
Tipik bir Kürt gencinin yaşadığı öyküdür Cesur yoldaşın öyküsü. Sömürgecilerin dipçikleriyle henüz çocuk bile denilmeyecek yaşta tanışan, tanıştığında ise evleri, barkları yıkılan yakılan ve zoraki kendi topraklarını terk eden Kürt gençlerinin hikâyesi…
18 yaşında özgürlük saflarına katılan Cesur yoldaş katılırken Hakkâri merkezde yaşamaktadır. Aslen Çukurca’ya bağlı Marufa köyünde dünyaya gelen Cesur yoldaş, köylerinin işgalci ve sömürgeci devletçe yakıldıktan sonra mecburen köylerini bırakıp Hakkari şehir merkezine yerleşirler. Marufa yurtsever bir köydür. Buralı olmak zaten doğalında kendi toprağını sevmektir. Kaldı ki yıllarca yanı başlarında savaşan gerillalar da bulunmaktadır. Bunun içindir ki yurtseverlikleri sadece kendi topraklarını sevmekle sınırlı değildir. Ailece mücadeleye katkıları olan Cesur yoldaşın çevresi köy olarak da aktiflerdir. Özgürlük saflarına katılıp şehitler kervanına katılan yakın çevresinde militanlar da bulunmaktadır.
Okul yıllarında mücadeleye daha da yakınlaşır. Gençlik çalışmalarına aktif katılır. Bunu bilen düşman birçok kez onu gözaltına alarak işkencelerden geçirmiştir. Ailesinden de tutuklananlar olur. Halbuki bilinir ki bu topraklarda vuruldukça çoğalır insanlar. Ama yine de vurmaktan, kırmaktan, katletmekten vazgeçmezler bu işgalciler. Cümle cemaat insanlık düşmanı rejimler. Aktif çalışma ona yetmiyor, onu tatmin etmiyor. Daha büyük adımlarla daha büyük pratiklerle bu hunharca saldıran düşmanın karşısında durmak gerekir diye tercihini yeniden gözden geçirir. Ve yolu artık onu dağlara götürür. Yıl 2006’dır.
Cesur yoldaş dağlara geldiğinde önce köklü bir yeni savaşçı eğitiminde geçecektir. Ardından da sırasıyla Zap, Garê, Heftenîn derken sıra Botan’a gelir. 2010 yılında yönü artık Botan’dır. Botan’ın ise uçsuz bucaksız toprakları olan Hakkari’dir. Yani kendi toprakları…
Cesur yoldaşımız genç olmanın verdiği sempatilikle sevilen bir gençti. Bunun yanında onun canlılığı, sıcakkanlılığı, girişkenliğini, güzel dilini, çalışkanlığını ve de saygılı kibar davranışlarını da eklerseniz o güzelim gençlik yıllarıyla gerçekten çok fazla sevilen bir militan olmuştu.
Gençliğin verdiği coşkuyla birlikte Önder Apo’yu öğrenmeye özen gösterir, bu konuda kendisini eğitmeye çalışırdı. “Biz Önderliği anlamıyoruz” diyerek kendisine daha fazla yüklenerek çıkış yol bulmaya çalışırdı. Bir yoldaşı şehit düşmüşse onu teselli etmek çok zor oluyordu. Ama giderek kendisini sorgular, nasıl daha iyi yapılır arayışına girerdi. Nitekim bu doğru yaklaşım giderek onun hızla gelişmesine yol açmıştı.
Genç olmasına gençti ancak geçmişten beri örgütün yakınında bulunan, örgütsel çalışmalarda yer alan biri olarak belli bir örgütsel duruşu vardı. Örgütsel boyutta keskindi. Örgütle yüksek bir düzeyde bütünlük oluşturmuştu.
Kişi olarak eğitime önem verir ve dediğimiz gibi gelişmek için her şeyi yapardı. Bu konularda tembelliği olmazdı. Her şeyi öğrenmek İsteyen bunun için uğraşı ve çabası olan; ideolojik, siyasal, askeri olarak araştıran yoldaşlarıyla tartışan Cesur yoldaş bu gelişme istemi, girişkenliği ile doğallığında ilgi odağı oluyordu. Bu istemi onun herkesle ilişkiyi geliştirmesine de yol açtığı için tanınan ve sevilen biri haline getiriyordu.
Kişi olarak genç olsa da çok tutarlıydı. Duygularına yenilmezdi. Duygusallıkları vardı ancak duygularının etkisine girmemeye özen gösterirdi. Aklını duygularını birleştirmek için büyük çaba harcıyordu. Bunun için de anladığını uygulayan, neyi anlamışsa onu direkt yaşama uygulayabilen ve hangi koşul altında olursa olsun Partileşmeyi, Partililiği yüksek bir düzeyde yaşamak isteyen bir karakteri göze çarpıyordu.
Önemli bir uğraşı ise soykırım kıskacında olan halkımızın özelliklerini kendi şahsında yaşatmak istiyordu. Bunun için sistemin bizde ektiği özelliklere karşı korkunç bir kavga yürütüyordu. Yanlışını af etmezdi. Özeleştireldi ama yoldaşlarına karşı da eleştireldi. Öyle yaşamda eksiklere karşı sessiz durması olmazdı. Öyle ki kendisine karşı yürüttüğü kavga yer yer yoldaşları tarafında hem ilgiyle izleniyordu hem de bu kadar kendisine yüklenmemesi için uyarıldığı oluyordu.
Özüyle sözü bir olma doğallında bireyin kabul edilmesini getiriyor. İnsana karşı saygı, insanın söylemleriyle pratiğinin yani yaptıklarının uyumundan geçer. İşte Cesur yoldaş bu konuda tam bir fedaiydi. Söylemleri tam yaptıklarına denkti. Boşluk olmazdı. Asla buna tahammül de etmezdi. Hele birde yaşam coşkusu yok muydu? Herkesi kendisiyle sürükleyen o heyecan, o coşku yok muydu…?
Görmeye değerdi…
Öyle ki, Cesur varsa orada moralsizlik yok demekti. O varsa gülmeler vardı. O varsa sevinç vardır. O varsa canlılık ve yaşam vardır. Yaşama böyle tereddütsüz ve ikirciksiz yaklaşımları onun her yaşam salisesine yansıtır orada yoldaşlara geçerdi. Akan bir enerji olarak elektrikleyendi.
