı ve yeni bir yaşama kapıyı araladığı yol sürecinden sonra Xakûrkê alanına geçen Argeş yoldaşımız gerilladaki ilk eğitimini burada almıştır. Aldı eğitimle kısa sürede dağ ve gerilla yaşamına adapte olan Argeş yoldaşımız, öğrenmeye açık karakteri sayesinde kendisini an be an geliştirmiştir. Anladıklarını hemen yaşamda da uygulama çabasında olan Argeş yoldaşımız, aldığı Parti kültürü sayesinde kişiliğinde önemli dönüşümler yaratmıştır. Aldığı eğitimlerle düşman gerçekliğini daha fazla bilince çıkarma imkanı bulan yoldaşımız bir an önce soykırımcı düşmanla savaşmak istemiş ve bunun için ısrarcı olmuştur.
Eğitim sürecindeki katılımı ile yoldaşlarına öncülük etmeye başlayan Argeş yoldaşımız bu katılım düzeyini daha sonra gittiği pratik sahalarda da sürdürmüştür. Bu nedenle birlikte yaşadığı her bir yoldaşında iz bırakmayı başarmıştır. Gerillacılığa başladığı Xakûrkê alanında pratik çalışmalara dahil olan Argeş yoldaşımız canlı, sıcak kanlı ve atılgan katılımı ile kısa sürede pratik çalışmalara dahil oluştur. Düşmanın halkımıza yönelik gerçekleştirdiği saldırılara karşı cevap olarak eylem düzenlemeyi en büyük hayallerinden biri yapan Argeş yoldaşımız yaşadığı yoğunlaşmalar ve ulaştığı profesyonel gerilla tarzı ile bu hayalini gerçekleştirme imkanı bulmuştur. Bu temelde Xakûrkê alanında düşmana karşı gerçekleştirilen ve ağır darbelerin vurulduğu birçok eyleme katılmış, soykırımcı düşmandan yılların öcünü almasını başarmıştır. Bunun için tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanan Argeş yoldaşımız alanda öncülük rolü üstlenen yoldaşlarımızdan olmuştur. Askeri alandaki başarılarını ideolojik yetkinlikle perçinleyerek bütünlüklü bir Apocu militan olmayı hedefleyen yoldaşımız bunun için sürekli okumuş, bu okumalardan anladıklarını yoldaşlarıyla paylaşmış ve yoldaşları ile birlikte gelişmeyi öncelemiştir. Bundan dolayı kendisi ile birlikte pratik yürüten yoldaşları için bir komutan, öğretmen ve iyi bir yoldaş oluştur.
Yoldaşlığındaki sadeliği, samimiyeti ve moralli katılımı ile tüm yoldaşlarının yüreğinde yer edinen öncü militan Argeş yoldaşımız şehadeti ile de yoldaşlarına güç kaynağı olarak düşmana karşı daha etkili ve sonuç alıcı mücadelenin gerekçesi olmuştur.
Gabar yoldaşımız Serhed’in direniş merkezi Wan’da yurtsever Birûkî aşiretine mensup bir ailede doğmuştur. Ailesinin Kürt kültür ve geleneklerine sahip olması ve Partimiz ile açığa çıkan ulusal bilinçlenmeyle yurtseverleşmesi nedeniyle daha küçüklüğünden itibaren özgürlük mücadelemizi duymuş, sempati beslemiştir. Üniversitede sosyoloji bölümünde okuduğu sıralarda partimiz PKK’yi daha yakından tanıma fırsatı bulan Gabar yoldaşımız burada bir süre faaliyetlerde kalmıştır. Bu süreçte Partimizi daha yakından tanımış, sempatizanlığı bilinçli bir bağlılığa dönüşmüştür. Bu bağlılığı profesyonel bir devrimciliğe dönüştürmeyi çok istemesine rağmen ailesinin maddi zorlukları nedeniyle üniversiteden sonra çalışmaya başlamıştır. Böylece ailesine karşı olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmiş bu anlamıyla sevilen ve sayılan biri olmuştur. Fakat yüreğine işleyen PKK sevdası Gabar yoldaşımızın arayış ve yoğunlaşmalarını sürdürmesine neden olmuş, bir yandan çalışırken bir yandan da halkımızın özgürlük istemlerine cevap olmak istemiştir. 2014 yılında özellikle Rojava ve Şengal alanlarına yönelik gerçekleşen DAİŞ saldırıları karşısında onurlu bir Kürt genci olarak cevap olması gerektiğine kanaat getirmiş ve kendisine sunulan rahat yaşam alışkanlıklarını elinin tersi ile iterek özgürlük saflarında savaşmayı tercih etmiştir.
Halkımızın özgürlüğünü ve onurlu yaşamını her şeyin üzerinde gören Gabar yoldaşımız bunun için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olmuştur. Gerilla saflarındaki ilk eğitimini Xakurkê alanında gören yoldaşımız üniversite bitirmesine rağmen aldığı PKK eğitimi ile aslında sistem okullarında hiçbir şeyin öğretilmediğini, sadece düşmanın asimilasyon ve soykırım politikalarına hizmet eden derslerin verildiğini anlamıştır. Bunun için tüm bildiklerini sorgulayan Gabar yoldaşımız yeni bir yaşama başladığı gibi öğrenmeye de yeniden başlamıştır. Aldığı eğitimlerle Kürt ve Kurdistan gerçekliğini, düşmanın halkımıza yönelik soykırım siyasetini daha fazla bilince çıkarmıştır. Bilinçlendikçe partimiz PKK’ye olan bağlılığı daha da artmış, Partimizin halkımız için vazgeçilmez bir nimet olduğunun bilincine varmıştır. Bunun için büyük bir istek ve heyecanla çalışmalara katılmış, başarı dışında kendisi için herhangi bir ölçüyü kabul etmemiştir. Gerillaya katıldığı Xakûrkê alanında pratik çalışmalara dahil olan Gabar yoldaşımız, heyecanlı ve istekli katılımı ile kısa sürede yetkin bir gerilla olmuştur. Özellikle düşmanın 2015 yılından itibaren Hareketimize ve halkımıza yönelik saldırılarını daha boyutlandırması Gabar yoldaşımızın kendisini gerilla taktiklerinde daha da derinleştirmesini sağlamıştır. Çünkü gerçekleşen düşman saldırılarına ancak bu şekilde cevap olabileceğinin bilincindedir. Yine var olan entelektüel düzeyini tamamen yoldaşlarının hizmetine sunmuş, yoldaşlarının gelişimine katkıda bulunarak yoldaşlık görevini bu biçimi ile de yerine getirmek istemiştir.
