“Zaman yaşanılanları unutturmaz. Dağda yaşananlar ise zamanla demlenir, çoğalır ve büyür.
Dağlı anılar, yüreğimizin en dibinde, daima kendisini diri tutan yanımız... Çünkü gerçek ile yüreğimizin tanıştığı mekân, dağ... Yüreğin unutamadığı tek gerçek, dağlı anılar...
Sokrates, ‘sorgulanmamış yaşam yaşanmaya değmez’ diyor. Her Kürt çocuğu dünyaya gelir gelmez ve belli bir düşünme aşamasını yakaladığı an içerisine doğduğu yaşamı sorgulamaya başlar. Denilecek ki bu nasıl oluyor? İster inanılsın ister inanılmasın her Kürt istediği için değil mutlaka erken büyümek zorundadır. Erkenden yaşamın tüm zorluklarının içine girmek zorundadır. Bu kendisi dışında gelişen durum onu aynı zamanda herkesten önce sorgulamaya yol açar.
Kürtlerin özgürlük istemlerine dağlarımız her zaman cevap olmuş ve özgürlük savaşçılarına hep kucak açmıştır. Tarihten beri bu böyledir. Sayısız mücadele ve isyanlara tanıklık etmiştir dağlarımız. Efsanelerde dağlarımızın adı geçer. Cudi, Zagros, Cilo, Munzur sadece bir kaçıdır. En büyük gururumuz da dünyaca meşhur Ağrı dağımızdır.
Uzun bir yolculuk sonrası onunla Amed eyaleti Şehit Remzi bölgesinde tanıştım. Noktamız Şeytan Dağı’nın yamacıydı. Yabani kavak ve meşe ağaçları olan bir yerdi. Altımızda bir küçük dere akıp gidip büyük su ile birleşiyordu. Etrafımız yarı zozanlık ve yarı ormanlıktı. Karşımızda Zıkta zozanları gözüküyordu. Vadi öylesine sarp bir yer ki, buraya operasyon yapmak çok zordur. Binlerce askeri getirmeleri gerekiyor. Vadinin hep girişi var ve çıkışı kayıpsız olmaz.
Takvim bu tarihi gösterirken, öncesinde 18 Ekim gecesini 19 Ekim’e bağlayan gecede büyük fedakârlık ve emekle hazırlanan Çele eyleminin adı Ş. Çiçek Devrimci Savaş Harekâtıydı. Ve bu eylemin başarıya ulaştığı kesindi. Eylem başarılıydı. 21 silah tepeden kaldırılmış ve bazı teknik malzemeler. Yine Çele gruplarında bir arkadaş Şehit düşmüş burada da 3 silah 1 cihaz kaldırılmıştı. 100 den fazla düşman kaybı vardı. Düşmanı büyük bir şoka uğratan bu harekât başarının ifadesiydi.
Setkar Kato’nun eteğinde bulunan bir köydür. Beytüşşebap’ın en yurtsever köylerinden bir tanesidir. Onlarca şehidi bulunan Setkar köyü direnişçi geleneğiyle de bilinen bir köyümüzdür.
Başkale, zozanların tam ortasında olan bir ilçemiz. Van merkeze bağlı olan bu ilçemiz, uzun yıllar özgürlük mücadelesinden uzak durdu. Sınırlı sayıda genç katılımını 1990 öncesi sağlamıştı. Ancak Feodal komplocuların yarattığı tahribatların yanı sıra aşiretler biçiminde örgütlenmiş olan Başkale ve çevresi, kimi aşiret reislerinin işbirlikçi tutumundan kaynaklı olması nedeniyle özgürlük mücadelesi bu alanda geç tutunmuştur.
Temizlik ve saflık derken Kürdistan’da ilk akla gelen yerlerin başında Adıyaman gelir. Adıyaman Kürdistan’da gerçekten sade kalmış alanların başında gelir. Dört tarafı kapitalist modernist kültürle kuşatılmış olsa da Adıyaman son yıllara kadar bu temiz özü korumasını bilmiştir.
Bir yoldaşımız Adıyaman’a ilişkin:
Amed Dılxwaz yoldaşımız 2001 yılında gerillaya bir amcasının oğluyla Dersim sahasından katılmıştı. İsmini 2001 yılında şehit düşen Amed-Ferhat Kavak yoldaştan almıştı. Soy ismini ise 1992 yılında saflara katılıp, 2002 yılında Munzurlarda şehit düşen bir yoldaştan almıştı. Her iki yoldaşta Amed yoldaşın yakın akraba çevresinden olan gerillalardı. Yine 1994 yılında bir kardeşi işgalciler tarafından milislik yaparken katledilerek şehit edilmişti. Özcesi Amed Dılxwaz yoldaş, şehitleri bulunan yurtsever bir ortamdan büyümüştür.
Ali yoldaş 1973’de Gever’de dünyaya gelir. 4 çocuklu yurtsever bir ailenin ilk çocuğudur. Liseye kadar okuyan Ali yoldaş, mücadelenin en zor olduğu dönemde çalışmalara başlar. 3 yıl zindanda kalıp çıktıktan sonra mücadeleye daha sıkı sarılan Ali yoldaş, saflara katılma kararı alarak 1996 yılında katılım sağlar. Bu duruşuyla Önderliğine, halkına ve özgürlük mücadelesine ne denli bağlı olduğunu göstermiştir. İnançlı ve azimli duruşuyla kısa sürede yoldaşlarının sevgisini kazanmış ve onu daha da yetkinleştirmiştir.