Ona göre ölüm olacaksa bir Apo’cu gibi olmalıydı. Başka bir ölüm, bir fedaiye yakışmazdı. Bir Apo’cu ölecekse bile nasıl ölmeli? sorusuna en doğru cevabı ona göre bulmalıydı.
Çalışma temposu, hal hareketleri, davranışları bir örgüt militanının nasıl olması gerektiğine işaret ederdi. Sadeydi. Bir de dürüstlüğün abidesi gibiydi. Yoldaşlık ilişkisi onun için kutsaldı. Yoldaşlık ilişkisinden daha kutsal bir ilişki onun için olamazdı. Bu ilişkiyi zorlukları geçerek edinmişti. Zorluklardan çekinmez. İşin en kabasından en yürek isteyen ve de yoğunlaşma isteyenine her zaman amadeydi. Bunun için de yenilgili ruh hallerine korkunç bir öfkesi vardı. İnsan “Acaba Zerdüşt Böyle Buyurdu kitabını mı okumuştu” diye içinde geçiriyordu. Zavallılıklara, çaresizliklere öfkeliydi. O, “birey olunacaksa çok güçlü olmalıdır” diyerek güçlü insan özelliklerinin gelişmesi için çalışırdı. Bunun içindir ki henüz çok sınanmadan aslında bir zafer kişiliğini kendisinden yaratabilmişti.
Haftanin’de yaşadığı bir küçük pratik aslında ne söylemek istediğimizi yeterince gösterecek bir örnektir.
İşgalci TC askerlerinin Heftenîn alanımıza dönük bir operasyonu olmuştu. Medya Savunma Alanları’na bu temelde girmek istiyordu düşman. Düşmana dönük yapılacak eylem için ilk kendisini öneren Cesur yoldaştır. “Ben şu ana kadar düşmana karşı savaşmadım, kesinlikle katılmalıyım” diyerek saldırı kolunda yerini almıştı. Tepe düşürülmüştü. Burada Cesur yoldaş düşmanın üzerinden 4 ya da 5 silah kaldırmıştı. Doğrusu bu genç arkadaştan tüm yoldaşlar etkilenmişlerdi. Saldırı ruhu çok gelişkin olmasının yanı sıra 20 yıllık bir gerilla gibi hassas ve duyarlı bir şekilde düşmanın üstüne gitmişti. “Ne benim ne de başka bir arkadaşın parmağından kan gelmemeli, çünkü düşman bundan moral alıyor, moral almamalı” diyordu. Nihayet müthiş bir disiplin göstererek tepeyi düşürmüşlerdi.
Bu gelişim düzeyiyle daha sonra Botan eyaletine, daha doğrusu Hakkari alanına düzenlemesi yapılmıştı. Kendisinin önerisi örgütün de onayı ile bir gidiş olmuştu. Giderken adeta moralden uçuyordu. Hayalleri gerçekleşiyordu. Yakılan köylerinin hesabını soracaktı. “Ben ilk defa hayatımda bu kadar moralli oluyorum” sözleri onun ruh halini yansıtıyordu.
Yaşam içerisinde çok duyarlı olan Cesur yoldaşımız aynı duyarlılığı kuzeyde de göstermişti. Kuzeye geldiğinde de öyleydi. Bir arkadaşın başı ağrısı varsa o sabaha kadar onun başında kalırdı. Büyük bir kutsallıkla arkadaşlara yaklaşırdı. “Örgüt bana bir şans verdi ve beni savaş alanına gönderdi. Ben bunun hakkını vermeliyim, örgütün istediği, Önderliğin istediği rolü oynamalı, çizgiye göre hareket etmeliyim” diyerek yaşama sınırsız katılırdı. Arayışları büyük olan Cesur yoldaş bunun için bir dakika durmazdı. Tüm işlerin her zaman tam ortasında yerini alırdı. Eğitimlerde mutlaka görüşleri ve önerileri olurdu.
6 Eylül 2010 günü Levîne alanında bir takım arkadaşla ki çoğu arkadaş yeni katılmış gençlerdi. Eğitim veriyordu bu gençlere. Önderliğimizin yoğun ve şiddetli bir savaş ardından tek taraflı ateşkes ilan etmesini fırsat bilen faşist devlet, merkezi bir planlamayla on binin üzerinde asker getirerek yoldaşlarımızın üstüne gelmişlerdi. Toplar, kobralar derken en sonunda da uçaklarla yoldaşlara yönelmişlerdi. Birçok yoldaş bu saldırıda yaralanmıştı. Bazı yoldaşlar şehit düşmüştü. Buna rağmen düşmanın karadan yönelimlerini püskürtmüşler düşmanın üzerinden silahlar kaldırmışlardı. Mazlum Mamxuri yoldaşın komutasında yoldaşlar sonuna kadar direnmiş ve artık çıkmanın imkanı kalmadığında yoldaşlar son mermilerini ve bombalarını kendilerine bırakarak kendilerinde patlatmışlardı. İlk bombayı kendisinde patlatan her zaman olduğu gibi Cesur yoldaş oluyor.
Düşman ilk gün yoldaşların üzerine gitmiyor, gidemiyor. Ertesi gün şehit düşen 10 yoldaşın üzerine giderek şehitlerimizin naaşlarını Amed’e götürüyor. Cesur yoldaşın cenazesi Hakkari’ye getirilmişti. Yaklaşık 40 bin yurtsever insanımız onu özgürlük yolculuğuna uğurlamaya gelmişti. Öyle ki sloganlar meydanları inletmiş ve geleceğe, aydınlık geleceğe köprü olan altın değerinde olan Cesur yoldaşımızı sonsuzluklara uğurlamışlardı.
Her zaman “eğer başarmak istiyorsak 24 saat Önderliği düşünmeliyiz, ne kadar düşünürsek o kadar onunla yaşarız, ne kadar yaşarsak o kadar başarılı oluruz” diyen Cesur yoldaşımızın yaşamı bir fedainin yaşam öyküsüdür. “Bir fedai nasıl ölmelidir?” sorusuna cevabı yine kendisi kendi pratiğiyle vererek gelecekte özgürlük savaşçıların esas alması gereken Beritan ve Kemal Pir çizgisini bize göstermişti.