Düşmanın Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılarını daha da artıracağını öngören yoldaşımız, bunun için düşmana karşı sürekli eylem halinde olunması gerektiğini düşünmüştür. Bu temelde Xakûrkê alanında düşmana karşı gerçekleştirilen birçok eyleme bizzat katılarak bu yoğunlaşmalarını pratiğe de geçirmiştir. Savaş meydanındaki cesareti ve tereddütsüz katılımı ile yoldaşlarının gücüne güç katmış, yoldaşlığın gereği olarak yük olan değil yük kaldıran olmuştur. Birlikte çalışma yürüttüğü yoldaşlarının yaşam duruşlarından, katılımından etkilenen Gabar yoldaşımız derin duygulu ve yoldaşlarını hissetmesiyle de yoldaşlarını etkilemeyi başarmıştır. Bunun için tüm yoldaşlarının saygı ve sevgisini kazanmış, aranan değerli yoldaşlarımızdan olmuştur.
Samimi ve dürüst katılımı, Apocu ideolojideki keskinliği ile öncü bir militan olmayı başaran Gabar yoldaşımız, düşmanın soykırım politikalarına karşı her bir Kürt gencinin örnek alması gereken onurlu bir militan olarak mücadele etmiş ve ölümsüzler kervanına katılmıştır.
9 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi

Basına ve Kamuoyuna!
Partimizin Apocu fedai militanı, öncü komutanı, bilim insanı, teknik ustası ve dervişane yaşamı şahsında somutlaştıran Cesur Azad yoldaş, 1 Aralık 2022 günü gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaştı. Yeri doldurulamaz büyüklükte bir devrimci olan fedai komutanımızın anısına sahip çıkacağımızın, mücadelesini büyüteceğimizin, uğruna tüm yaşamını adadığı çalışmalarını geliştirip zafere yürüyen devrimimizin temeli haline getireceğimizin sözünü veriyoruz. Bu temelde değerli yoldaşımızın ailesine, yurtsever Mêrdîn halkımıza ve tüm Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
Cesur Azad yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
![]() |
Kod Adı: Cesur Azad |
Cesur – Edip Temiz
Mêrdîn şehri Kürt halkı için binlerce yıldır yurt olan, Kürtlüğün kök saldığı kadim bir şehrimizdir. Mitanniler’den Medler’e, Medler’den günümüze kadar Kürt halkının yaşadığı mekan olmuştur. Kürtlük bilincini, dilini ve kültürünü çok canlı bir şekilde yaşayan Mêrdîn halkımız, her daim toplumsal kimliğine ve ülkesine bağlılıkta örnek olmuştur. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nin çıkışıyla birlikte Apocu harekete gönül veren Mêrdîn halkı, erkenden yurtseverleşmiştir. Ölümsüz yoldaşımız Ferhat Kurtay gibi öncü yiğitlerinin yaktığı direniş ateşi harlanarak bugünlere kadar ulaşmıştır. Mêrdîn yöresinin her bir yeri direniş mekanına dönüşmüştür. Çemê Şikestûn’dan Tûrcel’e, Bagok’tan Nisêbîn’e kadar dağları, ovası ve yerleşim yerleriyle tarihi direniş destanlarının yaşandığı ve yazıldığı bir kent olmuştur. Asil yurtseverlik duyguları ve direnişçi karakteriyle 1990’lardan itibaren serhildanlara kalkan Mêrdîn halkı, serhildan halkı olup tüm Kurdistan’a örnek teşkil eden yurtseverliğin adı olmuştur. Mêrdîn halkının asil yurtseverliği bağrından çıkardığı binlerce yiğit kadın ve erkek evladını Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ne katmıştır.
Yurtsever Mêrdîn halkımızın mücadelemize kazandırdığı soylu evlatlarından biri de Cesur Azad yoldaşımızdı. Cesur yoldaşımız, 1978 yılında Şemrex’e bağlı bir köyünde, yurtsever bir ailede dünyaya geldi. Cesur yoldaşımız, ilkokula kadar okudu. Fakat ekonomik nedenlerden dolayı küçük yaşta bir işçi olarak çalışmaya başladı. Genç yaşta alın terini akıttı, emek olgusuyla tanıştı, aşçılıktan teknik çalışmalara kadar birçok işte çalıştı. Cesur yoldaşımız, Türkiye metropollerinde ve doğduğu topraklardan uzakta çalışsa da metropollerin insanı yutan ve özünden çıkaran her türlü kültürel asimilasyonuna karşı duruş sahibi oldu. Köyünden edindiği doğal toplum özelliklerini kaybetmedi, özünü yitirmedi ve kendi kökleri üzerinde yeşeren bir yaşamı seçti. Türkiye metropollerinde çalışırken faşist Türk ulus-devlet sisteminin Kürtleri hakir gören yaklaşımlarını, Kürtlüğü yok sayan politikalarını, başta Kürtler olmak üzere tüm ezilenlerin emeğini sömürmesini bizzat görüp yaşadı. Şahit olduğu haksızlıkları, adaletsizliği asla hazmetmedi. Cesur yoldaş, toplumsal kimliğinin yok sayılmasına ve emeğinin sömürülmesine başkaldırıp arayış içerisine girdi. Bu arayışları sonucunda 2003 yılı baharında yüzünü Kurdistan dağlarına dönüp gerilla saflarına katıldı.
Gerilla yaşamına büyük bir iddia ve istemle katılan Cesur yoldaşımız, olgun kişiliği, merakı ve girişkenliği ile erkenden yoldaşları arasında sevilen bir gerilla oldu. Düşman okullarında fazla okumamış olmayı kendisine hiç dert etmedi ve devrim okulunun iyi bir öğrencisi olup kendisini geliştirmeye başladı. Parti ideolojisini bizzat Rêber Apo’dan öğrendi, derinliğine idrak etmek için kafa yordu ve yoğunlaştı. Hareketimize ihanetçi tasfiyeci eğilimin dayatıldığı 2003 döneminde katılım yapan Cesur yoldaş, en doğru öğrenme yönteminin Önderliği Önderlik’ten öğrenmek olduğunu görüp Rêber Apo’nun yaptığı kişilik çözümlemelerine ve savunmalara sarıldı. Her daim kendisinde büyük bir anlam ve düşünce gücü yaratmayı amaçladı, bu temelde çabaladı ve bu yüzden ne savrulmayı yaşadı ne de herhangi bir gün Apocu çizgiden saptı. Özlü, samimi, girişken ve çalışkan bir gerilla olan Cesur yoldaş, istikrarlı gelişim düzeyiyle yoldaşlarının dikkatini çekti. Zap’tan Garê’ye kadar kaldığı her alan ve çalışmada çalışkanlığıyla öne çıkan Cesur yoldaşımız, örgüt yönetimindeki yoldaşların yanında kaldı, çalışmalarına katıldı. Bu çalışmalara büyük katkılar sağlayan Cesur yoldaşımız, aynı zamanda örgütsel çizgi savaşçılığını, yönetim sanatını, Parti öncülüğünün inceliklerini öğrendi ve kendisini derinleştirdi. Devrim yürüyüşünde önemli dönüm noktalarını ifade eden bu süreçler, Cesur yoldaşımıza büyük tecrübeler kazandırmıştır.