Evet, toprağa düşen bir militandı, bir fedaiydi. Özgürlüğü bin kez hak etmiş olan Allahın üvey bir halkının en onurlu evlatlarından biriydi.
Kod adı: Cesur Colemerg
Adı ve soyadı: Beytullah Özkan
Doğum yılı ve yeri: 1988 / Hakkari
Katılım yılı ve yeri: 2006 / Haftanin
Ana ve baba adı: Ayşe / Salman
Şahadet tarihi ve yeri: 6 Eylül 2010 / Hakkari
Mücadele arkadaşları
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1 Mart 2011 günü genel hareketimiz tarafından yapılan açıklama da tek taraflı eylemsizlik sürecinin sonlandırılmasına rağmen; TC devleti güçleri tarafından operasyonlar ve saldırılar yapılmadıkça tek bir saldırı yapmayacağımızı alenen deklere etmiştik. Ne var ki TC devleti tüm eylemsizlik süreci boyunca takındığı saldırgan tutumunu bu kez de sürdürmüştür.
En son 14 Mart 2011 gününde alanlarımıza saldırı amaçlı operasyon ve pusularda bulunmuştur. Bu saldırı ve pusu sonucunda 14 Mart 2011 günü akşamı, saat 21.00 sıralarında göreve giden bir grup yoldaşımızı hareket halindeyken, Gabar alanının Çiya Bızına mıntıkasının Dola Kudre vadisinde pusuya düşürerek 3 yoldaşımızı şehit düşündürmüşlerdir. Pusuya düşürülen gerillamız iki gün boyunca tüm teknik ve sayı dengesizliklerine rağmen direnmişlerdir. Ancak TC devletinin yoğun teknik kullanması sonucu 3 yoldaşımız kahramanca çarpışarak şehitler kervanına katılmışlardır.
Önderliğimizin çağrısı üzerine savunma konumuna geçen güçlerimiz haince bir saldırıya uğramış, Newroz arifesinde şehit düşürülmüştür. Newroz arifesinde bu arkadaşlarımızın şehit düşürülmesi, Erdoğan’ın Dehak gibi Kürt gençlerinin kanını bir vampir gibi emmek istediğini açıkça ortaya koymuştur. Newroz ile yine Çağdaş Kawaların balyozlarıyla ezilecek, Mübarek gibi oda yıkılacaktır. Kürt gençleri şehit düşen bu yiğit gerillaların silahlarını yerde bırakmayacaktır. Biz de HPG olarak bu yiğit arkadaşlarımın intikamlarını alacağız. Tekrardan şehitlere ve Önderliğimize sözümüzü yineleyeceğiz.
Kod Adı: Rêzan Urkêş
Adı ve Soyadı: İsmail Hüsnü
Doğum Yılı ve Yeri: 1980 / Amûdê
Anne – Baba Adı: Xezal – Hüsnü
Katılım Yılı ve Yeri: 1999 / Amûdê
Şahadet Tarihi ve Yeri: 14 Mart 2011 / Güçlükonak, Şırnak
Rêzan Amûdê - İsmail Hüsnü
Rezan yoldaş 1999 yılında Kürt Halk Önderliği uluslar arası bir komployla yamyamlara teslim edilmesi ardından dağlara gelen batı Kürdistanlı bir gençti.
Dağa tek bir gün zorlanmadan adapte olan Rezan yoldaşımız atikliği, canlılığı ve iş bitiriciliğiyle göz doldurmuştur. Çok kısa bir sürede komutan olarak mücadelenin yükünü kaldırmaya başlayan Rezan yoldaş gittiği her yerde de bu yükü kaldırmasını bilmiştir.
Rezan yoldaşın sakinliği, olgunluğu, gözlerinde eksilmeyen gülümsemeleri tüm yoldaşlarının ona sıcak duygular beslemesine götürmüştür. Öyle ki o dağlarda bulunduğu alanlarda her zaman aranan bir yoldaş olmuştur.
Cümle cemaat silahların susmasını isteyenler, eylemsizlik çağrılarında bulunanlar, “yetmez ama evet” diyenler, tek bir askeri hareketlik içerisinde bulunmamıza rağmen, gerillalarımızın üslendikleri alanlara katletmek için operasyon ve saldırı yapan TC asker güçlerine ne diyeceklerdir? AKP hükümetine ne diyeceklerdir?
Bizler Kürdistan özgürlük savaşçıları ve gerillaları olarak Newroz günlerinde tek bir damla kanın akmaması için elimizden gelen hassasiyeti göstermemize rağmen, inkâr ve imha karakteriyle bezenmiş olan AKP hükümeti ve savaş rantçıları Kürdistan’da operasyonlara hız vermektedirler.
Şunu açıkça belirtiyoruz: tek bir hareket içerisinde bulunmamamıza rağmen gerilla alanlarımıza yapılan saldırıya karşı sessiz kalmayacağız. Meşru olan misilleme hakkımızı fazlasıyla kullanacağız. Hiçbir gerillamızın şahadetine tavırsız kalmayacağımızı alenen belirtiyoruz.
Şehitler kervanına katılan üç seçkin militanımıza halkımızın ve demokratik kamuoyunun Newroz arifesinde güçlü sahiplenerek, serhildan ruhuyla karşılayacaklarına olan inancımız tam ve sonsuzdur.
21 Mart 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1 Mart 2011 günü genel hareketimiz tarafından yapılan açıklama da tek taraflı eylemsizlik sürecinin sonlandırılmasına rağmen; TC devleti güçleri tarafından operasyonlar ve saldırılar yapılmadıkça tek bir saldırı yapmayacağımızı alenen deklere etmiştik. Ne var ki TC devleti tüm eylemsizlik süreci boyunca takındığı saldırgan tutumunu bu kez de sürdürmüştür.
En son 14 Mart 2011 gününde alanlarımıza saldırı amaçlı operasyon ve pusularda bulunmuştur. Bu saldırı ve pusu sonucunda 14 Mart 2011 günü akşamı, saat 21.00 sıralarında göreve giden bir grup yoldaşımızı hareket halindeyken, Gabar alanının Çiya Bızına mıntıkasının Dola Kudre vadisinde pusuya düşürerek 3 yoldaşımızı şehit düşündürmüşlerdir. Pusuya düşürülen gerillamız iki gün boyunca tüm teknik ve sayı dengesizliklerine rağmen direnmişlerdir. Ancak TC devletinin yoğun teknik kullanması sonucu 3 yoldaşımız kahramanca çarpışarak şehitler kervanına katılmışlardır.
Önderliğimizin çağrısı üzerine savunma konumuna geçen güçlerimiz haince bir saldırıya uğramış, Newroz arifesinde şehit düşürülmüştür. Newroz arifesinde bu arkadaşlarımızın şehit düşürülmesi, Erdoğan’ın Dehak gibi Kürt gençlerinin kanını bir vampir gibi emmek istediğini açıkça ortaya koymuştur. Newroz ile yine Çağdaş Kawaların balyozlarıyla ezilecek, Mübarek gibi oda yıkılacaktır. Kürt gençleri şehit düşen bu yiğit gerillaların silahlarını yerde bırakmayacaktır. Biz de HPG olarak bu yiğit arkadaşlarımın intikamlarını alacağız. Tekrardan şehitlere ve Önderliğimize sözümüzü yineleyeceğiz.
Kod Adı: Şindar Eser
Adı Soyadı: Halime Baş
Doğum Yılı ve Yeri: 1984 / Mardin
Anne – Baba Adı: Gulê – Mahmut
Katılım yeri ve yeri: 1999 / Mardin
Şahadet Tarihi ve Yeri: 14 Mardin 2011 / Güçlükonak , Şırnak
Şindar - Halime Baş
Şindar yoldaş eski bir gerilla olarak oldukça önemli deneyler kazanarak Botan sahasına oradan da Gabar alanına geçmiştir. Birçok alanda komutanlıkta yapan Şindar yoldaşımızın en belirgin olan özelliği mütevazi oluşudur. O adeta tüm insanlığı yüreğine sığdıracak kadar insanlığa sevdalı olan bir yoldaştır. Onun emekçiliği mücadele içerisinde dillere destandır. Fedakâr oluşunun yanı sıra kadın tanrıça kültüründe gelen bir yoldaş olarak hem canlı hem de girişken bir kadın militandı. Yaşam duruşu her zaman militanlık ölçülerinde seyreden Şindar yoldaş bu duruşuyla da yoldaşlarında saygı uyandıran bir yoldaştı.
Şindar yoldaş derken bir de tüm yoldaşlarının aklına sürekli güler yüzlü melek insanın gelmesi boşuna değildir. Çünkü o en büyük zorluklar altında da her zaman yüreklere su serpen bir gülüşle tüm zorlukların üstesinde gelen bir kişilikti.
Yurtsever ve onlarca şehidi olan bir aileden gelen Şindar yoldaş, her zaman yurtsever ailesine ve halka bağlı kalmanın yolunu şehit yoldaşlarına güçlü bağlı kalarak yaşam
21 Mart 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1 Mart 2011 günü genel hareketimiz tarafından yapılan açıklama da tek taraflı eylemsizlik sürecinin sonlandırılmasına rağmen; TC devleti güçleri tarafından operasyonlar ve saldırılar yapılmadıkça tek bir saldırı yapmayacağımızı alenen deklere etmiştik. Ne var ki TC devleti tüm eylemsizlik süreci boyunca takındığı saldırgan tutumunu bu kez de sürdürmüştür.
En son 14 Mart 2011 gününde alanlarımıza saldırı amaçlı operasyon ve pusularda bulunmuştur. Bu saldırı ve pusu sonucunda 14 Mart 2011 günü akşamı, saat 21.00 sıralarında göreve giden bir grup yoldaşımızı hareket halindeyken, Gabar alanının Çiya Bızına mıntıkasının Dola Kudre vadisinde pusuya düşürerek 3 yoldaşımızı şehit düşündürmüşlerdir. Pusuya düşürülen gerillamız iki gün boyunca tüm teknik ve sayı dengesizliklerine rağmen direnmişlerdir. Ancak TC devletinin yoğun teknik kullanması sonucu 3 yoldaşımız kahramanca çarpışarak şehitler kervanına katılmışlardır.
Önderliğimizin çağrısı üzerine savunma konumuna geçen güçlerimiz haince bir saldırıya uğramış, Newroz arifesinde şehit düşürülmüştür. Newroz arifesinde bu arkadaşlarımızın şehit düşürülmesi, Erdoğan’ın Dehak gibi Kürt gençlerinin kanını bir vampir gibi emmek istediğini açıkça ortaya koymuştur. Newroz ile yine Çağdaş Kawaların balyozlarıyla ezilecek, Mübarek gibi oda yıkılacaktır. Kürt gençleri şehit düşen bu yiğit gerillaların silahlarını yerde bırakmayacaktır. Biz de HPG olarak bu yiğit arkadaşlarımın intikamlarını alacağız. Tekrardan şehitlere ve Önderliğimize sözümüzü yineleyeceğiz.
Adı ve Soyadı: Halit Dağ
Doğum Yılı ve Yeri: 1980 / Ömerli, Mardin
Anne – Baba Adı: Fadime – Recep
Katılım Yılı ve Yeri: 1998 / Mardin
Şahadet Tarihi ve Yeri: 14 Mart 2011 / Güçlükonak , Şırnak
Nurhak Çiya - Halit Dağ
Nurhak Çiya-Halit Dağ isimli yoldaşımız küçük yaşlarda evlendirildikten sonra 1998 yılında gerilla saflarına katılmıştır.
İlk geldiği ve uzun süre çok büyük değerler yarattığı Haftanin alanıdır. Uzun bir süre önemli deney ve tecrübeler kazandıktan sonra savaşın en sıcak alanı olan Botan sahasına geçmiştir. Botan'da uzun süre kalacağı alan ise büyük komutan Agitlerin, Erdalların ve de adılların diyarı olan Gabar’dır.
Nurhak yoldaşımız çalışkanlığı, girişkenliği, atikliğinin yanı sıra cana yakınlığıyla, sempatik duruşu ve yoldaşlığın en seçkin militanlığıyla her zaman özgürlük saflarında yoldaşlarının gönlünü fetheden bir yoldaş olmuştur. Nitekim bundan dolayıdır ki o bir alana gitmişse o alanda yoldaşları onu kolay kolay çıkmasına izin vermemişlerdir. Çünkü onun kendine has bir cana yakınlığı söz konusudur. Yoldaşlarına hizmet, yoldaşlarına sevgi beslemek onunla özdeş olmuş sözcüklerdir. Bunun için o en büyük hizmetin yoldaşlara ve halka yapılan olan hizmet diyerek amansız kendini her işe katan biri olarak tüm zamanlarda yoldaşlarının gönlünde yerini alacaktır. Bir komutan olarakta en önde anılacak ve yad edilecek bir yoldaş olarak mücadele tarihimizde yerini alacaktır.