Mücadeleye katılım düzeyini ve temposunu büyütmek isteyen Cesur yoldaş, devrim yürüyüşünü fedai tarzda sürdürmek amacıyla Hêzên Taybet’e katıldı. Fedaice mücadele eğitimini başarıyla tamamlayan yoldaşımız, gerillanın bilim-teknik alanındaki çalışmalarına dahil oldu. Demokratik Modernite Gerillacılığının önemli bir boyutu olan bilim-teknik alanındaki çalışmaların altyapısını kurmak, bu çalışmalarda gelişme kaydetmek, ivme kazandırmak, gerillanın savaş tekniğine hakimiyetini geliştirmek ve yeni icatlar geliştirmek Cesur yoldaşımızın temel amacı oldu. Cesur yoldaş, hiçbir zaman imkanları tüketen bir devrimci olmadı, daima yaratılan değerlere değer katmayı ve mücadeleyi büyütmeyi esas aldı. Her işini sağlam yapmayı, sağlamlılığı kadar işlevsel kılmayı ve estetiğine dikkat ederek güzelleştirmeyi hedefledi. Bu temelde gece gündüz demeden amaca kilitlendi, yüksek bir tempoda adeta ibadet edercesine çalıştı. Cesur yoldaşımız, üretmenin, yeniyi yaratmanın ve mücadelemizin hizmetine koymanın büyük heyecanını yaşayarak sürekli ve istikrarlı devrimciliğin abidesi haline geldi.
Gerilla mücadelemizin efsanevi komutanlarından Fazıl Botan yoldaşın komutasında, onun görüşlerinden ve taktik tecrübesinden yararlanarak, bizzat tartışarak tekniği taktiği hizmetine koymanın arayışı içinde oldu. Yıllarca bıkmadan, herhangi bir gerekçe üretmeden bu arayışlarını ürüne dönüştürüp gerilla mücadelesine büyük katkılar sağladı. Cesur yoldaş, bir atölyede büyüttüğü devrim düşünü ürünlere dönüştürdü ve yarattığı ürünlerle yoldaşlarının omuzundaki silah, elindeki savaş tekniği ile her gün Zap’ta, Avaşîn’de, Xakurkê’de ve Bakur’da oldu. Rêber Apo’nun, ‘’en büyük teknik insandır’’ sözünü şahsında somutlaştıran Cesur yoldaş, fazla okumamış olmasına rağmen üniversite bitirmiş teknisyen ve mühendisleri geride bırakan bilimsel bilgiye, mucitleri kıskandıran yaratıcılığa, ustaları geride bırakan maharette bir pratik ortaya koydu. Bu anlamda özgürlük amacına kilitlenmiş Apocu fedai militanlığın neler yaratabileceğinin ve hangi düzeye ulaşabileceğinin en büyük ispatı oldu.
Cesur yoldaş, Parti ölçülerindeki tutarlılığı, ret-kabul ölçülerine sahip olması, bulunduğu her ortama örgütsel yaşamı hakim kılması, askeri düzen ve disiplini oturtmasıyla öncü ve örnek bir komutan oldu. Kendisini yoldaşlarının gelişiminden sorumlu gördü, çaba gösterdi, yoldaşlarını büyük bir mütevazılıkla dinledi, tartıştı, etkili kavratma yeteneği ve zengin yol-yöntemlerle eğitti. Akışkan kişiliğe sahip olan Cesur yoldaş, devrim yaşamında ‘’olmaz, olamaz’’ kavramlarına asla yer vermedi. Apocu ideolojiden aldığı güç ve ilhamla her zaman bir çözüm yolu bulmayı, icat geliştirip yaratmayı başarabildi. Çok boyutlu yekpare devrimciliğiyle hesapsızca katıldı ve mücadele etti. Tüm ömrünü her şeyini borçlu olduğu Önderliğine, halkına ve şehit yoldaşlarına layık olma çabasıyla geçirdi. Cesur yoldaşımız, gazi bir arkadaşımızdı, bir elini bilekten kaybetmişti ama bunu asla kendisine bir engel olarak görmedi, bir elle neler yapılabileceğini yoldaşlarına, dosta ve düşmana gösterdi.
Adı gibi yüksek cesarete sahip olan Cesur yoldaşımız, uzun yıllar boyunca soluksuz mücadele edip çalıştı. Eğitim akademilerine gidip eğitim görme ve yoğunlaşma imkanını fazla bulamadı. Ancak yaşamının her anını eğitime çevirdi, 24 saat Önderlik ile yaşamayı esas aldı, düşündü, yoğunlaştı ve yoldaşlarını yoğunlaştırdı. Kadın özgürlük çizgisini kavrayan, özgür kadınla doğru yoldaşlığa ulaşmaya çalışan, kadın yoldaşlarına büyük bir sevgi ve saygıyla yaklaşan ve özgürlük ölçüleri temelinde hareket etmeyi esas alan bir yoldaşımızdı. Bu özellikleri ile kadın yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanmıştı.
1 Aralık 2022 günü bir görevden dönerken gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşan Apocu fedai militan ve Demokratik Modernite Gerillacılığının yaratıcı komutanı Cesur yoldaşımız yarım kalan projelerini gerçekleştirip, onun şahsında tüm şehitlerimize layık olmanın çabasıyla mücadelemizi zafere taşıyacağımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz.