21 Mart 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Fıratların ve Delillerin Anılarını Serhildan Ruhuyla Yaşatalım
Halkımıza ve Demokratik Kamuoyuna!
27 Aralık 2010 TC ordusuna bağlı birliklerin Mardin’in Kerboran ilçesinde yaptığı imha amaçlı bir operasyon sonucunda 2 gerillamız şehit düşerken, bir gerillamızda ağır yaralı TC’nin eline esir düşmüştür. Yaşanan çatışma da şehit düşen Delil Garisi, Siirt’e bağlı Erkend köyü doğumlu Mustafa Cengiz olurken, bir diğer gerillamız ise Fırat Palu yoldaşımızdır.
1984 Elazığ doğumlu, kod adı FIRAT PALU, asıl ismi Mahmut Kılıçaslan yoldaşımız yurtdışında büyümüş ve henüz genç yaşlarda liseyi okuduğu dönemde özgürlük saflarına, 2004 yılında profesyonel olarak parti saflarına katılmıştır.
Ülke alanına geçtikten sonra birçok sahada pratikte bulunan Fırat Palu yoldaşımız Kandil, Xınere, Metina alanlarında kaldıktan sonra 2006 yılında yönünü kuzeye, mücadelenin sıcak olduğu alanlarına verir.
|
Kod Adı: Fırat Palo Adı Soyadı: Mahmut Kılıçaslan Doğum Tarihi ve Yeri: 1984 Elazığ/Palo/Gökdere Köyü Anne Adı: Xalise Baba Adı: İhsan Katılım Tarihi ve Yeri: 2002/Avrupa |
O Avrupa’da yaşamış olsa da yüreği hep ülke için çarpmıştır. Bunun için gençte olsa partiye katılır ve katılmaz yönünü gerillaya vererek bu özlemini pratikleştirir. En büyük hayallinin Amed’e gitmek olduğunu, Amed’de ise Akdağlara çıkmak olduğunu hep belirtmiştir. Ancak o Amed eyaletine gitmek üzere yola çıksa da Botan’da kalacaktır. O Botan’da da Agitlere mekânlık etmiş olan Gabar alanına geçecek ve orada aktif olarak çalışmalara katılacaktır. 4 yıl Botan alanında yürütülen tüm çalışmalara aktif katılan Fırat Palu yoldaşımız, mütevazılıği, olgun sakin kişiliği ile görevleri sağlam ele alış tarzıyla yoldaşlarının gönlüne taht kurmuştur. O yer yer görme sorunlarını yaşasa da hiçbir gün bunları kendisine dert etmeyecek ve özgürlük mücadelesinin özgürlük militanlarından istediği duyarlılığı, fedailiği ve her şart altında zorluklara karşı göğüs germeyi çok fazladan yerine getirecektir.
Birey nerede büyümüş olursa olsun, zorlukları ne olursa olsun, yeter ki duyguları körelmesin, yeter ki duyguları ülke ve insanlık için çarpmış olsun, bu duygu selini yaşayan böylesine bireyler aynen Fırat yoldaşımız gibi en zor şartlarda da yaşasalar destanlar yaratarak halkların yüreğinden yerlerini ebediyen hep alırlar.
Gelecek vaat eden bir gerillamızın yitirilmesinin acısını yaşasakta, Fırat gibi genç olan yoldaşlarımızın gösterdikleri cesaret ve bağlılıklarının takipçisi olacağımıza ve onların yollarından şaşmadan halkımızın özgürlüğü sağlanana kadar direnişimizi kesintisiz sürdüreceğimize dair halkımıza ve insanlığa verdiğimiz sözümüzü yeniliyoruz.
Öncelikli olarak Halkımızın; Fıratların ve Delillerin anılarına serhildan ruhuyla sahip çıkacaklarına olan inancımız tamdır. Her iki yoldaşımızın görkemli yaşatmak için her sahada halkımızı şehit yoldaşlarımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.
HPG Anakarargâh Komutanlığı
5 Ocak 2011
Dijwar Yoldaşımız TC ordusu Tarafından Katledilmiştir
Halkımıza ve Demokratik Kamuoyuna!
2005 Şırnax’ın Besta alanında TC askerleri güçleri tarafından başlatılan kapsamlı bir operasyon sonucunda 1988 katılımlı, Dijwar Şırnax-asıl adı Abdulkadir Bartan arkadaşımız ile bağlantılarımız kopmuş, kendisinden uzun bir süre haber alamamıştık. Çok kapsamlı araştırmalarımıza rağmen akıbetine ilişkin bilgi edinememiştik. En son elimize ulaşan bir fotoğraf üzerine Dijwar yoldaşımızın TC ordusunun eline esir düştüğünü netleştirmiş bulunuyoruz.
![]() |
Kod Adı: Dijwar Şırnak Adı Soyadı: Abdulkadir Bartan Doğum Tarihi-Yeri: 1971 / Şırnak Anne-Baba Adı: Fatma - Hasan Katılım Tarihi: 1988 / Şırnak Şahadet Tarihi: Mayıs 2005 / Botan |

Dijwar arkadaşın düşşmana sağ olarak esir duştüğünü gösteren fotoğraf
Yaptığımız diğer incelemeler sonucunda da Dijwar yoldaşımızın TC ordu güçlerine karşı korkunç işkencelere rağmen çözülmediği, direndiği ve gerilla yoldaşlarına dönük tek bir bilgi vermediğidir. Her zaman savaş suçu işleyen TC ordu güçleri bu kez de davasına ihanet etmeyerek direnen Dijwar yoldaşımızı katletmişlerdir.
Özellikle Zagros alanında büyük savaşçılığıyla tanınan Dijwar yoldaşımız, Behdinan, Kandil ve Botan alanlarında da uzun süre gerilla komutanlığı yapmıştır. O bulunduğu her alanda özelde savaşçılığı ve düşmanın üzerine yürüyen bir komutan olarak her zaman tanınan bir yoldaşımız olmuştur.