6 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi
Basına ve Kamuoyuna!
|
Kod Adı: Vînar Hêvî
|
Soykırım kıskacına alınan, tarihin en acımasız saldırılarına maruz bırakılan ve yok oluşun eşiğine getirilen bir halkı yeniden dirilten Rêber Apo öncülüğünde gelişen partimiz PKK, tarihin en görkemli direniş destanını ortaya çıkarmıştır. Hiçbir umut emaresinin olmadığı koşullarda iğneyle kuyu kazırcasına ilmek ilmek örülen ve bugün bütün ezilen halkların, kadınların ve gençlerin özgür gelecek umuduna dönüşen partimiz PKK, ölümsüz şehitlerimizin kanlarıyla yarattıkları kutsal değerler üzerinde inşa edilmiştir. Sömürgecilerin insanlık dışı saldırılarına rağmen onurlu yaşamda ısrar eden yurtsever halkımız Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşüne büyük bir heyecanla katılmış ve geliştirdiği serhildanlarla özgürlük mücadelemizi sahiplenmiştir. Kurdistan’ın her karışına yayılan onurlu yaşam ve özgür gelecek ısrarının takipçi halkımızın yiğit evlatları saldırıların en yoğunlaştığı dönemlerde mücadele saflarına akarak direnişi yükselmişlerdir. Her an’ı keskin bir mücadeleyle geçen direnişimiz, serhildanlar içinde yetişen, işgale ve işgalciye geçit vermeyen Apocu kuşaklar yetiştirmiştir.
Kurdistan’da direnişin ilk halklaştığı ve serhildan bayrağının en yüksekte dalgalandığı merkez olan Amed kentimiz, mücadele tarihimize damga vuran ilklere tanıklık etmenin haklı gururunu yaşamıştır. Partimiz PKK’nin kuruluşuna tanıklık eden ve Amed Zindan Direnişi’nin yarattığı zafer ruhuna her dönem sahip çıkan Amed kentimiz, binlerce evladını mücadele saflarına göndermiş, direniş saflarında şehadete ulaşan evlatlarını serhildanlarla karşılamıştır. Kesintisiz direnişin merkezi olan yurtsever Amed halkımız işgalci Türk devleti tarafından özel olarak hedef alınmıştır. Asimilasyon, inkar ve imha politikalarıyla Amed halkımızın özgürlük iradesi ve istemini yok etmek isteyen işgalcilerin bütün saldırıları geliştirilen direnişle cevaplandırılmış ve işgalciler hedeflerine ulaşamamıştır.
Sömürgeci Türk devletinin saldırıları nedeniyle yaşadığı kadim topraklardan metropollere göç etmek zorunda kalan birçok yurtsever ailemiz, gittikleri her yere direniş kültürünü beraberinde götürmüş ve mücadeleyle bağlarını asla koparmamıştır. Aslen Amed’li olan ve işgalcilerin saldırıları nedeniyle Adana’ya göç etmek zorunda kalan yurtsever bir ailemizde dünyaya gelen Vînar yoldaşımız, PKK’nin yarattığı direniş geleneğine bağlı ve Kurdistani değerlerle iç içe büyümüştür. Kutsal Kurdistan topraklarından uzakta büyümesi yoldaşımızın yurtseverlik duygularını azaltmamış, tersine bu duruma yol açan işgalcilere karşı büyük bir öfke duymasını sağlamıştır. Yüreğinde ülke hasretiyle büyüyen Vînar yoldaşımızın ailesinden ve yakın çevresinden Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarına katılımların olması, yoldaşımızın aynı zamanda Rêber Apo ve partimiz PKK’yle erkenden tanışmasına vesile olmuştur. Genç ve onurlu bir Kürt kadını olarak mücadele saflarına atılmakta tereddüt yaşamayan yoldaşımız, mücadele içinde kararlaşma düzeyini sürekli yükseltmiştir. Bu süreçte Rêber Apo’nun çözümlemelerini okuyan ve çok etkilenen yoldaşımız, kadın kimliğinin ve gerçek özgürlüğün nasıl sağlanacağını bilince çıkarmıştır. Rojava’da, Şengal’de, Mexmûr’da halkımıza karşı geliştirilmek istenen soykırım saldırılarına mutlaka cevap vermesi gerektiğine inanan yoldaşımız, imha saldırılarının yoğunlaştığı 2015 yılında Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılarak düşmana gereken cevabı vermiştir.
Kurdistan dağlarında hep hasretini duyduğu ülke topraklarıyla buluşan Vînar yoldaşımız, Kurdistan dağlarında öz kimliğini bulmuştur. Qendîl alanında ilk gerillacılık eğitimini tamamlayan yoldaşımız aynı alanda pratik çalışmalara başlamıştır. Qêndîl alanında yürüttüğü üç yıllık gerillacılık pratiğiyle yetkin bir öncüye dönüşen Vînar yoldaşımız, sürekli kendisini geliştirerek dönemin görev ve sorumluluklarına cevap olmayı esas almıştır. Samimi ve mütevazi kişiliğiyle hemen dikkatleri çeken Vînar yoldaşımız, bulunduğu her ortamda hızla yoldaşlarıyla bütünleşmiştir. Araştırmacı kişiliğiyle sürekli kendisini ve çevresindeki yoldaşlarını geliştirmiş, emekçi kişiliğiyle hep ön planda olmuştur. Mücadelesinde yüksek tempolu bir katılımı esas alan Vînar yoldaşımız asla sıradan bir yürüyüşü kabul etmemiştir. Tüm yaşamını, kişiliğini Önderlik gerçekliği karşısında sorgulayan yoldaşımız hiçbir zaman kendisini yeterli görmemiş, hep daha fazla katılmanın yollarını aramıştır. Cesur ve fedakar özellikleriyle öne çıkmış, tüm yoldaşlarına örnek olmuştur. Bulunduğu her ortama kendi rengini katan, moral veren Vînar yoldaşımız bu özellikleriyle bir YJA Star gerillası olarak öncülük rolünü yerine getirmeyi başarmıştır. Kardeşi Derwêş Demhat (Firat Sağlam) ve yakın akrabası Arîn Dêrsîm (Pelda Sağlam) yoldaşlarımızın Rojava’da insanlık düşmanı DAİŞ çetelerine karşı savaşırken şehadete ulaşması, Vînar yoldaşımızın şehitlerimizin mücadele mirasına daha büyük bir güçle sahip çıkmasını sağlamıştır. Ölümsüz şehitlerimizin emeklerine verilecek en doğru cevabın direnişi yükselterek zafere taşımak olacağı gerçeğine bağlı kalan yoldaşımız, bu çizgide güçlü bir katılım sahibi olmuştur. Büyük bir anlam derinliği yakalayan Vînar yoldaşımız, ideolojik alanda yakaladığı derinliği askeri alandaki katılımına da yansıtmıştır. Aldığı akademik eğitimlerle gerillacılık taktiklerinde yetkinleşen yoldaşımız, sömürgeci Türk ordusunun Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarını hedef alan işgal saldırıları karşısında en ön cephede yerini almış ve fedaice savaşmıştır. Cenga Xaburê Şehîd Savaş Maraş Devrimci Hamlesi’nde aktif olarak yer alan ve hareketli tim tarzını başarılı bir şekilde pratiğe aktaran Vînar yoldaşımız, işgalcilere ağır darbeler vurulan birçok eylemde yer almıştır.