Dijwar yoldaş, en ön saflarda bir eylemci olarak da mücadele içerisinde tanınmış ve birçok eylemi de bizatihi planlayanı olmuştur. Mücadele içerisinde tanındığı kadarıyla TC ordu güçleri tarafından da tanınan Dıjwar yoldaş hem yaralı iken esir düştüğünde sergilediği direniş, hem de geçmişte işgalci güce karşı gösterdiği savaşçı özelliklerinden dolay düşman tarafından bilinçli olarak hedeflenmiş ve katledilmiştir. Sağ yakalandıktan sonra hiçbir savaş hukukuna uymayan TC ordusu, Dijwar-Abdulkadir Bartan yoldaşımızı infaz etmişlerdir.
Dijwar arkadaşımızın kişilik özellikleri direngen, sözüyle pratiği bir, tüm zorluklara inat geri adım atmayan, en büyük zorluklar nerede varsa oraya gitmeyi kendisine ön görüp pratik alanlarda bulunan, halkına ve ülkesine sevdalı olan bir yoldaşımızdı.
En son olarak Botan alanına gitmeden önce HPG Askeri Konseyine seçilen Dijwar yoldaş savaşçı ve yoldaşlık meziyetleriyle de yüreklerimizde yerini alan bir yoldaşımız olmuştur. 1988 yılından 2005 yılına kadar savaş alanında kahramanca savaşmış, en son Botan Eyaletimizin Hakkâri alanında mücadelesini sürdürmüştür.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Mayıs 2005 baharında TC ordu güçlerinin eline yaralı olarak esir düştükten sonra katledilmiştir. Bu konuda halkımızı, demokratik kamuoyunu ve tüm duyarlı çevreleri, İnsan Hakları kuruluşlarını Dijwar yoldaşımızın şahadetini araştırmaya ve bu suç ihlaline karşı gereklerini ulusal ve ulusal arası sahada yerine getirmeye çağırıyoruz.
Halkımızın ve Demokratik kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya davet ederken, şehit Dijwar yoldaşımızın ailesine, çevresine ve Kürt halkına baş sağlığı diliyor, Dijwar yoldaşımızın şahsında tüm şehitlerimizin anılarını yaşatacağımızın sözünü veriyoruz.
9 Ocak 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Gediktepe Eyleminde Mordem Yoldaşımızın Şahadet Bilgisine Ulaştık
Hakımızave Kamuoyuna!
19 Haziran 2010 günü güçlerimiz Hakkâri’nin bağlı Şemzinan ilçesi kırsalında bulunan Konserve tepesine-Gediktepe'ye kapsamlı bir baskın düzenlemişlerdi. Bu baskında en az 37 TC askeri vurulmuştu, onlarcası da yaralanmıştı.
Bu eylemde Devrim (Kenan Geyik), Botan (Fuat Yılmaz) ve Kurtay (Barış Elver) adlı yoldaşlarımız şahadete ulaşmılardır.
Bu eylemde 1984 Mardin-Kızıltepe doğumlu, 2007 gerillaya katılımlı, üniversite elektronik mühendisliği öğrencisi, Mordem Mardin (Hasan Sığ) arkadaşımızdan eylem sonrası bir haber alınamamıştı. Tüm girişimlerimize rağmen akıbetini netleştirme durumumuz olamadı.
Daha sonra edindiğimiz bilgiler doğrultusunda Mordem arkadaşımız şehit düşmüş ve naşını TC ordu güçlerinin eline geçmişti. Tüm incelemelerimize rağmen Mordem arkadaşımızın cenazesinin tam olarak nerede olduğunu halen bilememekteyiz. TC devleti Mordem yoldaşımızın cenazesini gizleyerek saklamaktadır.
Halkımızı ve demokratik kamuoyunu TC devletinin bu insanlık dışı uygulamalarına karşı tavır almaya çağırırken, şehit Mordem yoldaşımızın ailesi şahsında tüm Kürdistan halkına başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Ayrıca bu konuda ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşlarını bu olaya duyarlı olmaya ve takipçi davranmaya davet ediyoruz.
Şehit düşen arkadaşımızın sicil bilgileri;
|
Kod adı: Mordem Mardin |
Mordem Mardin – Hasan Sığ
Yurtsever ve emekçi bir aile içinde yetişen Mordem arkadaş, genç yaşta öğrenci gençlik çalışmalarına katılım sağlar ve aktif bir çalışma yürüterek sömürgeci rejime karşı güçlü bir duruşu sergilemenin önemini kavrar. Özel savaşın en çok yer edinmek istediği, inkâr ve imhasını sürdürdüğü Malatya da böylesi bir çalışmayı yürütmenin Kürt halkı ve gençliği için hayati değerde olduğunu anlar ve bunu daha güçlü bir kararlılıkla sergilemek gerektiğine inanır. Ancak mevcut sistem okullarında bunu sürdürmek vicdani ve ahlaki olarak ona çok yetersiz gelmiştir. Güçlü bir kararlaşmayı yaşar.
Katılım kararını bir gurup arkadaşıyla veren Mordem arkadaşımız düşman ve onun zihniyetine güçlü bir darbeyi Özgürlük saflarına katılım sağlayarak gösterir. 2007 yılında Gerilla alanlarımızda genç ve dinamik bir yoldaşımız olarak çalışmalara katılım sağlar. Her göreve hazır olduğunu her fırsatta gösterir ve bunun için kararlı duruşunu gösterir. Her eylemde bulunmak ve sömürgeci zihniyete karşı her türlü savaşı göstermek inancıyla katıldığı eylemde üç arkadaşımızla birlikte özgürlük şehitleri kervanına katılır.
Anısı ve mücadelesini saygıyla anıyoruz.
Halkımızın şehit Mordem yoldaşın devrimci direniş anısına sahip çıkacağına inanıyor ver her zaman halkımızın yanında olacağımızı yeniliyoruz.
11 Ocak 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Kürdistan Özgürlük mücadelemizde Şehitlerimiz şahsında gelişen direniş kültürü tüm nesillerle özdeşerek yepyeni bir kültürün öze dönüş şekillenmesini ortaya çıkarmıştır. Bu Önderliğimiz yeni insan perspektifleri olma yolunda zaferi kişiliğinde yaratan militanların çizgisel duruşudur. Şehitlerimiz özgür olabilmenin, bir halkı yeniden diriltmenin büyük fedakârlığını canlarıyla ortaya koyarak yaratmıştırlar. Dersimde şehit düşen arkadaşlarımız anısına bağlılık bir duruş olduğu gibi anılarını yaşatmak her militanın büyük bir sorumlulukla yetire getirmesi gereken kutsal görevidir.