Devrimci yaşantısı boyunca fedaice savaşan ve büyük bir güçle yaşama katılan Vînar yoldaşımız, PKK ve PAJK çizgisini yaşamının her alanına yansıtmıştır. Fedakarca nefes aldığı her an’ı halkımızın özgür geleceğine adayan Vînar yoldaşımızın ardında bıraktığı mücadele mirası mutlaka zaferle taçlandırılacaktır.

Basına ve Kamuoyuna!
20 Haziran 2023 günü, Gever’in Warê Teço bölgesinde görevi başında olan bir grup yoldaşımız ile işgalci Türk ordusu arasında temas yaşandı. İşgalci Türk ordusu güçlerimizin bulunduğu bölgeye yönelik operasyon gerçekleştirdi ve saat 06:00’da güçlerimiz düşman operasyonunu hedefleyerek etkili şekilde vurdu. Yaşanan çatışmada 1 işgalci cezalandırıldı. Çok sayıda olmasına rağmen karadan yoldaşlarımızın üzerine gidemeyen, göğüs göğüse çatışmayı göz alamayan korkak Türk ordusu, bir kademe geri çekildi ve yoldaşlarımızın olduğu alanı savaş uçaklarıyla bombaladı. Gerçekleşen bu bombardımanlarda Avareş Pirsûs, Raman Sinê ve Serxwebûn Amed yoldaşlarımız şehadete ulaştı.
Yüksek cesaretleriyle düşmanı korkutan ve düşmana darbe vurarak şehadete ulaşan yoldaşlarımızın değerli ailelerine ve yurtsever Kurdistan halkımıza baş sağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
| |
Kod Adı: Avareş Pirsûs |
Avareş – Ahmet Demir
| |
Kod Adı: Serxwebûn Amed |
Serxwebûn – Şehmus Akyol
|
Kod Adı: Raman Sine |
Raman – Muhammed Fuad Nusreyî
Avareş Pirsûs yoldaşımız, kadim Riha şehrinin yurtseverliğiyle bilinen Pirsûs (Suruç) ilçesinde dünyaya geldi. Ailece Dîlok’a göç ettikleri için orada büyüyen Avareş yoldaşımız, yurtsever bir ortam içinde yetişti. Bu yüzden Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni erken yaşlardan itibaren tanıdı. 6 kardeşin en büyüğü olan Avareş yoldaşımız, toplumsal görevlerinin bilinciyle erkenden olgunlaştı, bir yandan 9 yıl boyunca okurken diğer yandan da eczacıda çalıştı ve kendi emeğiyle ayakta durmasını bildi. Avareş yoldaşımız, ailesinden aldığı güçlü toplumsal ahlak ve değerlere bağlılık ile kapitalist modernitenin ve asimilasyoncu TC devletinin gençler üzerindeki politikalarına asla aldanmadı, her daim özünü korumasını bildi. Kurdistan Özgürlük Gerillası’na karşı büyük bir sempati besleyen Avareş yoldaşımız, mücadelemize ilgi duydu ve yurtsever devrimci gençlik çalışmalarına yer aldı. Mücadele ettikçe büyük bir coşku ve sevinç duyan Avareş yoldaşımız, halkının varlığı, kimliği ve özgürlüğü için mücadele etmenin tadına vardı. Kürt halkının varlık ve özgürlük davasında yer almayı, halkı için savaşmayı ve devrimci halk savaşını zafere taşımayı yüreğine nakşetti ve bu temelde 2014 yılının mart ayında gerilla saflarına katıldı.
Zap’ta gerilla saflarına katılan Avareş yoldaş, gerillanın yoldaşlık temelindeki yaşamını görünce bundan çok etkilendi. PKK’nin özgür iradeli ve özgürlük ölçüleriyle varlık bulan yaşamının hiçbir yerde olmadığını gördü ve bu yaşama karşı duyduğu hayranlığı her daim dile getirdi. Gerillaya fiziki olarak katılmanın sadece devrimciliğin ilk adımı olduğunu bilen Avareş yoldaşımız, bütün varlığıyla devrimcileşmek ve tam bir PKK’li olmak için kendisini yeniden biçimlendirdi. Üslubundan hal hareketlerine, tarzından anlayışına kadar devrimci kültür ve ahlak temelinde kendisini değiştirdi. Toplumsal cinsiyetçiliğin topluma dayattığı anlayış ve yaklaşımlardan kendisini arındırmak, egemen erkek anlayışından, üslubundan ve zihniyetinden tamamen kopmak, özgür kadınla doğru yoldaş olabilmek için ciddi bir çabanın sahibi oldu. PKK’nin, yeni ve özgür yaşamın adı olduğuna yürekten inanarak katıldı ve bu temelde başlattığı devrim yürüyüşünde tez zamanda önemli bir mesafe kaydetti. Emekçi ve fedakâr kişilik özellikleriyle öne çıkan Avareş yoldaş, Zap’tan Garê’ye, Çemço’dan Cîlo’ya kadar birçok alanda pratik faaliyet yürüttü. Zorlu alanlarda kalarak ve bizzat savaş pratiğine katılarak büyük bir yaşam ve savaş tecrübesi edindi. Komutanlaşmaya doğru emin adımlarla yürüyen Avareş yoldaş, profesyonel bir gerilla olabilmek için askeri uzmanlık akademisinde eğitim gördü ve suikast taktiğinde uzmanlaştı. Elindeki silahın halkımızın özgür geleceğinin teminatı olduğunun bilinciyle sıktığı her mermiyi büyük bir inanç ve amaç temelinde kullandı. Avareş yoldaşımız, çalışkan kişiliği, kıvrak zekâsı, yüksek tempolu katılımı, yoldaşlarına güven veren duruşu ve güçlü askeri yoğunlaşmasıyla askeri uzmanlık eğitimleri vermeye başladı. Örgütümüzün kendisine kazandırdığı meziyet ve yetenekleri yoldaşlarına büyük bir mütevazılıkla aktardı, yoldaşlarının gelişimine yardımcı oldu ve örnek bir katılım sergiledi.
Bir suikastçı olarak gerilla pratiği yürüten Avareş yoldaşımız, 2017 yılında yeniden Zap’a geçti, burada çeşitli görev ve sorumluluklar üstlendi. Devrimci halk savaşımızın önemli bir taktik boyutu olan yer altı yapılarına dayalı savaş tünel ve mevzilerinin hazırlanmasında görev aldı. Üstlendiği görevlere, büyük bir emek gerektiren, insanı oldukça yoran ve zorlu olan bu çalışmalara büyük aşk ve istekle katıldı. Çünkü Avareş yoldaşımız, bu taktiğin sömürgeci soykırımcı Türk devletinin kimyasal silah ve her türlü savaş tekniğiyle gerçekleştirdiği tüm işgal saldırılarını durdurabilecek bir taktik olduğuna yürekten inandı ve bunun için büyük bir performans sergileyerek katılım gösterdi.
Dağlardaki özgür yaşama âşık olan, büyük bir inançla mücadele eden, asla kaygı ve tereddüde düşmeyen Avareş yoldaşımız duruşuyla tüm yoldaşlarına güven verdi. Büyük görevleri başaran bir gerilla komutanı olmak için her daim verdiği söz temelinde yürüdü. Sürekli Bakurê Kurdistan’a geçmek ve Bakur’da gerillacılık yapmak isteyen Avareş yoldaşımız, 2020 yılında bu isteğine kavuştu ve Gever bölgesine geçti. Düşmanın her yıl binlerce saldırı ve operasyonla yöneldiği Bakur gerillası, Avareş yoldaşımız gibi cesur ve yiğit Apocular’ın büyük direnişi sayesinde düşmanın amaçlarına ulaşmasını engelledi. Düşmanın birçok saldırısını boşa çıkardı, yeri ve zamanı geldiğinde düşmana en etkili darbeleri vurma fırsatını yakaladı ve önemli eylemlerde yer aldı. Halkımızın özgürlük mücadelesi için parlak bir gelecek vaat eden ve büyük bir komuta adayı olan Avareş yoldaşımız, iki yoldaşıyla birlikte 20 Haziran 2023 günü Gever’in Warê Teço alanında işgalcilere karşı büyük bir cesaretle karşılık verdi. Apocu fedai üç militan karşısında göğüs göğüse savaşamayan namert Türk ordusu sığındığı savaş tekniği ile yoldaşlarımızın olduğu alanı bombaladı ve bunun sonucunda Avareş yoldaşımız şehadete ulaştı.
Katıldığı ilk günden itibaren büyük bir aşk, inanç ve özgürlük umuduyla mücadele eden Avareş yoldaşımız, Pirsûs halkımızın yetiştirdiği cesur yürekli yiğit bir evladı olarak şehitler kervanına katıldı. Avareş yoldaşın, devrimci yürüyüşü başta Pirsûs gençlerine ve tüm Kürt gençlerine örnek olacak, anısı biz yoldaşları tarafından daima yaşatılacak ve amaçları mutlaka başarılacaktır.
Raman Sine yoldaşımız, yoksul ve mütevazı bir ailede güçlü bir toplumsal ahlakla büyüdü. Kürt serhildanlarına, direnişlerine ve Kurdistan’ın her bir yanında verilen mücadelelere ilgi duydu. Köklü Kürt halk kültürüyle büyüyen Raman yoldaş, inşaatlarda işçilik yapmaktan marangozluğa kadar birçok işte çalıştı, emeğiyle yaşamını idame etmesini bildi ve ailesine yardımcı oldu. Ne kadar çalışsa da Kürt halkının aynı zamanda ekonomik olarak sömürülmesinden dolayı asla hak ettiğinin karşılığını alamadı. Raman yoldaşın yüz yüze kaldığı bu gerçeklik, halkımızın sömürge durumunda olmasını derinden anlamasına ve buna öfke duymasına yol açtı. Olgun ve mütevazı bir genç olan Raman yoldaş, aile çevresi ve arkadaşları tarafından sevildi. Yüksek zekâsı ve çalışkanlığıyla 13 yıl boyunca başarılı bir şekilde okudu, üniversitede ziraat bölümüne kadar gitti. Fakat okuldaki öğretmenlerin ayrımcı politikalarına maruz kaldı, bu da mevcut sistemi derinlemesine sorgulamasına neden oldu. Verili düzeni sorgulayan Raman yoldaş, kadının toplum içerisinde en alt statüye mahkûm edildiğini de fark etti. Yaşamı yaratan ve yürüten başat öğe olan kadının bu denli yok sayılmasını, kadın emeğinin sömürülmesini, kadının adının dahil anılmamasını, yüzünün kapatılmasını, kadının kendi renginde ve özgürce yaşamasının bütün zemininin ortadan kaldırılmasını yüreği asla kabul etmedi. Aynı zamanda İran devletinin mezhepçi politikalarına, insanların arasına fark koyup toplumu parçalayan yaklaşımlarına öfke duydu. Aydın bir genç olan Raman yoldaş, dinciliğe, mezhepçiliğe ve cinsiyetçiliğe karşı tavır sahibi oldu, kapitalist moderniteyi ayakta tutan zehirli ideolojinin varyantlarına karşı tutum aldı ve yeni yaşam arayışına yöneldi.
PKK’yi medyadan tanıdı, Apocu fedai militanların DAİŞ’e karşı verdiği mücadeleden ve büyük cesaretlerinden derinden etkilendi. Apocuların hesapsız devrimciliğinden, fedaice mücadele etmesinden, hiçbir çıkar gözetmeden halkı için savaşmasından ve faşizme meydan okuyan heybetli duruşundan ilham aldı. 2018 yılında sömürgeci soykırımcı Türk devletinin Efrîn’e dönük soykırım saldırılarını görünce bundan etkilendi, faşist Türk devletine karşı büyük bir kin ve öfke duyarak Efrîn halkının ve tüm Kürt halkının intikamını almak için mücadeleye katılma kararı verdi. Çünkü Raman yoldaş söz konusu olanın sadece Kurdistan’ın bir şehri olmadığını, Efrîn’de özgür Kürtlüğün bitirilmek istendiğini ve saldırıların esas amacının bu olduğunu gördü.