Bu kutsal görevi, arkadaşları şehit düştüğünde derinden yaşayarak onların anısına bağlılığın cevabını duruş, katılım ve eylemde gösterme kararlığında olan bir gurup arkadaşımız düşmana yönelik bir eylem gerçekleştirmiştir. Bu eylemde değerli yoldaşımız Bahoz arkadaş şehit düşmüştür. Tez canlı olan Bahoz arkadaş bir yıldır özgürlük hareketine katılım sağlamış, militanlığını Ş.Ali Çiçeklerden alıp yolunu çizgisel hale getiren, fedakârlığını yoldaşlarının yüreğinde sevgi yaratarak açan, Şehit Beritanların kararlı duruşunu özünde yaratıp uygulayan arkadaşlarımızdandır. Bahoz arkadaş düşman karşısında gösterdiği kararlı duruşu ile 25 Ekim şehitlerine bağlılığını da canıyla ortaya koyarak sergilemiştir. Bu Kürt halkının direniş abideleriyle yarattığı özgürlük tarihinin kahraman ruhlu geçliğidir. Tüm şehitlerimizin anısına bağlılığımız kararlılıkla yürüttüğümüz Özgürlük Mücadelesini başarıya götürmek olacaktır.
25 Ekim 2010
HPG Anakarargah Komutanlığı
Halkımıza ve Kamuoyuna !
17 Eylül 2010 yılında saat 16.00 sıralarında Mardin’e bağlı Bagok alanında hareket halinde olan bir gurup yoldaşımız geçiş sırasında düşmanın döşediği mayınlara basmıştır. Düşmanın rastgele araziye döşediği bu mayınlar sonucu yaşanan bu olayda iki gerillamız şehit düşmüştür.
Şehit düşen gerillalarımız Agit Suruç ve Cuma Amanos yoldaşlarımızdır.
1993 yılında Suruç’ta saflara katılan, Urfa Suruç doğumlu, kod adı Agit Suruç olan Ahmet Uğur yoldaşımız uzun süreden beri özgürlük mücadelesi içerisinde yerini almaktaydı. Genç yaşlarda mücadeleye Mustafa Gezgör gibi yoldaşlardan etkilenerek PKK saflarına gelen Agit arkadaşımız önceleri Mahsum Korkmaz Akademisinde Kürt Halk önderliğinden eğitimini almış ardından da dağların doruklarına uzun süren gerilla yaşamına adım atmıştır. O 17 yıllık gerilla yaşam mücadelesinde her zaman en önde ve en zorluklarla dolu alanlarda dağların zirvelerinde özgürlük davasının yılmaz bir savaşçısı olarak gerillacılık yapmıştır. Zagrosların asiliğini oldukça narin olan tabiatına ekerek Kürdistan’da bir devrimcinin alması gereken karakteri almıştır. Daha sonraları gerilla mevzilerimizden Botan alanına oradan da Mardin’e uzanmıştır. Partimizin geri çekilme süreçlerinde Kandil’de ve diğer çalışma sahalarında da emeklerini esirgememiştir.
Agit yoldaş 2008 yılında düşmanın Zap operasyonunda da ön cephede Tabur Komutanı olarak ona düşen görevleri layıkıyla yerine getirmiştir. Kürtlerin tarihinde önemli bir yeri olan Zap direnişinin kahramanlarından biri de Agit Suruç yoldaş olmuştur. O fiziki olarak yer yer sorunları olsa da hiçbir zaman kendisini çalışmalarda geri vermeyerek en önlerde çarpışmayı kendisine ilke bilerek bu kez yüzünü yeniden Mardin’e çevirmiştir. Şehit düştüğünde Mardin eyaletinde üst düzeyde komuta görevini yürütmekteydi. Agit yoldaş tecrübeli ve deneyimli bir arkadaşımızdı.
Agit Suruç yoldaşın en belirgin özelliği emekçi olmasıdır. Özgürlük davasının adeta sessiz akan bir su gibi karınca kararınca çalışmıştır. Yine narinliği, nezaketi, mütevaziliği ve yoldaşlık sevgisi ondan en üst düzeylerde temsilini bulmuştur. Mücadeleye olan bağlılığı, halka olan sevdası sınırsız olmuştur. O her zaman başkan Apo’nun iyi bir yoldaşı ve savaşçısı olarak gerilla mücadelesinin iyi bir neferi olmak için inanılmaz ölçüde iradesel duruş sergilemiştir. Böylesine bir yoldaşı döşenmiş serseri bir mayınla kayıp vermemiz bize büyük acılar veriyor.
2003 yılında gerilla saflarına katılan,( doğum tarihi ve yeri) … Doğumlu, kod adı Cuma Amanos olan Renas Yamuka yoldaşımız da yaşamdaki gerilla duruşuyla her zaman kendisini sevdirmesini bilmiştir. Güneyde birçok alanda kalan Cuma yoldaşta yaşamda emekçiliği, mütevaziliği, canlılığı ile yoldaşların içersinde erkenden öne çıkmıştır. O da aynı Agit Suruç yoldaş gibi özgürlük saflarında her zaman emekçiliği kendisine esas alarak özgürlük davasının iyi bir neferi olması için büyük bir emek sarf etmiştir.
Tarihi önemde bir süreçten geçerken çok değerli iki militanımızı şehit vermemiz bizi oldukça zorlamamaktadır. Hele hele düşmanın rastgele araziye döşediği serseri mayınlar sonucu Agit Suruç yoldaş gibi Seçkin bir komutanımızı kaybetmemiz kabul edeceğimiz bir şahadet olmamaktadır. Şehit düşen her iki yoldaşımızın özgürlük davasına katacakları çok şey varken böyle talihsizce kaybetmemiz gerçekten bizi zorlamaktadır. Ancak onların yol ve dava arkadaşları olarak onların anılarını mutlaka bağlı yaşayacağımıza halkımıza ve ilerici insanlığa söz veriyoruz.