Raman yoldaş, özgür Kürtlüğü yaşatmak, halkının varlık ve özgürlük mücadelesini büyütmek ve özgür Kurdistan’ı yaratmak için hiç tereddüt etmeden 2018 yılında Qendîl’de gerilla saflarına katıldı. Raman yoldaş, bilinci aydın, yüreği samimi bir genç olarak PKK’ye sonuna kadar inandı ve bu inançla devrim yürüyüşünü başlattı. Qendîl’de yeni savaşçı eğitimini görüp ilk tecrübesini edindikten sonra hiç beklemeden pratik faaliyetlere katıldı. Olgun kişiliği, mütevazı katılımı, engin yaşam sevinci ve PKK’ye katılmış olmanın verdiği heyecanla fedakârca çalıştı. Kadın erkek tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanan Raman yoldaş, edindiği gerilla tecrübesini daha başarılı bir yürüyüşün temeli haline getirmek istedi. Bu temelde askeri uzmanlık akademisindeki eğitime dahil oldu, demokratik modernite gerillasının yeni dönem savaş tarz ve taktiklerinde ustalaşmayı esas aldı. Eğitim sürecine güçlü katıldı, yoldaşlarından güç aldı ve sabotaj taktiğinde uzmanlaşan bir gerilla oldu.
Raman yoldaş, mütevazı kişiliğiyle küçük büyük demeden asla görev ayrımı yapmadı, örgütümüzün ihtiyaçları nerede neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalıştı. Örnek bir Apocu militan olan Raman yoldaş, alt yapı ve savaş hazırlığı çalışmalarında yer aldı, büyük bir çaba ve emek sergileyerek önemli faydalar sağladı. Yeri geldiğinde emekçi bir gerilla, yeri geldiğinde yoldaşlarına öncülük yapan bir tim komutanı oldu. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin ve onun faşizan politikalarının Kürt halkının en büyük düşmanı olduğunu bilen Raman yoldaş, sürekli olarak Bakurê Kurdistan’a geçmek, Bakur’da düşmana en büyük darbeleri vurmak istedi. Bu temelde önerisi kabul edilen Raman yoldaş, büyük bir sevinç ve yüksek başarı iddiasıyla Bakurê Kurdistan’a geçti. Bakur’da gerillacılık yapmanın sevincini yaşadı, karşısına çıkan tüm zorlukları yılmaz iradesiyle aştı, en imkansız anlarda imkan yaratmasını bilen devrimciliğiyle an’a ve döneme cevap olmasını bildi.
Rêber Apo üzerindeki mutlak tecrit, Raman yoldaşımızın kin ve öfkesini biledi, intikam hırsını arttırdı. Özellikle işgalci Türk ordusunun Zap, Avaşîn ve Metîna’da gerçekleştirdiği insanlık dışı saldırılar, her türlü savaş tekniğini pervasız kullanması, en alçakça biçimde kimyasal silahlar kullanıp insanlık suçu işlemesi Raman yoldaşımızı daha fazla mücadele etmeye sevk etti. Apocu bir devrimci olarak taşıdığı güncel ve tarihi sorumluluğun farkındalığıyla görevlerine sahip çıkan Raman yoldaş, Bakurê Kurdistan’da mücadeleyi yükseltti. Düşmanın geliştirdiği sayısız saldırı ve operasyonu uzman tim savaş tarzıyla boşa çıkardı. Aynı zamanda işgalci düşmana en beklemediği anda darbe vurmayı başaran eylemlerde yer aldı. 20 Haziran 2023 günü görev başında iken gerçekleşen düşman saldırısında son nefesine kadar fedaice direnerek şehadete ulaştı.
Serxwebûn yoldaşımız, Kurdistan’ın başkenti Amed’de, yurtsever bir aile ve çevrede dünyaya geldi. Üç kardeşin en küçüğü olan Serxwebûn yoldaşımızın yakın çevresinden özgürlük mücadelesine katılımlar gerçekleşti. 8 yıl okuyan Serxwebûn yoldaşımız, daha sonra okulu bırakarak işçi olarak farklı işlerde çalıştı. Kürt gençlerini kültürel soykırımdan geçirerek özünden boşaltmaya, kimliğinden uzaklaştırmaya ve özgürlük mücadelesinden koparmaya çalışan sömürgeci Türk devleti, Kurdistan’da bilinçli bir şekilde uyuşturucu kullanımını teşvik etmektedir. Türk devletinin bu ahlaksızca ve alçakça politikaları sonucunda Serxwebûn yoldaşımız da gencecik bir çocukken uyuşturucuya alıştı. Türk devletinin uyuşturucu batağına bulaştıktan sonra ailesinden uzaklaştı ve beş yıl boyunca bir savrulmayı yaşadı. Fakat Serxwebûn yoldaşımız, bu süreçte halkının özgürlük mücadelesini tanıdı, gelişen direnişten ve yurtsever devrimci gençlerden etkilendi. Yurtsever devrimci gençlik çalışmalarındaki gençler ile yoldaş olup aralarına katıldı, özgürlük mücadelesinin pak değerleriyle örülmüş yurtseverlik ortamında yer edindi. Serxwebûn yoldaşımız, özgürlük mücadelesine adım adım yaklaştıkça ve içinde yer edindikçe, yakalandığı uyuşturucu belasından uzaklaşmaya ve arınmaya başladı. Önce Kobanê’deki destansı direnişten, DAİŞ’in baş aşağı giden yenilgi sürecinden ve sonra da 2015’te Amed Sûr’da gelişen YPS’nin görkemli direnişinden etkilendi. PKK’nin özgürleştiren ruhunu iliklerine kadar hissederek bu mücadelenin bir parçası olmayı seçen Serxwebûn yoldaşımız, 2015 yılı sonunda kapitalist modernitenin tüm kirini ardında bırakarak Kurdistan dağlarının yolunu tutup gerilla saflarına katıldı.
Gerilla saflarına katıldığında kendisini yeniden dünyaya gelmiş gibi hisseden Serxwebûn yoldaşımız, emin adımlarla devrimcileşmeye ve halkının özgürlük savaşçısı olmaya başladı. İlk gerilla eğitimini Metîna’da aldı, daha sonra burada pratik sürece katılarak tecrübe edinmeye başladı. Apocu ideoloji ile özgürlük bilincini ve ruhunu edindikçe gelişti, güçlendi, arındı ve kendisini yeniden yarattı. Serxwebûn yoldaş, savaş mevzi ve tünellerinin yapımında çalıştı, emek verdi, emek verdikçe bundan aldığı moralle daha güçlü katıldı. Serxwebûn yoldaş, PKK’nin demokratik komün ve özgür bireye dayalı özgür yaşamında yeniden bir gül gibi açtı. Yaşam sevinci arttı, morali yükseldi, inancı büyüdü, özgürlüğe olan sevdası bir tutku haline geldi. Serxwebûn yoldaşımız, Apocu ideolojinin insanı cücelikten yüceliğe ulaştıran, tükenmişlikten dirilişe kaldıran tılsımlı hakikatiyle bir insanın nasıl değişip dönüşeceğinin, onurlu devrimciliği kişiliğinde yaratarak ailesine ve halkına layık bir evlat olabileceğinin örneği oldu.
Serxwebûn yoldaşımız, yaşadığı toplumsal gelişme, yakaladığı yoldaşlık ilişkileri ve devrimci düzeyinin yanı sıra askeri olarak da kendisini yetiştirdi. Emin adımlarla pratikte pişen, yanı başındaki yoldaşlarının büyük desteğini alan ve tecrübe kazanan bir gerilla oldu. 2017 yılında askeri uzmanlık akademisine giderek profesyonel gerillacılığı öğrendi, ferdi ve orta otomatik silahları kullanmada uzmanlaştı. Aynı zamanda gerillanın mücadele stratejisini derinliğine öğrendi, gerillanın taktik düzeyine ve savaş tarzına ilişkin öğrendikleri sayesinde önemi bir gelişme kaydetti. Askeri akademiden sonra Zap alanına geçen yoldaşımız, buradaki pratik sürece katıldı. Kendisine verilen her göreve büyük bir istek ve aşkla katılarak sorumluluklarının gereğini yerine getirdi. Samimi yoldaşlığı, içten katılımı ve fedakarlığıyla tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazandı. Serxwebûn yoldaş, aktif katılımı ve yüksek cesaretiyle hareketli birlik ve timlerde yer aldı, dönemin en önemli taktik tarzı olan uzman tim savaşına dahil oldu. Pratik süreç içerisinde de kendisini eğiten yoldaşımız, kısa süre içinde sabotaj taktiği üzerine de eğitim gördü, daha da yetkinleşti.
Serxwebûn yoldaşımız, kadın özgürlük çizgisini anlamak ve özgür kadınla doğru yoldaşlık yapmak için Rêber Apo’yu daha fazla okudu, derinliğine yoğunlaştı. Devletçi uygarlığın, kapitalist modernitenin ve onun faşist TC ulus-devletinin en başta kadını hedefleyerek düşürmeye çalıştığını, kadını düşürerek tüm toplumu düşürmeyi amaçladığını ve köleliği toplumun iliklere kadar yaymaya çalıştığını gördü. Buna karşın Serxwebûn yoldaşımız da, egemen erkek özelliklerini, anlayış ve yaklaşımlarını kendi kişiliğinde aşıp özgürleşerek hem kadın hakikati karşısında öz eleştiri verdi, hem de özgür kadının gerçek bir yoldaşı olmaya çalıştı. Serxwebûn yoldaşımızın amcasının kızı olan Dîcle Hêvîdar (Rojbîn Akyol) yoldaşımızın 9 Haziran 2018’de Amed’de şehadete ulaşması, onun bu çabasını daha da derinleştirdi ve düşmana olan öfkesini biledi.
Büyük bir tecrübe edinen, gerilla taktiklerinde uzmanlaşan ve önemli bir düzey kazanan Serxwebûn yoldaşımız, Bakurê Kurdistan’a geçerek gerillacılığını burada sürdürdü. Gever bölgesinde zorlu koşullara ve imkansızlıklara aldırış etmeden, büyük bir azim ve sabırla mücadele etti. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin kendisinden çaldığı yılların ve halkımıza yaşattıklarının intikamını almak için gerçekleşen eylemlere çok aktif katıldı. Serxwebûn yoldaşımız, gerilladaki amaç ve yürüyüşünü yazdığı bir raporunda şu sözlerle dile getirmişti: ‘’Her sorundan büyük bir ders çıkartarak önümüzdeki pratikte daha örgütsel ve Apocu bir militan duruşu sergileyerek örgütün bize verdiği yeniden yapılanma perspektifiyle istenilen rol ve misyonu oynayacağım. Bu yılı zafer yılı yapmak, Önderliği fiziki özgürlüğüne kavuşturmak için sürece daha aktif katılacağım, düşman tekniğini boşa çıkarıp düşmana ağır darbeler vuracağım. Gerillada uzmanlaşmayı ve daha da derinleşip yoğunlaşmayı sağlayacağım, düşmana geldiği her alanda ağır faturalar kesmeyi esas alacağım.’’
Serxwebûn yoldaşımız, 20 Haziran 2023 günü iki yoldaşıyla birlikte görevi başındayken düşmanla temasa girdi ve büyük bir cesaretle fedaice çatıştı. Darbe alan korkak Türk ordusu göğüs göğüse çatışmayı göze alamayarak bir kademe geri çekildi ve elindeki savaş tekniği ile yoldaşlarımızın olduğu alanı yoğun bir şekilde bombaladı. Serxwebûn, Avareş ve Raman yoldaşlarımız bu bombardımanlar sonucunda şehadete ulaştı.
Serxwebûn yoldaşımızın, ‘’hayatımda verdiğim en doğru karardır’’ dediği özgürlük mücadelesine katılımı, 8 yıl boyunca soluk soluğa mücadele etmesi, Metîna’dan Zap’a, Zap’tan Gever’e kadar dur durak bilmeden sorumluluklarına sahip çıkması ve kahramanca şehadete yürümesi örnek bir devrimci duruş olarak mücadele tarihimize geçti. Serxwebûn yoldaşın, çok onurlu bir çıkış yaparak gerçekleştirdiği devrimci mücadelesi başta değerli ailesi, tüm Kürt halkı ve biz yoldaşları için en büyük gurur ve moral kaynağıdır. Her yurtsever Kürt genci Serxwebûn yoldaşımızın, özgürlüğe yol alışını, yücelmesini ve kahramanlık düzeyine ulaşmasını kendisi için örnek almalı, kapitalist modernitenin yoz yaşamı karşısında asla alternatifsiz olmadığını unutmamalıdır. Serxwebûn yoldaşımızın anısı daima mücadelemizde yaşatılacak, uğruna fedaice savaştığı amaçları mutlaka başarılacaktır.
2 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi






