Halkımızın, Agit Suruç ve Cuma Amanos yoldaşlarımızın anılarını görkemli sahip çıkacağına inanıyor bu temelde daha fazla özgürlük dağlarının etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.
8 Ekim 2010
HPG Anakarargah Komutanlığı
Haydar Yoldaşın Bayrağını Onurla Taşıyacağız
Halkımıza Kamuoyuna!
2007 Yılı TC Ordusunun Özgürlük Hareketimize topyekun saldırılarını yoğunlaştırdığı bir süreçti. Bu dönemde Kuzey Kürdistan başta olmak üzere Medya savunma alanlarımıza yönelikte birçok saldırı gerçekleştirilmişti. Botan sahamızda da TC ordusu bir çok operasyon ve saldırı yapmış buna karşı güçlerimiz büyük bir direniş sergileyerek cevap vermiştir. Savaşın yoğunluklu yaşandığı bu süreçte Gabar Bölgemizde Çiyaye Bızına alanında operasyona çıkan düşman kuvvetleri ile güçlerimiz arasında çatışmalar yaşanmıştır.
Savaş koşullarının farklılığı ve kısıtlı koşullardan dolayı geniş araştırmalar sonucu elde ettiğimiz bilgileri kamuoyu ile dönem dönem paylaşıyoruz. 26 Aralık 2007 günü Şırnak’a bağlı Gabar-Çiyaye Bızına alanında TC ordusu tarafından gerçekleştirilen operasyon sonucunda gerilllarımız ile düşman askerleri arasında yaşanan çatışma sonucunda Haydar Dersim arkadaşımızda düşmanın imha saldırılarına karşı kahramanca savaşarak şehit düşmüştür.
Şehit düşen arkadaşımızın sicil bilgileri;
|
Kod adı: Haydar Dersim Adı ve Soyadı: Ferhat Yarkan Doğum tarihi ve yeri: 1983 / Üsküdar , İstanbul Anne – baba adı: Melek – Ahmet Katılım tarihi ve yeri: 2002 / Kelareş Şahadet tarihi ve yeri: 26 Aralık 2007 / Gabar, Çiyayê Bizina, Şırnak |
Haydar Dersim – Ferhat Yarkan
1983 yılında İstanbul da doğup büyüyen Haydar arkadaşımız aslen Dersim’lidir. Dersim isyanı sonrası düşmanın özel olarak planlı bir şekilde sürdürdüğü inkar ve imha politikaları sonucu Haydar arkadaşımız ailesi de metropollere göç etmek zorunda kalmıştır. Yurtseverlik duygularıyla yaşayan ailesiyle Kürdistan Özgürlük hareketini hiçbir kaygı gözetmeksizin sahiplenen bir duruşa sahip olmuşlardır.
1999 yılında Önderliğimize karşı geliştirilen uluslar arası komployu boşa çıkartmanın en önemli ve güçlü duruşu da özgürlük saflarına seferberlik ruhuyla katılım sağlayarak mücadele yürütmekti. 2002 Yılında bu kararlığı göstererek katılım sağlayan Haydar arkadaş, birçok alanımızda kalmış ve çalışmalarını sürdürmüştür. Dağlarda öz güveni, kişilikte militanlığı yaratmanın güçlü iradesini kendinde yaratmaya çalışan Haydar arkadaş en son savaşın yoğun olduğu alanlarımızdan Botan sahasında bulunmuştur. Katılımı ve görevlere yaklaşımıyla da hızla gelişme sağlayarak her türlü göreve militanca bir ruhla katılım göstermiştir.
Haydar Dersim arkadaşımız şahsında tüm Şehitlerimizi saygıyla anıyor kararlı mücadelelerini sürdüreceğimizi tekrardan vurguluyoruz.
12 Ocak 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Halkımıza ve Kamuoyuna !
1982 yılında İzmir’de doğup büyüyen Adnan arkadaş, aslen Amed’lidir. Kürt halkı üzerinde uygulanan baskı ve sömürü sonucu ailesi yıllar önce İzmir’e yerleşmiş ve burada yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Erken yaşlarda yaşadığı ortam onda bazı soru işaretleri yaratır ve Türk soluyla kısa süre ilişkilenir ancak bu onun öz varlığına dönük arayışlarına cevap olmamıştır. 1998 yılında hareketle tanışmaya başlar ve arayışlarına cevap olan birçok konuyu düşüncelerinde yerli yerine oturtur. Bu onda büyük bir sevinç yaratırken coşkusunu zaman kaybetmeden çalışmalarda ortaya koymak ister. 2002 yılına kadar birçok çalışmaya genç ve dinamik ruhuyla katılır. Ancak tüm bunlar onda bir yanın eksik kaldığını daha iyi anlaşılır kılmıştır. Özgürlüğe sınırsız ve kayıtsız bir yolculuğun adımlarını atmak ister. 2002 yılında Özgürlük alanlarına gelir ve çalışmalarını yürütür. Önder Apo’yu daha güçlü anlamak ve güçlü bir militanlaşmayı her yönüyle gerçekleştirmek temel yoğunlaşması olur. Bu yoğunlaşmasını derinleştirmek için eğitim çalışmalarına katılır. Eğitim onun ruhunda ve yüreğinde Önder Apo’yla daha güçlü buluşmanın, Şehitlerin yolunda amansız bir militan olmanın çizgisini daha güçlü hale getirir. “Önderliğimizin, Değişmeyen Aşılır, tespiti yoğunlaşmalarımı daha güçlü bir düşünsel yapıyı oluşturarak devam ettirme çabalarımı sürdürmemi sağlamıştır.
Mücadele yöntemlerinde yetkinleşmenin mücadele iradesini güçlendireceği açıktır.” sözü ve kararlığıyla birçok alanda kalır. 2008 yılında Serhat Sahasına geçer. Yoğunlaşmaları ve yaşadığı derinleşme onda olgun bir kişiliği yaratmıştır. Bulunduğu her çalışmayı olgunlukla ve derinlikli süzerek geliştirmek çabasıyla aktif katılımlı mücadelesini yürütür. 1 Ekim günü operasyona çıkan düşman askeri ile girdiği çatışma sonucunda kahramanca çatışarak ölümsüzler kervanında yerini alır.
20 Ekim 2010
HPG Anakarargah Komutanlığı













